Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yaşasaydı 17 Ocak günü 75 yaşına girecekti. Koca bir cenaze evine dönen 2016’da uğurladığımız isimlerden Muhammed Ali şimdi sadece fotoğraflarda, tablolarda. New York kendisini ufak ama ağır bir sergiyle uğurluyor.

        New York’ta açılan şahane bir fotoğraf ve resim sergisi. Ortak mevzuları: Muhammed Ali. New York Historical Society’nin kurulu sergi için “Boksun sanatı” diye bir başlık uygun görmüş. Serginin bir bölümünde Muhammed Ali’nin dövüşlerinden yağlıboya tablolar çizen LeRoy Neiman, bir bölümünde de yıllar boyunca Muhammed Ali’nin fotoğraflarını çeken George Kalinsky’nin siyah beyaz fotoğrafları... Öyle devasa bir sergi denilemez, ama bir ağır sıklet şampiyonuna yakışacak değerde yükü var.

        PALAVRAYLA BAŞLAYAN BİR HİKÂYE

        George Kalinsky ve Muhammed Ali hakkındaki hikâyeyi biliyorsunuzdur belki. Aralık, 1965, yer Miami’de 5th Street jimnastik salonu. Boksör içeride antrenman yapıyor. O vakitler ne Muhammed Ali Muhammed Ali, ne de Kalinsky içeriye girerken uydurduğu gibi Madison Square Garden’ın resmi fotoğrafçısı. Biri sonradan bu fotoğraflar sayesinde hakikaten Madison Square Garden’ın meşhur fotoğrafçısı olacak, diğeri de dünyanın en büyük, yenilmez isimlerinden biri, o zamanların Cassius Clay’i. Yılların dostluğu da bu fotoğrafların ardından başlayacak. Kalinsky daha sonra Ali’nin Garden’daki her maçını fotoğraflayacak, Deer Lake’teki her antrenman kampına katılacak, New York sokaklarında beraber yürüyüp insan haklarından ve dünyanın adaletsizliğinden konuşacaklar. Kalinsky, Muhammed Ali’nin ringde de ring dışında da eğlenceli, pazarlama ustası ve gerçek bir savaşçı olduğunu anlatıyor. Ama tabii Kalinsky’nin gördüğü, tanıdığı bir de gerçek Muhammed Ali var: “Bir kelebeğin ruhunu taşırdı!” diye anlattığı Muhammed Ali.

        ÇOCUKLAR ALİ’NİN ZAYIF KARNI

        Sergide camlı bir dolabın içinde Muhammed Ali’nin zırhı gibi duran beyaz bornozu, bir tarafta eldivenleri. Uzun bir koridorda siyah beyaz fotoğraflar. Bazen basının önünde yaptığı antrenmanlardan kareler, bazen tek başına Harlem’de bir gazete satıcısının önünde kolunun altında bir gazeteyle. Bir de ona hayran çocukların ringe çıkmalarına izin verdiği anlar var. Muhammed Ali yerde, küçük hayranı ellerini kaldırmış beş on saniyeliğine de olsa unvanını kaptırdığı, çocuklara ‘Şampiyon benim’ dedirttiği vakitler... Çünkü Muhammed Ali’nin zayıf karnı çocuklar ve onlar her zaman kazanmalı. Bir de Vietnam Savaşı’nı redettiği için savaşla ve askerle dalga geçercesine yatakta uzanıp eline boya kalemlerini aldığı ve bir askerin üniformasını boyadığı resim defteri. Kalinsky’ye göre Muhammed Ali savaşçı ama aynı zamanda en büyük barış gönüllülerinden biri. Hayatının sonuna kadar milyonlarca insana barışın ve kendine inanmanın önemini anlattığını söylüyor Kalinsky.

        ‘İMZA: GELECEĞİN ŞAMPİYONU'

        Muhammed Ali’nin ciğerini bilen Kalinsky ve ruhunu tanımaya çalışan Neiman. Bir yandan ikisi de çok iyi arkadaş. Birbirlerinden dünya kadar farklılarmış, öyle anlatıyor Kalinsky. Kalinsky sessiz sakin birisi, ufak kelimelerle konuşuyor. Neiman ise hep kalın ve büyük harflerle konuşan bir adam. Kalinsky arkadaşı için “Neiman karizmatik herifin tekiydi!” diyor. Ortak noktaları yine Muhammed Ali’ye duydukları hayranlık ve sevgileri. Neiman, Muhammed Ali’yle 1962’de Manhattan’da St. Nicholas Arena’nın soyunma odasında tanıştığında ünlü boksör 20 yaşında. Bir kenarda oturuyor, önünde resim defteri, kalemleri. Meraklı boksör ressama yanaşıyor ve defteri elinden kapıyor. “Versene şunu bana, bunu ben de yapabilirim.” Resmin bir köşesine, ismini, imzasını çakıyor ve şöyle yazıyor: “Büyük Cassius Clay. Geleceğin şampiyonu. 1963”

        ‘ALLAH SANA LISTON’I YENECEK GÜCÜ VERDİ’

        Neiman ve Clay’in bir sonraki karşılaşmaları 1964’te. Büyük maç öncesi. Bütün gazeteler, iddiacılar Sonny Liston’la Cassius Clay’in maç sonucunu bilir gibi manşetler atıyor. ‘Cassius Clay’in uğradığı hezimet’ başlığı neredeyse hazır gibi. Hatta gazeteler, dergiler bu maça neredeyse en işe yaramaz muhabirlerini gönderiyor. Yedinci rauntta Liston teslim oluyor. Cassius Clay ringden aşağı inerken herkesin yüzüne, “Size söylemiştim, benimle dalga geçmeyin demiştim” diyor. Neiman bu maçta da kenarda oturmuş, defterine Clay’in Liston’ın çenesine yumruğu indirirkenki halini çiziyor. Resmin yanına eklediği notta şu yazıyor: “Malcolm X, Muhammed Ali’ye, Allah sana Liston’ı yenecek gücü verdi.

        Sen de dünyaya inançlı bir insanın neler yapabileceğini gösterebilirsin. Kazanabilirsin. Sen tüm zamanların en büyüğü olacaksın!” Bu maçtan sonra Cassius Clay hayatına Muhammed Ali olarak devam edeceğini açıklıyor. Ünlü ressamı tanıyanlar LeRoy Neiman’ın bir resim çizerken, etrafta olan biten her şeyi not ettiğini, bunları resimli günlük gibi sakladığını anlatıyor.

        DOĞUM GÜNÜ 17 OCAK

        Bir ufak oda, bir de uzun bir koridora yayılan sergi iki yakın arkadaşın en yakın arkadaşlarına vedası gibi. Artık ikisi hayatta değil, söz hâlâ hayatta olan Kalinsky’de: “Bir gün maçtan sonra, duş alıp yanımıza geldi. ‘Niye dövüşüyorsun? Niye kendine zarar veriyorsun?’ diye sordum. Bana, ‘Ringler benim sahnem. Eğer ben dövüşmezsem, bunu yapmayı bırakırsam bütün dünya beni unutur. Dünyanın beni unutmasına izin veremem’ dedi.” Yaşasaydı 75 yaşına girecek Muhammed Ali’yi kimsenin unutacağı yok da hangi ara saatleri kurup televizyonda boks maçı seyretmek için kalktığımız günlerden, canlı yayında havada uçan saksıları, birbirini boğazlayan vekilleri seyrettiğimiz günlere geldik, orayı kestirmek zor!

        Diğer Yazılar