Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        FENERBAHÇE’NİN rakibi Benfica’yı tanıyalım, tanıyalım da önce Fenerbahçe’yi tanıyalım.

        Fenerbahçe öyle bir takımdır ki, mesela Şampiyonlar Ligi finalinde Barça’yı 5-0 yensin; Barça, ya aniden köy takımı olmaya karar vermiştir ya da Fenerbahçe şike yapmıştır. Dünyada sadece 1 kulüp

        kendi ligindeki şikeden dolayı Avrupa’ya turnuvaya alınmamış, ama 1 sene sonra gelip bir de utanmadan o turnuvada yarı final oynamıştır. O takım tabii ki Fenerbahçe’dir.

        Mesela nedense UEFA bize “Yahu bu takım şike yaptı, sen kuralları değiştirdin. Esas şikeci sensin” dememiştir. Aynı UEFA, takımların kendi liglerindeki şike ve ırkçılığa, hatta hazırlık maçındaki ırkçılık

        olayına bile (Milan-Boateng) tahammülü yoktur, Avrupa’nın marka değerine zarar versin istemez. Fakat kameraya Osmanlı tokadı atanları, kadının kolundan itekleyenleri, önüne gelen herkesi

        gırtlaklayanları, dişlerini hakemlere gösterenleri Avrupa’ya buyur eder. Orada altın düşer, dolar düşer, marka değeri düşmez.

        Mesela Fenerbahçe, Bayern’i yenen BATE’yi veya Atletico Madrid’i ve Napoli’yi yenen Plzen’i, Fenerbahçe’ye gelene kadar hiç yenilmemiş Lazio’yu, 36 maçta 0 mağlubiyet almış Benfica’yı elerse “E bu takımları da yenemezsen orada işin ne?” denir. Eğer bu köy takımları Fenerbahçe’yi elerse de “E bu takımları da yenemezsen orada işin ne?” denir. Kısacası, Fenerbahçe’nin tarihi boyunca orada ne işi vardır, hala bilinmez.

        Fenerbahçeliler, Galatasaraylılar gibi değildir. Aslında bu iki takım da Beşiktaş gibi değildir. Doğrudur.

        Fatih Terim’in yaptığı hareketleri aslında Fenerbahçeli bir başkan yıllarca soyunma odalarında, koridorlarda yapmıştır. Fakat o başkan ile Fatih Terim arasında iki temel fark vardır. Bir, biri başkandır, diğeri imparatordur. İki, bir Fenerli 1 adım sonrasını düşünmeden hareket eder, bir Galatasaraylı senin hamlen dahil 51 adım sonrasını düşünerek hareket eder. Mesela o başkan gündem değiştirmek için istifa etti denmiştir. Halbuki o başkan o an o kadar sinirlidir ki istifa ettiğini bile hatırlamıyordur. Fakat Fatih Terim’in Mersin maçında topu yere vurma hareketinde ve sonrasında en az 50 tane stratejik hareket yatmaktadır.

        Yine mesela bir Fenerli küfür ederken 1 kere bile işin nereye ulaşacağını umursamaz, yani tipik bir Türk’tür, fakat bir Galatasaraylı iltifat ederken bile küfür ediyor olabilir. Bir Galatasaraylı’nın cümlesinde edat, tümleç, zarf, ünlem, ağda, sir ağda her şey vardır, bir Fenerli’nin cümlesi sadece özne ve emir kipinden oluşur.

        O yüzden bir Galatasaraylı’nın en sevdiği oyun “Risk”tir, bir Fenerbahçeli’nin en sevdiği oyun ise “Uzun Eşek”tir. Bir Fenerli ‘acaba nasıl yapmalıyım, nereye atlamalıyım’ diye düşünmez. Rakibinin üstüne atlar, hiçbir şeyi umursamaz. Galatasaraylı önce yastık ile görüşür, sonra taktiği belirler, tekrar yastık ile görüşür, olasılıkları düşünür, arkadaşları ile görüşür, parmakları ayarlar, atlayışı yapar, eğer

        sonuç olumsuz olursa tekrar yastıkla görüşür ve B planını uygular.

        Ve biz eşekler de yıllardır hiç bir şey olmamış ve olmayacak gibi bu sporu izleriz.

        Diğer Yazılar