Yeni nesil magazin Bartu ve Melikşah
En başında da yazdım.
Yine yazıyorum.
Karantina günlerinin yeni isimleri ve yıldızları olacak.
Bazı değer verilen isimlerin hayal kırıklığı olduğu da fazla fazla ortaya çıkacak.
Bartu ve Melikşah da yeni yıldızlardan.
İlk fısıltı gazetesinde tanındılar. Kulaktan kulağa kendilerinden söz ettirmeyi başardılar.
Sessiz sedasız canlı yayınlara başladılar.
İlk yakın arkadaşlar takip ediyordu anladığım kadarıyla.
Şimdi 50 binlere dayandı izlenme oranları.
Ve her geçen gün de çoğalıyorlar.
Ben bir türlü denk gelememiştim canlı canlı Bartu Küçükçağlayan ve Melikşah Altuntaş’a. Hep tekrarlarını izledim ama önceki gün saati kurup canlı canlı yakaladım.
1-Kasmıyorlar.
2-Rahat rahat takılıyorlar.
3-Abartıyorlar.
4-Gülüyorlar.
5-Magazin yapıyorlar.
Daha ne olsun?
İşte bu…
Bütün denklem buluşmuş.
Artık öyle “Aman şöyle dikkat edeyim”, “Aman ben bunu söylersem bu ne der”, “Aman gözümü, kaşımı ona göre hareket ettireyim” devri bitti.
Ki sosyal medya da buna gerek yok. Bunu yaptığında izlenmiyorsun zaten.
Tıpkı ekranlardaki programlar gibi.
Ekranlarda da bu kasılmalar olduğu için izlenmiyor.
Oysa ki,
Okan Bayülgen yıllarca yaptı sabahlara kadar.
Tam da buydu aslında yaptığı.
Rahattı.
Olduğu gibiydi.
Yaratıcıydı.
Ve yasakları yoktu.
Sihri de buydu işte.
Yüzbinler izlerdi. Reyting rekorları kırardı.
Genel olarak o dönem televizyonlarda yapılan tüm programların temelinde bu vardı. Rahatlık…
Kasmamak.
Özgür olmak.
Ne gelen konuğa, ne kıyafete karışılır, ne muhabbete karışılırdı.
Ve gelen konuklar da o programa ayak uydurur, gönül koymaz, küsmez ve ona göre şovlara katılırlardı.
Hazırlanılırdı özel olarak günler öncesinden.
Şimdi öyle mi?
Aman aman..
Yıllar içinde, “O yasak”, “Bu yasak”, “Aman dikkat et”, “Aman onu yapma”, “Aman elini şöyle koy”, “Aman kolunu öyle hareket ettirme”, “Aman ha o cümleyi sarf etme”, “Aman ha o fotoğrafı kullanma”, “Aman sakın öyle giyinmesin” diye diye tükendi, bitti ekranlardaki magazin, life style, popüler kültür programları.
Benim yıllar önce “Alt Üst Muhabbetler” programında giydiğim kıyafetleri bugün ekranda hiç kimse giyemez.
Yapılan muhabbetleri de kimse yapamaz.
Bu sebeple artık hayat sosyal ağlarda dönüyor.
Ve magazin yeniden bu boyuta geçiyor.
Kişilerin kendi özel ağlarında.
Meslekte 25 yılımı devirdim.
Her zaman bu tarz magazini önerdim ve tavsiye ettim.
Magazin eğlenmektir, gülmektir, kasmamaktır.
Ekranlarda acilen eski dönem magazine geçilmelidir. Çünkü ciddi ihtiyaç vardır.
Mesela bazı magazin figürleri de eğlenir, kasmaz, ayak uydurur.
Bunların en başında da Hülya Avşar gelir.
Magazini en iyi kullanan kadındır.
Bazıları da hayat memat meselesi yapar kasar da kasar. Küser de küser.
Amannnn.
Şimdi saymaya kalksam sayfalar yetmez. Küsenler genelde biraz fazla.
Ama artık durum değişiyor.
Ve alışsanız iyi olur hanımlar-beyler.
Kendini yenilemeyenler yok olacak.
Orası kesin.
Ona-buna sataşarak, saçma sapan açıklamalar yaparak gündemde kalma dönemi bitiyor.
Sonrası hüsran olur benden söylemesi.
Diyeceğim odur ki, tam da sıkıntılı şu günlerde yüzleri güldüren Bartu ve Melikşah kendilerinden uzun bir süre söz ettirir.
Tabii kendilerini bu anlamda geliştirir, yaptıklarının üstüne yeni bir şeyler eklerlerse.
Ben ikisini izlerken Okan Bayülgen’in yaptığı “Gece Kuşu”, “Zaga”, “Disco Kralı” programlarında hissettiğim duyguyu hissettim.
Bunu kesinlikle kullansınlar derim.