Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KEMAL Kılıçdaroğlu’nun adını “SSK’yı batıran adam”a çıkarmak için yıllardır süren ve galiba etkili de olan bir kampanya var.

        Kılıçdaroğlu’nun eleştirilecek, beceriksizlikle suçlanabilecek, yanlış bulunacak bin tane icraatı vardır belki ama “SSK’yı Kılıçdaroğlu batırdı” demek, en hafif tabiriyle insafsızlıktır.

        Çok açık, çok net söyleyeyim, SSK’yı batıran Kemal Kılıçdaroğlu değildir.

        SSK’nın 1990’lı yıllarda çok ciddi açıklar vermeye başlamasının ve batma noktasına gelmesinin nedeni iki kişidir.

        Bunlardan birinin adı Süleyman Demirel, diğerinin ise onun ekonomiden sorumlu kişisi Tansu Çiller’dir.

        Turgut Özal, Başbakanlığı döneminde, SSK’nın giderek batmakta olduğunu görerek emeklilik yaşı konusunda bazı düzenlemeler yapmıştı.

        1991 genel seçimlerinde, Süleyman Demirel liderliğindeki Doğru Yol Partisi’nin seçim vaatlerinden biri de “emeklilik yaşının düşürülmesi”ydi.

        O dönemde Özal, bas bas bağırmış ve “Bunlar SSK’yı batıracak” demişti.

        Nitekim seçimlerden galip çıkan Demirel DYP’si, hükümeti kurduktan sonra emeklilik yaşını düşürmüş, türlü emeklilik yolları getirmiş ve SSK’nın iki yakasını bir araya getirmesine olanak bırakmamıştı.

        Kemal Kılıçdaroğlu’nun şanssızlığı, bu kararlar alınırken ve SSK siyasi kararlar neticesinde batağa sürüklenirken genel müdürlük koltuğunda oturmasıydı.

        Siyaset bu kararı verdikten sonra, o koltukta ister Kemal otursun, ister Ahmet, ister Mehmet, SSK’nın batma noktasına gelmesi kaçınılmazdı.

        Demirel ise bu durumu bilmesine rağmen bu kararları almasını, “Sosyal devlet, emeklilik kurumlarına yardım eder” diye savunuyordu.

        Bugün de hükümet emeklilik yaşını 35’e çekse, gereken gün sayısını indirse SSK yine batacaktır.

        Peki “Sorumlusu genel müdürdür” diyebilir miyiz?

        O günleri hatırlamayan gençler, SSK’yı Kemal Kılıçdaroğlu batırdı zannedebilir.

        Ama o günleri yaşayanların bunu söylemesi insafsızlıktır.

        **************

        KAVRAM BOŞALTMASI

        AK Parti’nin işbaşına geldiği günden beri gıptayla izlediğim bir özelliği var.

        Büyük bir ustalıkla kavramların içini boşaltabiliyor, kimi kavramların da içeriğini büyük bir başarıyla değiştirebiliyorlar.

        Özellikle de 2007 sonrasında bunu büyük bir beceri ve başarıyla yaptılar.

        Şimdi de “Atatürkçülük” ve “İzmir Marşı”nı ele aldı iktidar tarafı.

        Bu ikisinin AK Parti’ye karşı muhalefetin kozu ve sloganı haline gelmeye başladığını, bunu “yasaklamanın” mümkün olmadığını görünce bu kavramları “rakibe bırakmaktansa” kendilerine mal etmeyi ve içeriğini değiştirerek muhalefetin “dokunulmaz kozu” olmasını engellemeye yöneldiler.

        Bunu da büyük başarıyla yaptıkları, bu süreci büyük bir ustalıkla yönettiklerini görüyorum.

        İzmir Marşı’nı söylemelerini, söylemek bir yana yeni sözlerle kullanmaya başlamalarını, Atatürk’ü yeni bir algı yaratacak şekilde dillerine dolamalarındaki başarıyı hayretle izliyorum.

        Siyasette ya tüm alanları dolduruyorlar, dolduramadıkları bir alan var ise orayı da kullanılmaz hale getiriyorlar.

        **************

        HAKSIZLIK YAPMAYALIM

        CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın Atatürk adını zikretmesiyle ilgili olarak “Eskiden ‘Atatürk’ demezdi” diyenlere çok katılamayacağım.

        Bunu birkaç gün önce televizyonda konuğum olan Sinan Meydan’a da hatırlattım.

        Erdoğan, genel olarak “Gazi Mustafa Kemal” demeyi tercih etse de zaman zaman bağlamı kendince uygun olduğu yerlerde “Atatürk” demekten kaçınmadı.

        Hatta bazılarının bana çok kızdığı kendisiyle yaptığım son TV programında (2013 yılı) Atatürk Havalimanı ve Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılacağını söylemesi üzerine sorduğum, “Her ikisi de Atatürk adını taşıdığı için mi buraları yıkıyorsunuz?” sorusuna, “Hayır hiç öyle bir meselemiz yok. Yıkılanın yerine yapılacak kültür merkezine yine Atatürk adı verilecektir. Bina yeni olacak ama eski adı kalacak” yanıtını vermişti.

        **************

        MOSKOVA’YA KONUT

        RUSYA’yla fazlasıyla iyi ve yakın giden ilişkiler nedeniyle, liderlerimizin Rusya’ya gidişleri çok sıklaştı.

        Önceki günkü görüşmeden sonra Putin’le haftaya bir kez daha beraber olacak Cumhurbaşkanı Erdoğan.

        Eğer görüşmeler bu sıklıkla sürecekse, Moskova’ya da bir Cumhurbaşkanlığı Konutu yaptırmak iyi olacak sanki.

        **************

        ATAN SİZ DE ALAN KİM!

        DIŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Dışişleri kadrolarına FETÖ’cülerin doldurulduğunu, FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle Dışişleri personelinin yaklaşık yüzde 25’inin görevlerine son verildiğini açıkladı. Keşke bir de bu “FETÖ’cülerin” Dışişleri Bakanlığı’na hangi iktidar ya da iktidarlar döneminde alındığını da açıklasaydı.

        **************

        DOĞRU TAVIR SANKİ BU

        REZA Zarrab’ın ABD’de başlayacak olan yargılanmasıyla ilgili iktidar kanadından en doğru tutumu eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız takındı.

        Yıldız’a Türkiye’nin bu davaya ilişkin tavrının ne olacağını sorduğum zaman, “Orada yargılanan bir şahıstır, Türkiye değil. Türkiye bir vatandaşının yargılanması dışında konunun tarafı değildir” olarak özetleyebileceğim soğukkanlı bir mesafe koydu olaya.

        Sadece FETÖ uzantılarının bu davaya Türkiye’yi sokmaya çalıştığını ekledi.

        **************

        BABANIN NE İŞİ VAR!

        MEHMET Ali Erbil’in kızı Yasmin Erbil’in verdiği pozlar yayınlanırken, ille yanına bir Mehmet Ali Erbil fotoğrafı da konuluyor.

        Anlamıyorum niye.

        Bildiğim kadarıyla Yasmin Erbil kendi sorumluluğunu taşıyacak yaşta, erişkin biri.

        O fotoğraflarıyla babasının ne alakası var?

        Her ünlü fotoğrafının yanına anasını babasını da koyuyor musunuz?

        **************

        TAM TAKIM

        FENERBAHÇE Doğuş Basketbol Takımı önceki akşam Euroleague’de Olympiakos’a yenilirken sahada Fenerbahçe formasıyla ter döken basketbolcuların listesi şöyle:

        Nicolo Melli.

        Jan Vesely.

        Brad Wanamaker.

        Luigi Datome.

        Marko Guduric.

        Kostas Sulukas.

        James Nunnally.

        Jason Thompson.

        “Galatasaray sahaya 11 yabancıyla çıktı” diyenlere gelsin.

        Not: Asla Fenerbahçe’yi eleştirmiyorum. Haktır ve kullanılır.

        **************

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Her şeye maydanoz olanlar, her şeylerine maydanoz olunduğunda şaşırmadığı zaman.

        Diğer Yazılar