Avrupa enflasyon ile tanışıyor ama farkında değil
Ingiltere Merkez Bankası’nın (BOE) yaptırdığı bir araştırma var. TCMB’nin her ay açıkladığı beklenti anketine benzer. Ancak İngiltere’de bu anketi, BOE adına Kantar isimli araştırma firması yapıyor ve sorular çok daha geniş bir yelpazede, vatandaşa soruluyor.
Kantar’ın anketinde halka sorulan 3 soru şöyle
İlk soru “Geçen 12 ay içinde sizde fiyatlar ne kadar arttı?“ Buna verilen cevap ortalaması yüzde 2.9.
İkinci soru “Gelecek 12 içinde sizce fiyatlar ne kadar artar?” Bunun cevabı da ortalama yüzde 2.7.
Ve üçüncü soru ”Gelecek 3 yıllık dönemde mağazalarda yıllık fiyatlar ne kadar artar?” Cevap yüzde 3.
Şimdi gelelim bu soruların sağlamasına…
Geçen 12 ay içinde İngiltere’de yaşanan fiyat artış oranı yüzde 3.2.
BOE önümüzdeki 12 ay içinde TÜFE’nin yüzde 4’ler seviyesine çıkmasını bekliyor ancak daha ileri vadede yüzde 2’lik enflasyon hedefinin yakalanacağı beklentisinde.
Ancak piyasanın, 3 yıllık enflasyon beklentisiyle fiyatladığı TÜFE endeksli tahvillerde istediği prim ise yüzde 3.85. Yani BOE’nin yüzde 2 hedefinin 1.85 puan üzerinde.
Sokaktaki İngiliz enflasyon yükselişini geçici zannediyor
İngiltere’de ortalama vatandaş, geçen 12 aylık süre içinde fiyatların arttığını (En isabetli tahmin bu soruda) hissediyor. Gerçekleşen yüzde 3.2 enflasyon ile Kantar anketinde çıkan yüzde 2.9’lık cevap birbirine oldukça yakın.
Ancak ankete katılanların önümüzdeki 1 yıl için bekledikleri yüzde 2.7’lik enflasyon, BOE’nin tahminleri olan yüzde 3.5-4 bandının oldukça altında.
3 yıllık vadeye gidildiğinde ise piyasa beklentisi olan yüzde 3.85 faiz hem vatandaşın beklentisi hem de BOE’nin tahminin oldukça üzerinde.
Aklınıza “ Ne güzel işte. Enflasyonun yüzde 50’si de beklenti yönetimi değil mi? İngiliz halkının beklentilerini yönetmek çok kolay” diye geçebilir.
Ancak durum öyle değil.
Pandemi sırasında artan fiyatların, işler normalleştikçe daha makul bir seviyeye oturacağını düşünenler ve hesaplarını (Mortgage ödemeleri, diğer kredi ödemeleri vs) buna göre yapanları olukça zor duruma düşürecek 2 kriz var kapıda:
-Enerji maliyetleri çok hızlı artıyor
- Artan enerji maliyetleri ve yüksek lojistik maliyetleri ya üretimi durduruyor ya da üretim maliyetlerini artıyor.
Avrupa’da doğalgaz ve rüzgar türbinlerinden sağlanan enerjiden elde edilen elektriğin oranı yüzde 30. Bu oran İngiltere’de yüzde 60’a çıkıyor ve geçen hafta hem İngiltere’de, hem de Avrupa’da sanayide kullanılan toptan elektrik fiyatları 2008’deki seviyeleri de aşarak yeni rekor kırdı.
Almanya’da yıl başında 40-50 Euro/mHW bandında dolaşan 1 yıllık vadeli toptan elektrik fiyatları 97 euro/Mwh’e ulaştı. Fransa’da ise 100 Euro/Mwh ‘e aştı.
İngiltere’de durum aynı.
Mevcut durumda toptan elektrik fiyatları 70 Pound/MWh ve 2022 Nisan ayında kadar fixlenmiş durumda. Ancak 2022 nisan ayından sonraki vadeli işlemlerde bakıldığında, yeni fixing’in 100 Pound/Mwh ve üzerinde olacağını anlıyoruz.
Elektrik fiyatlarındaki bu artışın en büyük sebepleri; doğal gaz fiyatlarında yıl başından beri yaşanan yüzde 90‘lık artış ve düşük rüzgar enerjisi üretimi. Ayrıca karbon emisyonunun azaltılması için AB’de alınan Fit For 55 isimli geniş kapsamlı kararlar da elektrik tüketimini artıran bir unsur.
Tabii bu gelişmeye ek olarak Pandemi başından beri artan ve bu hafta itibariye yeni rekor tazeleyen gemicilikteki konteyner taşıma maliyetlerini de unutmamak lazım.
Yakın zamanda, ne Avrupa’da ne de İngiltere’de, artan elektrik ihtiyacı ve azalan elektrik üretimi dengesizliğini ortadan kaldıracak mucizevi bir gelişme beklenmiyor.
Yazının başına dönecek olursak…
Avrupa’da ve İngiltere’de uzun yıllar sonra enflasyon ile karşılaşıldı.
Hükümetler zor durumda çünkü; kamu bütçesinden çok para harcadılar. Bir çok iktidar pandemi sırasındaki tercihleri yüzünden çok yıprandı. Daha fazla ülke bütçelerini zorlayamıyorlar.
Merkez bankaları zor durumda çünkü; faiz artırmaları lazım ancak istihdam piyasası çok kırılgan.
Şirketler zor durumda çünkü enerji maliyetleri çok arttı. Tedarik zincirinde büyük problemler var. Ancak şu an en önemli konu satış yapabilmek ve hayatta kalabilmek olduğu için, artan maliyetleri tüketiciye sınırlı aktarıyorlar.
Ve sokaktaki vatandaş…
Bütün bu olup biteni seyrediyor.
Artan fiyatların geçici olduğunu düşünüyor
İşi olan, enflasyona karşı maaşı erimeye başlamasına rağmen hala düzenli bir geliri olduğu için kendini şanslı sayıyor.
Olmayan, devlet işsizlik primini keserse ne yaparım diye endişe ediyor.
Bu arada enflasyondaki yüzde 3-5 ‘lik artışı dert etmeyecek, pandemi de gelirlerini koruyabilmiş olan şanslı azınlık ise “Bir cisim yaklaşıyor ama hayırlısı” diyerek günü yaşamaya devam ediyor.