
Erkeklerin cinsel sağlığı
Kimine göre aşk mevsimidir, ilkbahar… Kimine göre ise kaşıntı, öksürük, hapşırık gibi yakınmalarının arttığı alerji mevsimi. İlkbahar, doktorlar içinse kongre mevsimidir. Ulusal ve uluslararası tıbbi tüm kongreler mart ortasından mayıs sonuna kadar ardarda yapıldığı için hekimler için ilkbahar, zamanla yarışmak demektir. Sürekli seyahat etmek, yorgun ve uykusuz olmak demektir. Çoğu hekim bazen yurt içinde, bazen de yurt dışında yapılan bilimsel toplantılarla hastaları arasında koşuşturduğu için, bugünlerde İstanbul caddelerini süsleyen ilkbaharın müjdesi rengarenk laleleri bile fark edemez ne yazık ki.
İlkbahar biz sağlık alanında çalışan uzman gazeteciler için de yoğun bir tempo ve yorgunluk demektir. Aynı hekimler gibi. Ancak bir hekim sadece kendi uzmanlık alanındaki toplantıları takip eder. Biz sağlık muhabirleri ise, kardiyolojiden nörolojiye, iç hastalıklarından genel cerrahiye kadar tıbbın her alanındaki kongrelerin ve seminerlerin başdöndürücü trafiğine uyum sağlamaya çalışırız. İşte bunlardan biri de, Berlin’de düzenlenen 22’inci Avrupa Üroloji Kongresi’ydi.
12 bin 500 üroloji uzmanın katıldığı kongreye Türkiye’den gelen hekim sayısı ise 350 civarındaydı. Ayaküstü sohbet ettiğim hekimlerin çoğu, ilkbaharda artan bilimsel toplantı trafiğinden yakınıyordu. Bu kongreye gelebilmek için acil olmayan hastaların muayene ve ameliyat randevularını kongre dönüşüne vermişlerdi. Ürologlarımız ev- hastane- muayene-bilimsel toplantılar arasında koşuştururken ilkbaharda İstanbul’un tepelerini mora boyayan erguvanlar altında rakı-balık keyfini belki de yıllardır yaşayamıyorlardı… Ama mevsimin ilk karını görmek Berlin’de onlara nasip oldu. Kongrenin ilk gecesi lapa lapa kar yağdı Berlin’de.
Kongre kapsamında düzenlenen uluslararası basın toplantısının ana konusu “erkek cinsel sağlığındaki gelişmelerdi”. Toplantıya katılan uzmanlar, 50 yaşın üstündeki erkeklerde görülen cinsel istek azlığının ve sertleşme probleminin ardında, testosteron hormonu eksikliği yatabileceğine dikkat çektiler. Marthin Luther Üniversitesi Üroandroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Herman Behre ise, İspanya, İngiltere, Brezilya, Kore ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu ülkelerde 353 erkek arasında gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre testosteron eksikliğine bağlı olarak erkeklerin yüzde 14’ünde saç kaybı, yüzde 71’inde cinsel isteksizlik, yüzde 51’inde ereksiyon sorunu, yüzde 17’sinde güç kaybı ve yüzde 9’unda kilo alımı gözlendi.
Londra Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölümü öğretim üyesi profesör Pierre Marc Bouloux ise,
erkelerde böylesine önemli sorunlara neden olan düşük testosteron seviyesinin jel ya da üç aylık iğne tedavisi sayesinde yükseltildiği açıklandı.
Bayer ile Schering ilaç firmalarının birleşmelerinin de resmen açıklandığı basın toplantısında,
altı çizilen konulardan biri de ereksiyon sorunu ile kalp-damar hastalıkları ve diyabet arasındaki ilişkiydi. Sertleşme probleminin diyabet ve kalp gibi ciddi hastalıkların habercisi olabileceğine dikkat çeken Munster Üniversitesi’nden Doç. Dr. Hermann Van Ahlen, “Bazen de söz konusu hastalıklar erkeklerde cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olur. Bu nedenle sertleşme sorunu olan erkekler mutlaka bir doktora görünmeli” diye konuştu.
Ereksiyon sorunu dışında, erkeklerde görülen başka cinsel sorunlar da var. Bunlar arasında
erken boşalma, geriye boşalma ve hiç boşalamama gibi problemler yer alıyor. Aslında
tüm bu sorunların tedavisi mümkün. Başta ereksiyon sorunu olmak üzere erkeklerin yaşadığı
cinsel problemlerin tedavisinde psikoterapiden ilaçlara ve protezlere kadar pek çok
yöntemden son derece başarılı sonuçlar alınıyor. Ancak cinsel sorun yaşayan çiftlerin
yarısının tedaviye devam etmemesi, bu konuda karşılaşılan en önemli sorunlardan biri.
Sertleşme sorununun tedavisinde kullanılan günümüzde üç farklı ilaç var. Sildenafil, vardenafil ve tadalafil etken maddesini içeren ilaçlar, erkekte ereksiyonu sağlıyor. Ancak, bu tür ilaçlar sanıldığı gibi cinsel arzu, istek üzerinde etkili değil. Bu konuda uzmanların önemli bir uyarısı var:
“Bu tür ilaçlar mutlaka bir doktor gözetiminde alınmalı. Çünkü nitrat içeren kalp ilacı kullanan, ciddi derecede karaciğer yetmezliği olan ve tansiyonu düşük erkekler de zararlı etkileri olabiliyor.”
Bayer Firması’nın iki yıl önce dünya çapında başlattığı “Seks üzerine bir konuşma başlat” kampanyası kapsamında yapılan çeşitli araştırmalar, sadece geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde değil, batılı ülkelerde de çoğu erkeğin sertleşme sorununu ne eşiyle, ne de doktoruyla konuşabildiğini gözler önüne sermişti. İşin ilginç tarafı, hekimler de kendilerine başka bir sorunla gelen hastalarına, “cinsellik konusunda bir sıkıntı yaşıyor musunuz?” diye sormakta çekiniyorlardı.
Aslında tedaviye giden yolda kiliti açan nokta: konuşmak. Erkeğin hem işiyle, hem de doktoruyla cinsellik konusunda yaşadığı problemi paylaşabilmesi. Bu iletişim başladığı anda,
“erkeklik-güç-iktidar”, “ ayıp”, “günah” gibi kavramların neden olduğu tedavi önündeki psikolojik ve sosyolojik engeller de kalkıyor. Erkekler, psikoterapi, ilaç, protez gibi tedavi alternatifleri sayesinde, partnerleriyle cinsel yaşamda mutluluğu yakalayabiliyorlar.