Değişmeyen şeyler

Vedat Milor, testlerine bir yenisini daha ekleyip:

Lahmacun mu?

Etli Ekmek mi?

Diye sormuş.

Sizi bilmem ama ben lahmacuncuyum….

Sabah, öğlen, akşam. Hiç fark etmez…

Bıkmadan usanmadan yiyebilirim.

Hele bir de güzel yapılırsa tadından yenilmez.

Çünkü:

-Diyetisyenler veriyor.

-Şişirmiyor.

-Tadında doyuruyor.

-Sık bol limonu, koy maydanozu içine of ki ne of.

Daha ne olsun.

-Yine katılamadık.

-Yine hasretle, özlemle izledik.

-Acaba katılsaydık “Kim giderdi” dedik.

-Biz katılsaydık “Ne estirirdik oraları” dedik.

-Seneye inşallah dedik.

Dedik de dedik… Eurovision’a hasret kaldık.

Korona bir gün bitecek elbet. Çaresi var...

Ya vicdansızlığın bir çözümü bulunabilecek mi?

Bakınız Yozgat’ta bir markette, bir kadına, vicdansız adamın biri ağır saldırıyor.

Öyle böyle değil!!!

Diğer tarafta başka vicdansızlar kılını bile kıpırdatmıyor hatta hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyorlar hayatlarına.

Kasiyer seyrediyor.

Diğerlerinin umurunda değil.

Kadını kimse kurtarmıyor.

Hatta polis bile çağırmak için harekete geçmiyorlar.

Adama, “Ne yapıyorsun?” diyen bile yok.

Bu kaçıncı…

Bitmiyor hatta çoğalıyorlar.

Sonra “E Kadir Şeker kadını kurtardı, cezaevinde. O yüzden kimse yardım etmez artık bundan sonra” diyor.

Diyor da diyor…

İşte bunun çaresi ancak yasalar.

Ama bu yasaları çıkartacak devlet büyüklerimiz ise izliyor.

Onlarda da izliyor.

Herkes gibi…

Yazık!!!