Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kimseler kusura bakmasın ama bazı şeylerin b..nu çıkartmaya bayılıyoruz toplum olarak.

        Karantina döneminde, ilgili ilgisiz millet canlı yayına sarıldı Instagram'da. Ve canlı yayın mevzusunun sevimli yanı kalmadı.

        İlk günler “Eh” diyorduk ama sonraları gerçekten sevimsizlik tavan yaptı.

        Kimi görsem canlı yayındaydı.

        Ve karantinanın en sıkıcı olayı oldu bir anda.

        Evet evet bir anda hem de…

        Kısa sürdü bu ilgi..

        Canlı yayınlarda birbirine konuk gitmeyen kimseler kalmadı. Sonra konuk alacak kimse de kalmayınca takipçilere “Hadi sizi konuk alalım” mevzusuna dönüldü.

        Ve olan oldu.

        Selin Ciğerci, canlı yayına bir hayranını aldı.

        Ve o densiz hayran da cinsel organını gösterdi.

        Daha doğrusu göstermiş ben görmedim.

        Olayı da saatler sonra duydum.

        Gerçekten ciddi şuursuzluk.

        Ekranda bile canlı yayın sırasında filtre vardır. Canlı yayına katılan kişinin konuşması yayına direk aktarılmaz.

        Ki zaten bu çok riskli bir olaydır.

        Güvenmeden, bilmeden, düşünmeden yayına çıkartmak ciddi risk.

        Selin Ciğerci bunu düşünememiş. Fakat düşünmeliydi.

        Eğer böyle bir şeye kalkışılıyorsa önü, arkası, gerisi, berisi düşünülmeli.

        Sırf Selin değil. Birçok kişi hayranlarını canlı yayınına çıkartıyor.

        REKLAM

        Bence dikkat etmek gerek.

        Beyaz’ın başına gelen malum.

        Bir telefon bağlantısı, konuşması hangi boyutlara taşındı.

        Şimdi sizler Instagram'da canlı yayına çıkarttığınız bir densiz, kendini bilmez cinsel organı ile yetinmez siyasi bir propaganda yapar işte orada başınız yanar.

        Ama ha!!!

        Birkaç takipçi gelecek, izleneceğim diye “Hadi gel seni yayına alayım” demekle olmaz bu işler.

        AVM aşkı

        Önceki gün benim sosyalleşme yerim tabii ki kuaför oldu. Sabahın ilk saatlerinde hemen kuaföre gittim.

        Fakat bazıları uyanır uyanmaz AVM kuyruklarına girmiş.

        AVM’nin içine girmek için iki saat sırada bekleyenler falan olmuş.

        Ciddi AVM aşkı bu başka bir şey olamaz.

        Yani benim bunu anlamam mümkün değil.

        Normal zamanda dahi AVM sevmediğim ve gitmediğim için, bu sevda ile kuyruğa girenlere uzaylı gibi bakıyorum zaten.

        Gerçekten empati bile kuramıyorum.

        Düşünme yetim orada duruyor.

        Anlamıyorum… Anlayamıyorum…

        Yani AVM’ye yarın da gitmem. Öbür günde gitmem. Uzun bir süre gitmem hatta. Ömür boyu gitmesem de aramam.

        Ve sizler de benim gibi düşünüyorsanız işiniz zor.

        Bu sevdayı anlamak mümkün değil.

        İki ay sonra kuaför

        -Gerçekten çok heyecanlandım.

        -Kuaför öncesi ve sonrası diye iki ruh haline sahiptim.

        -Herkesi sarılıp öpmek istedim.

        -Saçlarım, tırnaklarım, yüzüm, gözüm kendine geldi.

        -İki aydır “Bu aynadaki kim?” dediğim kendim ile yeniden barıştım.

        -Evet benim de beyazlarım var. Ve ben kendim boya işini beceremiyorum.

        -Kesinlikle Allah saç boyasını çıkarandan razı olsun.

        -Kuaförler olmasa biz kadınlar çok mutsuz oluruz.

        -Hatta bir hiçiz.

        -Gerçekten kıymetlerini anladık.

        Nokta… İyi ki varlar, lütfen hep olsunlar…

        Normalleştiğim ilk gün

        -Daha kontrollüydüm.

        -Normalde elimi sürekli yüzüme götürürüm. Ama artık götürmediğimi fark ettim.

        -Yüzüme, ağzıma, burnuma dokunduğum an elimi yıkama ihtiyacı hissettim.

        -Eğer elimi yıkayacak bir yer bulamadıysam, hemen çantamdan hijyen ürünlerimi çıkartıyorum.

        -Kimse ile temas etmiyorum.

        -Attığım her adıma çok dikkat ediyorum.

        Evet bu iki ay sanırım bizi eğitti bu anlamda.

        Daha dikkatliyiz.

        Daha hassasız.

        Daha da farkındalığımız arttı.

        Kilo almışsın, kilo vermişsin

        Defalarca yazdım.

        Hatta şikayet ettim.

        Şöyle ki, son yıllarda insanlar “Merhaba nasılsın, iyi misin?” diye hal hatır sormadan direkt “Kilo almışsın, kilo vermişsin” diye başlıyorlardı muhabbete.

        Kilodan başka bir konuşma yapılmaz olmuştu.

        Hatta Instagram fotoğraflarının altına hep kilo ilgili yorumlar yapılıyordu.

        Birkaç senedir bu olaydan gına gelmişti şimdi geçmişler olsun.

        Bu karantina döneminden sonra şimdi bazıları kilo avına çıkmış.

        Selam vermeyi bırak sağlığını, sıhhatini sormadan “Karantinada kilo almışsın” diye kahkahalar atıyor. Hatta bazıları da, “Kilo vermişsin” diyerek kıskançlıktan çatlıyor.

        Ay bi durun Allah aşkına bi durun.

        Yılmadınız şu kilo muhabbetinden.

        Vallahi ben yıldım.

        Mesela şu kilo muhabbeti yerine “Sağlığınız nasıl”, “Ailenizde sağlık durumu iyi mi?”, “Anneniz, babanız nasıllar” gibi muhabbetler yapılsa.

        Daha şık olmaz mı?

        Diğer Yazılar