Baba dediğin

Her seferinde yazıyorum.

Bıkmadan usanmadan da yazacağım.

Belki bir baba okur da ona ışık tutarım diye.

Bakın biz beş kız kardeşiz.

Yani annem ve babamın beş kızı olmuş.

Ben en küçükleriyim.

Ve evet 80’lerin Türkiye'sinde zorlu dönemlerden geçmişler.

Ve biz o zorlu dönelerde büyüdük.

Babam iş hayatından çok zorlu günler geçirmiş.

İflaslar, hacizler.

Sinirli ve gergindi zaman zaman. Annem ile sürekli tartışırlardı.

Ama inanın bizleri hiç ihmal etmezdi.

Bizleri kırıp, dökmezdi.

Evet tartışmalar yorardı ama çirkin değildi.

Öyle filmlerde izlediğimiz, gerçek hayatta haberlerde gördüğümüz türden değildi.

Müge Anlı’lık bir kavga-gürültü değildi.

Klasik bir Türk ailesi kavgalarıydı.

Kısa sürede unutulur yine baş başa masaya oturulup yemekler yenirdi.

Pikniklere gidilirdi.

Gülünür, eğlenilirdi.

Benim aklımda şiddet uygulayan, döven, küfreden, bağıran çağıran, evini ihmal eden, eve sarhoş gelen bir baba figürü yok.

Bilakis kızlarının arkasında hep durmuş, gerektiğinde hamallık, pazarcılık yapmış.

Sırtında kızlarını taşımış. Yememiş, yedirmiş bir baba var.

Ve hangi şartta olursa olsun kızlarını bir an olsun yalnız bırakmamış bir baba.

Tabii anne ile de çok orantılı. Annenin kesinlikle çok önemi var.

Ve böyle bir anne ve babanız varsa her şatta güçlü oluyorsunuz. Kolay kolay yıkılmıyorsunuz.

Hem iş hayatında.

Hem erkeklerin karşısında.

Hem de ilişkilerinizde.

O yüzden baba çok önemli.

Erkek çocukları için de çok önemli. Ama kız çocukları için ekstra önemli.

Bu yüzden lütfen kız çocuklarınıza iyi davranın. Onların arkasında durun.

Durduğunuzu da her şartta ve koşulda belli edin.

Eğer kızınızın yarınlarının mutlu ve huzurlu olmasını istiyorsanız.

Ona güvenin, her şartta.

Babacığım “Babalar Günün Kutlu Olsun” iyi ki benim babam olmuşsun.

Ve çocuklarına, evlatlarına sahip çıkan tüm babaların babalar günü kutlu olsun.

“Boşanıyorlar” kazanı bir kez kaynamaya görsün. Sonu gelmeden soğumaz.

Önceki gün yine çıktı Kenan Doğulu ve Beren Saat hakkında “Boşanıyorlar” haberi..

Farkındaysanız altı ayda bir kazan kaynıyor.

Haberi görünce hızla geçmişe ışınlandım.

Kaynayan kazanları düşündüm.

Mesela Yılmaz Erdoğan ve Belçim Bilgin kazanı hiç durmadı.

Fokur fokurdu.

Mesela Serdar Ortaç ile Chloe Loughnan’ı sonuçlanana kadar sönmedi.

Mesela Mehmet Ali Erbil ve Tuğba Çoşkun boşanma kazanı. Amanda aman. Kaynadı da kaynadı.

Yani hemen sonuçlanmadı.

Ha hemen “Gazeteciler kaynatıyor” demeyin.

Hiç de öyle olmuyor inanın.

Genellikle ünlülerin etrafındaki isimler kazanı hep ateşte tutar. Bilgi verdikçe o kazan da kaynamaya devam eder.

Mesela Yılmaz Erdoğan ve Belçim Bilgin boşanma kazanında çok net hatırlıyorum ki, bilgiyi hep yakınları sızdırırdı. Belki onlar bile tahmin etmiyorlardır inanın.

Ve bu hep böyledir.

Kavgaları, gürültüleri, mutlulukları, sevgileri bir şekilde yayılır.

Ve sakın unutmayın iki kişinin bildiği de asla sır değildir. İlla ki, yayılır.

Kenan ve Beren kazanı da hiç soğumayacağız. Çünkü kazanın kaynamasını isteyen çok kişi var.

Tam da başlığa yazdığım gibi.

Önceki gün izlediğim “Yarına Tek Bilet” filminin sonunu biliyordum.

Fragmanı izlerken “Sürprizli son yok. Başı, ortası, sonu belli” dedim.

Ama yine de izledim.

1-Dilan Çiçek Deniz’i çok beğeniyorum. Oyunculuğunu, yansıtma şeklini beğeniyorum. Ki bazı isimleri izlemeyi seversiniz. Dilan’da onlardan.

2-Metin Akdülger’in her projede farklı bir rol ile izleyici karşısına geçmesini beğeniyorum.

3-Yetenekli iki gencin filmi merak uyandırır ve izlersiniz.

4-En azından ben öyle yaparım.

5-Evet büyük sürpriz yok. Ama akıp gidiyor film.

1 saat 30 dakika kafamı boşalttım..

Daha doğrusu önceki gün yarım günlük sokağa çıkma yasağında iyi geldi.

Sakindi…

Keyifliydi.

Ancak filmde ses zaman zaman çok kötü. Yani Metin Akdülger’in konuşmasını anlamak için bir hayli zorluk çektim. Zaman zaman sesi açtım, zaman zaman “Burada ne söyledi” diye geri sardım.

Sonra da saldım gitti…

Çünkü söylediklerini de az biraz tahmin ettim.

Sonuç?

İzleyin efendim.

Eleştirecekseniz dahi izleyin.

O kadar saçma İspanyol, Fransız, İtalyan Netflix film ve dizilerinin yanında “Yarına Tek Bilet” izlemeye değer.

O yüzden de izleyin efendim. Türk filmleri candır.

Bu arada yönetmen Ozan Açıktan’ın bazı kareleri çok iyiydi.

Şarkı seçimlerini de beğendim.

Ve tren yolculuğunu uzun süredir yapmadığımı fark edip ciddi bir özlem duydum.