Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İster "Pandemi dönemi milleti şaşırttı" deyin, ister "Üstüne vazife olmadan her konuya burnunu sokuyor" deyin, ister "Sosyal medya milleti çıldırttı" deyin.

        Olan oldu!!!

        Hak, hukuk, had, sınır aşıldı. Etrafımda gözlemlediğim kadarıyla bazıları sap ile samanı karıştırdı. Kimisi;

        -Haddi olmayan, işlere karışmak gibi bir görev üstleniyor..

        -Bilmeden, araştırmadan hüküm vermek en büyük amaçları oldu.

        -Doğruyu bilmeden hüküm keserek kendi 'ego'sunu pek güzel okşuyor.

        -Kral da o, kraliçe de.. "O ne derse o olacak" tadında kendini tatmin ediyor.

        -Bir de üstüne üstlük matah bir şey yapıyormuş gibi sosyal medyadan giderli sözler paylaşıyor.

        -Ve yine karşısındaki küçük düşürmek, ezmek, yok etmek için yapmadığı çirkinliği bırakmıyor.

        Daha sayacağım ama haddimi aşmak istemiyorum.

        Bazıları işine gelmeyince, 40 yılın hatırının, sözünün üstünü bir saniyede çiziveriyor.

        Saygı gösteriyorsun, saygısızlık görüyorsun.

        Bakın size şimdi bir örnek vereceğim.

        Bülent Ersoy'un bir orkestra olayı var malumunuz.

        Orkestrası Kıbrıs'ta sahte PCR suçlamasıyla tutuklanmıştı. Müzisyenler tahliye olduktan sonra Bülent Ersoy'u suçlamış ve bir daha Diva ile çalışmayacaklarını belirtmişti.

        Bülent Ersoy da "Ben gerekeni yaptım. Çalışıp çalışmamak kendi bilecekleri bir iş. Ben de bir işçi olarak tüm işlemlerimi tamamladım gittim, sahneye çıktım. Benim suçum yok. Para yardımında da bulundum" diyerek konuya açıklık getirdi. Ve "Artık herkesin yolu açık olsun" dedi.

        REKLAM

        Ben bu olayın şurasına ciddi takılıyorum.

        1- Müzisyenler; "Artık çalışmayız" dedi.

        2- Bülent Ersoy; "Yolları açık olsun" dedi.

        Tamam daha nasıl devam eder bu iş.

        Ancak hırs yapılırsa, kin varsa, nefret kabardıysa devam eder.

        Ki olan oldu. Müzisyenler konuyu kapatmıyor, "Bülent Ersoy ile kimse çalışmak istemiyor. Çalışacak orkestra bulamıyor?" diye konuşmaya devam ediyor.

        Yıllardır ekmek yedikleri, aynı sahneyi paylaştıkları kişiyi rencide etmeye çalışıyor, yok olsun istiyorlar.

        Klasik "yap yap" iyisin, bir gün yapma "en kötü sensin" durumu.

        Ve Bülent Ersoy da "Haddinizi biliniz. Bu iş terbiye sınırlarını aştı!" diyerek kızgınlığını dile getirdi.

        Fakat "Terbiye", "Had" kelimeleri okunmayan kitaplarda kaldı sevgili Diva.

        Millet artık o kadar kendini düşünür oldu ki, kimsenin "Hatırla, gönülle, sevgiyle, saygıyla" işi kalmadı. Güç kimdeyse ondan yana!!!

        Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Her şey iyi hoşken "Divamız, canımız, ciğerimiz" sonradan "Tü-kaka" demek bizim milletimizin en büyük özellikleri arasında yer alıyor.

        Bülent Ersoy ya da diğer ünlü isimler.

        Sen, ben, o...

        Fark etmiyor, bu "haddini bilmemek" durumu şu yaşadığımız salgından daha beter.

        Ha bir de "Empati" kurmamak.

        Ben sadece bu ölçüye takılıyorum. Ve insanların dününü, bugününü ve yarınını düşünmeyi unuttuğunu ve dünyayı kendi eksenlerinde döndüğünü zannettiklerini görüyorum.

        Ve bir an önce haddini kaybedenlere, hadlerini bilmelerini diliyorum.

        Yine kadın başrolde

        Yine kadın başrolde
        0:00 / 0:00

        On gündür yine had-hudud karıştıranlar, "Rachel Araz'ın estetiksiz hali şoke etti! Şok şok şok" diye diye döndüre döndüre konuşuyor.

        Fotoğrafların üzerinden saatlerce yorum yapıp tepiniyor.

        Yine bazıları, "Gördün mü?" diye diye gülüşüp, kendisinin yüzüne "Ah seni çok severim", "Vah seni çok severim" diye konuşuyor.

        E ne oldu yahu...

        Neden bu çirkinleşme derdindesiniz?

        Neden bu kadar bir başkasının zaaflarını ortaya çıkartma çabasındasınız?.

        Ve üzgünüm bunu yine kadınlar yapıyor. Yine kadınlar başrolde bu konuşmanın.

        Ve yine kadınlar, kadınların açığını ortaya çıkartmak için ilmik ilmik işliyor beyinlere.

        Yazık üzülüyorum ben bu kadınlara.

        Ve bir de şu tür kadınlara çok ama üzülüyorum;

        -Kendini akıllı zannedip, eşini, dostunu sinsi sinsi kendi inandığı gerçeklere inandıranlara.

        -Başka bir kadın hakkında, sürekli dedikodu yapanlara.

        -İşi gücü yok evinde oturup yine bir başkası, başkaları hakkında ahkam kesenlere.

        -Herkesi yönetebileceğine inananlara.

        -Yine bir başka kadının açıklarını ortaya çıkartmaya çalışanlara.

        Yapmayın etmeyin hanımlar.

        Siz kadınlar, kadınları koruyun ki, daha da güçlü olun. Daha saygın olur.

        Bir de bunu deneyin inanın daha huzurlu olacaksınız.

        Şimdi ben bir kadını alkışlayacağım

        Şimdi ben bir kadını alkışlayacağım
        0:00 / 0:00

        Küçük bedenli, dev sesli kadın Merve Özbey'i.

        Cumartesi gecesi Ataköy Nossa Costa'da sahnesini izledim Merve Özbey'in. Anne olduktan sonra ilk kez gördüm. İlk kez izledim. Keza Merve'nin sahnesine, sesine, yorumuna bayılırım.

        Fakat bu kez her zaman bildiğimiz bir sahne yapmadı Merve.

        Arabesk gecesi yaptı.

        İlk gecesiydi repertuar henüz oturmamıştı ama en zorlu arabesk şarkısının üstünden gelebildi Merve. Bayıldım, alkışlamaya doyamadım. Sesine hiç doyamadım.

        Sizler de izleyin keyifli bir gece geçirin derim.

        Diğer Yazılar