Yiyin gari
Rihanna’yı hatırlar mısınız? Barbadoslu, koyu tenli, yeşil gözlü, güzel sesli, minik bedenli, dünyanın en ünlü kadın vokallerinden birisi... Bedeni minik dediysem yaşından değil, boyutlarından ötürü. Nitekim kısa bir süre öncesine kadar üfleseniz uçacak, sıksanız elinizde kalacak türde bir zayıflığa sahipti.
Ancak geçtiğimiz günlerde düzenlenen Grammy Ödül Gecesi’nde görüldü ki, kendisi, bilhassa enine doğru epey serpilmiş.
Sergilediği dans ve giydiği kıyafete bakılırsa tavrı; “tüh o son dilim keki yemeyecektimden ziyade bir gram et bin ayıp örter” tadındaydı.
Kadınların büyük çoğunluğu, gördükleri karşısında mest oldu.
Bir şarkıcının keyifle kilo aldığını görmek, üstelik bunu gizlemediğine şahit olmak, birçoğumuzun mutfağa gidip tabağını doldurmasına, bir yandan yiyip bir yandan Rihanna’yı alkışlamasına sebebiyet verdi. Şayet Rihanna bir rahatsızlığı olup kortizon falan kullanmadıysa, ya da bunalıma girip kendini çikolataya adamadıysa, büyük olasılıkla, “başlarım diyetine” deyip, “beni seven böyle sevsin” sloganı eşliğinde, yemek yemeye başladı.
AFİYET OLSUN
Son dönemde sayıları artan büyük bedenli mankenlerle biraraya koyarsak, fondaki sesin “yiyin gari” dediğini varsaymak kaçınılmaz. Ancak sorun şu ki, ben, en son neden yemek yemeyi bıraktığımızı unuttum.
Zayıf kalmak, 34 beden pantolonun içine kaba eti sığdırmak, oldukça demode bir davranış.
Ben sanıyordum ki; üç beyazdan uzak duruyoruz. Kanserden köşe bucak kaçmak için yemiyoruz. Yağı hayatımızdan büyük ölçüde çıkartıyoruz.
Kalp hastalıklarından kaçınmak için egzersiz yapıyoruz. Genç kalmak, gece bünyenin kendini yenilemesine imkan tanımak için saat 6’dan sonra yemiyoruz. Yeni moda aç kalma gerekçesi, sağlığı koruma menşeeliydi hani?
Yıllardır; “her aklımıza eseni yiyemiyoruz çünkü...” ile başlayan o kadar çok doktor açıklaması dinledik, o kadar çok kitap okuduk, o kadar çok konuşma dinledik ki, sizi bilmem ama ben istesem de yiyemiyorum. Bırakın Rihanna’nın şen bir obez olma çalışmalarını, “kadınlar en az 42 beden olacaktır” yazılı kanun çıksa, boğazımdan zor geçer. Sebebi malum; fazla öğrendik, çok bildik.
Yemeklerden haddinden fazla tiksindirildik. Mutfakla aramızı bozduk, sofralara küstük, ırkçılık yapıp, beyazları gereğinden fazla hor gördük. Hani Karatay canlı yayına çıksa, “yiyin gari deyip cips yese, üzerine gevrek gevrek gülse” kanalı değiştirecek kıvama geldik.
Ne diyelim, hepimize, özellikle de Rihanna’ya afiyet olsun!