Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        -Umut Evirgen biriyle görünmesin. Hemen "Adamın da birlikte olmadığı kadın kalmadı. Sektördeki tüm güzel ve ünlü kadınlarla birlikte oldu" falan filan diye konuşmalar başlıyor. Ve bu konuşmayı da safi erkekler yapıyor. E hep biz kadınlar bir şeyleri dert edip konuşacak değiliz ya, biraz da erkekler dert edinsin kendilerine.

        -İsimlerini bile anmak istemediğim bazıları ev kiralarından bahsedip "En normal kiralar 100 bin liradan, 80 bin liradan başlıyor. En kötü evler 50 bin lira" demiş. Demek ben ve benim gibiler en kötü ev kategorisinde bile değiliz. Hatta çöplükte yaşıyoruz. Yani benim evimin kirası o kadar bile değil mesela. Demek yıllardır benim ve benim gibi birçok insana olmadığı halde olmuş gibi saydıran bu antipatikler bizleri çöplük gibi gördükleri için iftira atıyorlarmış. Tamammm tamammmm şimdi anlaşıldı.

        -Milletin kendine saygısı yok ki, bir başka sanatçıya saygısı nasıl olsun. Nükhet Duru, Altın Portakal'da sahneye çıkıyor ama bir de ne görsün salonda kimse kalmamış. Yıllardır konuşuyoruz bu sanatçı kesiminin birbirine saygısı yok. Birbirini alkışlamaktan nefret ediyorlar. E be kardeşim ayıp değil mi, senin yaşından ve tecrübenden, sanat hayatından daha uzun bir sanatçı sahneye çıkmış sen onu alkışlayacağına fuayede lak lak ediyorsun. E bugün ona, yarın sana kardeşim unutma.

        -Emel Sayın, "İtiraf ediyorum; botoks yaptırıyorum. Başka bir şey yaptırmıyorum, çünkü korkuyorum. Hatta bir gün doktora gittim. Doktor yapacaklarını anlatınca arkama bakmadan kaçtım" dedi. Öncelikle Emel Hanım sizi daha çok yeni gördüm hiç ihtiyacınız yok. Doktordan kaçma mevzusuna gelince inanın ben de kaçıyorum. Çünkü doktorlar öyle bir anlatıyor ki, milleti korkutmak üzerine kurulu bir sistemleri var doğru. Botoks mevzusuna gelirsek itirafa gerek yok artık 18'lik bebeler bile yaptırıyor sevgili Emel Hanım. Botoks artık olmazsa olmazların arasında.

        Acaba biraz şu renkli kıyafetlerden uzak mı dursanız

        Acaba biraz şu renkli kıyafetlerden uzak mı dursanız
        0:00 / 0:00

        Sibel Can oğlu Engincan Ural'ı evlendirdi.

        Milletin tek konuştuğu konu, Sibel Can'ın kiloları ve kıyafetleri. Ve bunu da inanın sadece kadınlar yapmıyor bu sefer erkeklerde de konuşuyor.

        Önceki akşam beş erkeğin olduğu masada oturuyorum. Konu döndü dolaştı magazin gündemine geldi elbet. Olmazsa olmaz magazin yorumları peşi sıra aktı.

        En başı da Sibel Can'ın kiloları çekti.

        Bakın kadınların bol olduğu masada olur bunlar olmazsa bir sorun vardır. Ve akış şöyle yaşanır; kilolardan başlanır, kıyafetlere gelinir, takılarda son bulur, düğüne katılan bilmem kimler konuşulur.

        Erkeklerin bol olduğu masada tek Sibel Can konusu kilosuydu.

        Şunu demek istiyorum. Hani bir mekanda sahneye çıktığı zaman kırmızı bir kıyafet giymiş ve günlerce konuşulmuştu ya Sibel Can. İşte diyorum ki, Sibel Hanım biraz şu renkli kıyafetlerden uzak mı dursanız. Hani özellikle kırmızı, pembe, yeşil bilmem ne gibi kıyafetler maalesef vücutta fazlalıkları biraz fazla ortaya çıkartıyor.

        Siz seviyorsunuz, size de yakışıyor ama özelikle filtre ve inceletici olmayan ortamlarda kötü görüntüler oluşuyor. Hani diyorum bilginize!!!

        Tam kınamalık bir açıklama

        Tam kınamalık bir açıklama
        0:00 / 0:00

        Aleyna Tilki, depresyon ile alakalı bir farkındalık projesinde yer almış. Ve depresyonlu dönemlerinden bahsetmiş falan filan. Yeliz Yeşilmen de soruldu mu sorulmadı mı, durup dururken mi bahsetti tam bilmiyorum ama "Ona iki tokat atasım var, rahat batıyor" demiş.

        Şimdi burada şu iki şeye takıldım.

        1-Yeliz Yeşilmen sana ne!!!

        2-Neden tokat atıyorsun üstüne vazife mi? Hem tokat atmak ne demek. Sen tokat atarak mı çözüyorsun her sinir olduğun mevzuyu?

        Bakın öncelikle farkında değiliz, değiller, değilim ama dilimize bu şiddet kelimesi yerleşmiş durumda.

        Konuşurken, kavga ederken, sinirliyken, birinden bahsederken mesela farkında olmadan "Döveceğim", "Tokat atacağım", "Saçını başını yolarım", "Öldürürüm" gibi kelimeler kullanılıyor. Yani genelleme olarak bunu yapıyoruz, yapıyorlar, yapıyorum. Dizi ve filmlerde de sürekli bu replikler var.

        Bakın genel olarak düşünüyorum bunu ve kesinlikle bu tarz hiddet, şiddet içeren kelimeleri hayatımızdan çıkartmamız, konuşmalarımızın içine sokmamamız ve çok ama çok dikkat etmemiz gerekiyor.

        Bu farkında olmadan bilinçaltına yerleşiyor.

        Özellikle ben son yıllarda şaka bile yaparken ne konuştuğuma, ne söylediğime çok dikkat ediyorum. Çünkü maalesef uzun yıllardır yaşadığımız, gördüğümüz şiddet görüntüleri korkunç.

        Bunu azaltmak için ilk önce konuşmalarımızdan başlayalım.

        Mesela Yeliz Yeşilmen böyle bir açıklama yaptığı zaman bizler yayınlamayalım ya da kınayalım!!!

        Biri bir açıklama yapıyor bir başka kadın "Tokat atasım var" diyor.

        Ve bir başka kişide, "Bak ne doğru söylemiş kadın benim de tokat atasım var" dediğinde iş büyüyor ve şiddet sever ve bundan bir türlü uzaklaşmayan bir toplum haline geliyoruz.

        Diğer Yazılar