Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İç savaşın başından bu yana Suriye’de kartlar tam dokuz kez sil baştan karıldı. Her defasında karşımıza yeni aktörler farklı pozisyonlarla çıktı. Biz ise karşımızdakilerin elimizi rahat okuyabileceği eski alışkanlıklarımızla oyuna devam ettik. Ancak son seans zorlayıcı olacak. Zira sekiz yıllık iç savaşın ardından ABD, Rusya, İran ve Arap Birliği ülkeleri bizi poker masasına çekti.

        Beklemek, Suriye hükümdarı Beşar Esad'ın son derece ustalaştığı bir taktik. Sekiz yılda defalarca koltuğunu kaybetme riskinden bu sayede kurtuldu. Esad durum lehine dönene ve muhaliflerin sinirleri bozulup pes etmelerine kadar bekliyor. Her masaya para yatırıyor. Birinden biri kazanıyor ve yeni kurulan oyunda yer alıyor. PKK kartı, DAEŞ kartı, El Kaide kartı, İran kartı, ABD kartı, İsrail kartı, Rusya kartı ve şimdi Arap birliği ülkeleri ile tek tek kurulan diplomatik ilişkiler…

        Biz de Esad’ın gideceğine dair planları bir kenara bırakıp, Suriye masasındaki son kartları daha iyi okumalıyız.

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu konumundaki SDG’nin kontrolündeki dört bölgeye yönelik operasyon öncesi ABD Başkanı Joe Biden’in nabzını ölçtü. Bir ABD’li diplomatik kaynağımdan aldığım bilgiye göre Biden; “sahayı takip ettiklerini ve Suriye’den Türkiye’ye yönelik bir saldırının olmadığını” ifade etti, “hayır” demedi ama operasyon olursa bölgede dengelerin ABD ve Türkiye için dezavantaja dönebileceği mesajını verdi.

        Şimdi bu durumda ABD operasyona nasıl bakıyor? Biden neden ikircikli bir tutum sergiliyor? Bunun altına yatan temel neden, operasyon yapılması planlanan dört bölgenin ABD’nin kontrolünde olmayan Fırat’ın batısında bulunması: Tel Rifat, Münbic, Tel Temir ve Ayn İsa. Buralar İran ve Rus nüfuz bölgeleri. Bu bölgelerin etrafında Suriye askeri güçleri konuşlu. Nitekim Rusya, Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'li mevkidaşıyla görüşürken, Tel Temir'de Suriye ordusu ile birlikte askeri tatbikat yaparak bu bölgelerin kendi nüfuzuna bağlı olduğu mesajını verdi.

        ABD’nin Türkiye’nin planladığı harekata ilişkin ikircikli tutumunun bir diğer nedeni, PKK’yı sahiplenirken, İran kontrolündeki bölgelerde dayak yemesine göz kırpması. Suriye’de iç savaş başladığında PKK terör örgütünün Şam cezaevlerinde bulunan, başta Salih Müslüm olmak üzere birçok önemli ismini serbest bıraktırıp Kamışlı’da PKK’yı palazlandıran İran, 5 yıl önce PKK’nın Suriye kolu üzerindeki hakimiyetini ABD’ye devretmişti. Zamanla ABD İran yanlısı Salih Müslüm ve beraberindeki 71 kişiyi Suriye’den uzaklaştırmıştı. İran şimdi köklü bir siyasi kapasiteye sahip olduğunu gösterircesine yeniden Suriye’de PKK’ya hükmetmeye çalışıyor.

        Afganistan’da müttefiklerini yüzüstü bırakan ABD’nin tutumu da PKK’nın Kandil ayağını İran’a yaklaştırdı. ABD’nin Suriye’de örgütün tepesine getirdiği ve “general” diye hitap ettiği Mazlum Kobani’yi devirmek için örgütün baronları harekete geçti. Şam yönetimi ile pazarlıklar öncesinde Tahran’da 9 gün süren görüşmeler yaptı. Mazlum Kobani’ye pazar gecesi yetkilerinin kısıtlandığı bilgisi iletildi. Mazlum Kobani de üç ABD’li asker ve askeri istihbarat heyeti ile dört saat süren bir değerlendirme toplantısı yaptı. Şöyle söyleyeyim, ABD olan bitenden oldukça rahatsız. Kandil’deki baronlar İran’ın yörüngesine girmiş durumda. Bugün itibari ile PKK/YPG heyetleri Esad yönetimi ile İran gözetiminde Şam’da görüşmelere başladı.

        Geçen iki günde yapılan birkaç açıklamanın gösterdiği gibi SDG'de Şam'dan yana bir söylem belirdi. Nitekim Suriye Dışişleri Bakanı Faysal el Mikdat da geçtiğimiz ay, "Kürtler Şam'a giden yolu biliyorlar." diyerek Suriye hükümetinin değişmezlerine açıkça dikkat çekmişti. Şam için bunun yolu SDG'nin ABD'nin peşinden sürüklenmekten vazgeçmesi ve ayrılıkçı projesini bırakmasından geçiyor. PKK Mazlum Kobani’yi geri plana çekerek Şam’a ilk sinyali vermiş oldu.

        Bu süreçte ABD PKK’yı sahiplenmek yerine izlemeyi tercih edecektir. Zira Kandil’in darbe alması ABD’nin işini kolaylaştıracak. Hatta ABD geçtiğimiz hafta Sincar’da İran Haşti Şabii grupları ile koordinasyonu sağlayan ve Türkiye’de de ses getirecek bir ismi sorgulamak için gözaltına aldı. Bu ismi bölgedeki denge oyunun bir sonucu olarak Türkiye’ye teslim edebilir.

        PKK da ABD’nin yanında durması veya peşinden sürüklenmesi durumunda SDG'nin kendini zayıf tarafta bulacağının farkında…

        Ve son olarak, Ankara’da bu hafta gerçekleşmesi beklenen önemli bir diplomatik görüşmeye dikkat çekmek istiyorum. Görüşmede, Münbic ve Tel Rifat'a doğru ilerlemeye karşılık, "M4" karayolunu açmak için İdlib kırsalından geri çekilme önerisi getirilebilir. Ancak Putin’in bu plana sıcak bakma ihtimali zayıf. Çünkü ABD’nin çekilmesi halinde PKK kartını devralmak istiyor.

        Diğer Yazılar