Grup olamayınca satıldı
DOĞAN Medya Grubu satıldı.
Medyanın yeni aktörü Demirören Grubu’na.
Aydın Doğan, yıllarca medyada rakibi kalmaz ise çok güçlü olacağını düşünen bir medya patronu olarak göze çarptı.
Ama sonunda bu işin öyle olmadığını görmek zorunda kaldı.
Doğa ve sistem böyle çalışmıyor.
“Herkes gidince meydan bana kalır” diye bir şey yok.
Herkes giderse sen de kalamazsın.
İktidar muhalifi kesimlerde büyük bir karamsarlık hâkim gibi görünüyor sosyal medyaya ve sağda solda yazılıp çizilenlere bakılınca.
Bu kadar karamsarlığa gerek yok.
Bir şeye ihtiyaç var ise onun arzı öyle veya böyle olur.
“Doğan niye sattı?” sorusuna yanıt arıyor herkes.
Tek bir nedenden sattığını zannetmiyorum.
“Siyasi baskıya dayanamadı” diyenler var.
Elbette bir faktördür ama tek ve en önemli faktör olduğunu zannetmiyorum.
Bence asıl mesele, grubun grup olma özelliğini bir süredir yitirmiş olması.
Mehmet Ali Yalçındağ’ın grubun başına getirilip aile içi tartışmalardan dolayı ayrılmak zorunda kalmasının ardından grup çok başlı hale geldi.
Yurtdışında yıllar önce alınmış bir reklam pazarlama şirketinin zararları Hürriyet’i sıkıntıya soktu.
Star TV’nin satılmasından sonra piyasadaki hâkimiyetini yitiren ve kötü yönetilen Kanal D, büyük kârlardan büyük zararlara döndü.
Grubun Posta Gazetesi dışında kâr eden hiçbir yayın şirketi kalmadı.
Aydın Doğan giderek eriyen grubu yeniden kontrol altına alıp yönetebilecek ne yaşta, ne de dinamizmdeydi.
Grupta uyum ve eşgüdüm sağlanamayınca, hırslar ön plana çıkınca geriye kalan tek çare satmaktı.
Ve sattı.
5 yıl önce 2.2 milyar dolar teklif edilen grubun borçlar düşüldükten sonra 890 milyon dolara gitmesi aslında satışta geç bile kalındığını gösteriyor. Çünkü borsa değeri bunun bile altına inmişti.
Demirören Grubu ne yapar?
Bekleyip göreceğiz.
***********
YALÇINDAĞ
ÖNCEKİ gün dedikodular dolaştı.
“Aydın Doğan’ın damadı ve grubun eski başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Demirören’le ortak olacak ve grubun başına geçecek” diye.
Ben de önce bu dedikoduları “dedikodu” diye yazdım.
Sonra da “Fatih, Mehmet Ali tanımadığın adam değil. Ara sor da gerçeği öğren” diye düşündüm ve aradım.
Yalçındağ’ın yanıtı ilginçti:
“Ben de olan biteni etraftan duyuyorum. Hayırlı olur inşallah” diyerek konuyla bir ilgisi olmadığını söyledi.
***********
TEMİZ KALPLER
ÖNCEKİ gün kaleme aldığım “Bizim asker” yazımdan sonra Genelkurmay Başkanlığı dün çok güzel fotoğraflar yayınladı.
Türk askerinin Afrin’de çocuklarla birlikte verdiği pozları.
Mizansen olmadığı her halinden belli, sımsıcak fotoğraflar.
Türk askerinin farkını ortaya koyan fotoğraflar.
Kendisine ateş eden, arkadaşını şehit eden teröristi bile hastaneye yetiştirmeye çalışan askerimizin sivillere ilişmeyeceğini gösteren fotoğraflar.
Genelkurmay bu fotoğrafları “Temiz kalpler bir arada” başlığıyla yayınladı.
O temiz kalplerin tertemiz atmaya devam etmesini diliyoruz.
Siyaset bulaştırılmayan bir Türk ordusunun her zaman temiz kalpli olacağını da biliyoruz.
***********
ERKEN TEŞHİS SUÇU
ANKARA’da ilginç bir dava görülüyor.
4 yıl önce şikâyet üzerine açılan davanın sanığı bir subay.
İddiaya göre bir pilot subay, bir grup başka subaya “Cemaatin köpekleri, ..... çocukları” diye hakaret ediyor.
Şikâyet üzerine dava açılıyor.
Ancak aradan geçen zaman içinde çok önemli gelişmeler oluyor.
Türkiye’de bir darbe girişimi oluyor.
Bazı FETÖ’cü subaylar bu darbe girişiminin içinde yer alıyor.
Pilot subayın hakaret ettiği kişiler, bu darbe girişimine katılıp Ankara’da TBMM’ye ve sivil halka ateş açanlar. Davanın şikâyetçi tarafı, darbe girişimcileri.
Ve şimdi sanık albay, hakaret etmediğini kanıtlamaya çalışıyor.
Oysa ettiğini kanıtlamaya çalışsa daha iyi olabilir belki de!
“Benimki sadece erken teşhisti. Suç değil” diye kendini savunabilir.
***********
HANİ AYIPTI?
AVRUPA için en ağır siyasi hakaretlerden biri hiç kuşkusuz “Hitler” benzetmesi.
Geçen yıl Türkiye’den Almanya’ya yönelik “Nazi” benzetmesi yapılınca başta medya olmak üzere Avrupa’da pek çok kişi ve siyasetçi ayağa kalkmış, bu benzetmenin kabul edilemez olduğunu söylemişti.
Fakat aynı Avrupa’dan Putin’e yönelik “Hitler” benzetmesi yapılıyor.
Bize de sormak kalıyor, “Hani ayıptı bu benzetme?” diye.
Siz yapınca ayıp olmuyor mu!
***********
PAZARA ‘MARŞ’I YAZACAK
MURAT Bardakçı aradı ve düzeltme istedi. “Yanlış anlamışsın. Ben ‘Ersoy’un şiirleri bestelenmedi’ demedim. Bestelenenler oldu ama şiirleri bestelenmeye uygun değil. Oturmuyor dedim” dedi.
Murat Bardakçı bu pazar günü sayfasında “İstiklal Marşı ve bestesi” konusunu işleyecek.
Ne yazacağını merakla bekliyorum.
***********
UNUTMADIM, BEKLİYORUM
UNUTTUĞUMU zannetmeyin.
Yasaları uyguladığı için açığa alınan polis memurunun akıbeti konusunda hâlâ bir bilgi alamadım.
Madalya takılması gereken bir memuru, yasaları ayrımsız uyguladığı için açığa almanın gerekçesini ve bu “haksız” işlemin durdurulup durdurulmayacağını İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu’dan hâlâ bekliyorum.
***********
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Halatı güçlü yapanın binlerce ince iplik olduğunu anladığımız zaman.