Beş dakika içinde beş bin TL geldi
Dünya, Covid 19 illeti ile uğraştığı şu günlerde, ekonomik olarak da, zor günler geçiriyor.
Bu dönemde en büyük yarayı alan sektörlerin başında da yeme-içme, eğlence sektörü geliyor.
Restoranların açılma tarihi henüz belli değil. Eğlence mekanlarının ne zaman açılacağı ise meçhul.
Peki o mekanlarda çalışan yüzlerce insan ne yapacak?
Nasıl geçinecek?
Mekan sahipleri eleman çıkartmadan nasıl dayanacak?
New York’ta bazı restoranlar gerek sosyal medyadan, gerekse müşterileri ile temasa geçerek maddi destek istedi.
Bazı mekanlar ise “Kapılarımızı kapattık. Belki de bir daha hiç açamayacağız. Elemanlarımız ile de yollarımızı ayırdık” dedi.
Çok üzücü gerçekten, kimse işsiz kalmasın, ama bu günlerde tam da bunlar yaşanıyor.
Ve insan soruyor: “Tamam isteyen, ayakta kalan mekanlar var. Ya diğerleri… Orada çalışan yüzlerce garson, komi.. Ve diğerleri?..”
İşte bizim ülkemizde de bazı mekan sahiplerinden sesler yükselmeye başladı.
Önceki gün Çeşme Reisdere’de bulunan, en meşhur mekanlardan olan Kolburanos bin müşterisine mesaj yollayarak yardım istedi.
Mesaj da ise şunları yazıyordu: “Değerli Kolburano’s misafirleri. Dünyayı saran salgın sebebiyle dükkanımızın kapılarını 15 Mart’tan itibaren kapattık. Geçirdiğimiz bu zor dönemde sizleri ve işimizi çok özledik. Heyecan ve hevesimizi hiç kaybetmedik. Yeni normale de birlikte alışacağımız bu dönemde hijyen, lezzet ve sizlerin rahatınızı öncelik alarak, dükkanımızı en iyi ve doğru şekilde hazırlamak üzere çalışmalarımıza başladık. Kapalı geçirdiğimiz dönemden sonra işletmemizin yeniden ayağa kalkabilmesi için şimdi sizin desteğinize ihtiyacımız var. Dükkanımıza geldiğinizde hesabınızdan düşmek kaydıyla bize maddi destekte bulunur musunuz? Sizlere en iyi hizmete verebilmemiz için desteğiniz bizim için çok önemli. En yakın zamanda kavuşmak dileyiciyle”
Damla ve Emre KolburanGaro Mafyan’ın kızı Damla ve Emre Kolburan’ın işlettiği Kolburanos Çeşme’nin gerçekten en popüler en bilindik mekanıdır.
Özellikle Temmuz-Ağustos aylarında da yer bulmak çok zordur.
Ünlülerin akın ettiği bir mekandır.
Ucuz da değildir. Pahalıdır üstelik.
Yazın ciddi kazançları oluyor diye bilinir elbet.
Ve haliyle “Kolburanos bunu yapıyorsa diğerleri yani adı sanı duyulmamış. Kimselerin gitmediği mekanlar ne yapsın?” diye düşünüyor insan.
Ben de Emre’yi aradım sordum: “Peki dönüş oldu mu?”, “Nasıl tepkiler aldınız?”, “Ne kadar para topladınız?”, “Siz meşhur bir mekandınız. Haliyle şaşırdı birçok kişi?” dedim.
Emre Kolburan da “Esin 16 Mart’da kapılarımızı kapattık. Biz karı-koca el emeği ile çalışan küçük bir işletmeyiz. Ve batmaya çok müsaidiz. Bu işler çok yatırım yaptırmaz. Kazanırken paşa paşa geçindirir. Ali Koç gibi gezersin. Ama böyle zor günlerde ortada kalırsın. Bunu demagoji olsun diye yapmadık. Gerçekten çalışanlarımızı işten çıkarmamak ve önümüzü görebilmek için yaptık. Yakın temasta olduğumuz ve samimiyetine güvendiğimiz bin kişiye mesaj yolladık. Mesajı atınca nasıl bir stres yaptık sana anlatamam. Bir anda ‘Ne yaptık biz’ olduk. Biz o stresi yaşadığımız beş dakika içinde Damla’nın hesabına 5 bin TL geldi. Dün yolladık mesajı bugün iyi bize yeten, bizim için yeterli ve bizi kurtaracak kadar para toplandı. (Emre bana meblağı söyledi. Ama yazılmasını istemedi.)
Bizi bu zor günümüzde yalnız bırakmayan herkesin ismini not ettik. Onlara geldiklerinde karşılığını misli misli ödeyeceğiz. Banka dekontlarına öyle güzel mesajlar yazmışlar ki, anlatamam gerçekten. Herkese tek tek teşekkür mesajları yolladık. Bu zor günlerde çok kıymetliydi. Şimdi işimizi bakıyoruz. Önümüzü görüyoruz. Ve inşallah izin çıktığında hızla hizmet vereceğiz” diyerek duygularını dile getirdi.
Sesi çok güzel geliyordu.
Çok mutluydu.
Yaşama sevince yeniden kazanmış gibiydi.
Tabii bu kadar meşhur bir mekan böyle bir şey yapıyorsa insan diğer birçok mekanı düşünüyor.
Ben de onlar adına bir an önce hayatın harekete geçmesini temenni ediyorum gerçekten.
Bu zor günlerin bir an önce geçip bitmesini diliyorum...
İşte tam da bu konuyu bir arkadaşımla önceki gün telefonda konuşurken bana bir başka işletmecinin de böyle bir şey yaptığını söyledi.
Sumak Kebap Dükkanı sahibi Perviz Resuli kısa bir süre önce bir video yayınlamış.
Ben görmemiştim. Önceki gün izledim.
Videoda "Yaklaşık 22 senedir yeme-içme sektöründe olan bir girişimciyim. Bu dönemde en büyük yarayı alan sektörlerin başında yeme-içme ve hizmet sektörü geliyor. Bu da sadece İstanbul'da 500-600 bin kişi demek. Etkileşime bakınca birkaç milyon kişinin etkilendiği bir sektör. Sayfada bulacağınız başlattığım ve Türkiye’de ilk olduğunu düşündüğüm bu kampanyaya destek olarak bu çalışanlarımızın maaşını ve diğer sabit gelirlerimizi karşılamayı hedefliyorum. Birkaç ay sonra güzel günlerde bu kuponlarınızı kullanarak hem sizler çok büyük indirimlere sahip olacaksınız hem de benim işletmem gibi bu projeye katılacak işletmeler de bu dönemde yara almadan ve zarar etmeden geçirecekler” diyordu.
Videoyu iki bin kişi like'lamış, 27 kişi ise yorum yapmış. Yorumların hepsi destekleyiciydi.
Perviz Bey’i arayıp “Dönüşler oldu mu?”, “Yeteri kadar para topladınız mı?”, “İnsanlar şaşırmadı mı?” gibi sorular sordum.
Onun sesi de güzel ve mutlu geliyordu.
Bana “Esin Hanım biz küçük bir işletmeyiz. Çalışanlarımı işten çıkartmayacak kadar destek geldi. Ben bağış toplamıyorum. Bunun karşılığını ödeyeceğim diyorum. Desteğin yüzde 70’i arkadaşlarımdan geldi. Yüzde 30’u ise hiç tanımadığım kişilerden. Gelen paralar ile çalışanlarımızın tüm giderlerini karşılayabilirim. 14-15 bin TL toplandı. Bana yetiyor. Dükkan kapalıyken giderleri karşılayabiliyor. Ben küçük işletmeyim. Paket servis açabiliyorum. Benim amacım 2020'de zarar etmeden, yok olmadan geçirmek” dedi.
İşte asıl kilit cümle: “Zarar etmeden, yok olmadan bu zor dönemi geçirebilmek” çok ama çok önemli.