Trump ve artan arsızlık
Beyaz Saray’ın açıklaması, bir kaç hafta önce yazdığımız bir yazının, ne denli gerçekçi olduğunu ortaya koydu. Aslı Aydıntaşbaş “Brunson’a karşı Hakan Atilla geri verilecek” diye yazdığı zaman “Bunun ABD’nin arzusu olabileceğini ama Türkiye’nin rahibi bu kadar ucuza vermeyeceğini” söyledim.
Dün Beyaz Saray, rahibe Türkiye tarafından biçilen değeri açıkladı.
ABD kendince kural koyuyor.
Bu kurala uymayana kendince bir ceza belirliyor.
Bu cezayı tehdit unsuru gibi kullanıyor.
Sonra da bunun üzerinden pazarlık yürütüyor.
Kabul edilemez bir rezillik ABD’ninki ama güç onda.
Beyaz Saray’dan gelen sesler arasında en utanmazı ise şöyle demiş:
“Türkiye müttefik falan değil. Eğer bir müttefik olsaydı, zaten Brunson’ı tutuklamazdı”
Bu kadarına artık “Arsızlık” denir.
35 senedir Türkiye’yi yönelik terör estiren bir grubu koru , himaye et, silahlandır.
Türkiye’de kanlı bir darbe girişimini organize eden bir sözde din adamını koru, sakla, himaye et.
Bu sözde din adamına okullar vasıtasıyla her yıl milyarlarca lira para aktar.
Tüm bunları “Müttefikliğe” sığsın.
Ama bir papazı tutuklayıp yargılamak müttefikliğe sığmasın.
Bu kadarına arsızlık denir.
Hem de Amerikan malı olandan.
Trump ülkesindeki üretimi arttırma sözüyle Beyaz Saray’a geldi.
Artan tek şey, yüzsüzlük ve arsızlık oldu.
Eşcinsel savcı mı arayacaklar!
Hürriyet’ten Ayşe Baykal şahane yazmış.
Ya da benim de savunduğum tezi onadığı için bana şahane geliyor.
ABD’deki MeToo hareketi başlayıp, ünlü aktrisler uğradıkları tacizleri anlatmaya başlayınca “Tacize boyun eğerek yükselmeyi kabullenenler, tacize boyun eğmeyen kadınların haklarını elinden aldıkları için , tacizciler kadar olmasa da 2. dereceden suçludurlar. “
Sevgili Ayşe de bunu söylüyor hemen hemen.
Ama daha iyi ifade etmiş.
Eline sağlık.
Talat Bulut meselesine kadın bir savcı baksaydı, belki daha adil bir karar çıkardı diyen Nagehan Alçı’ya verdiği yanıt da çok hoş.
Bunun cinsiyetle değil insanlıkla ilgisi olduğunu söylemiş.
Ben de savcılık, hakimlik gibi makamların gerçeği aramada daha hassas olması gerektiğini ve bunun cinsiyetten bağımsız olması gerektiğine inanırım.
Sonunda kadın haklarını savunmak için kadın, eşcinsel haklarını savunmak için eşcinsel savcı aramak zorunda mı kalalım?
Bu listeyi uzatmak da ayrıca mümkün.
Önemli olan insanların haklarını savunacak, insanlıktan başka hiç bir yere bağı olmayan hakimler ve savcılar bulunmasıdır.
Sektör takipsizlik vermedi
Ayrıca Nagehan Alçı çok da dertlenmesin.
Talat Bulut hakkında savcılık takipsizlik vermiş olsa da, daha önce de söylediğim gibi toplumun önemli bir bölümü ve sektör takipsizlik vermedi.
Hatta sektörün “Oh be sonunda biri çıkıp konuştu” dediğini zannediyorum.
Talat Bulut konusunda gösterdiğiniz haklı hassasiyeti tarikat yurtlarındaki tacizler, çocuk istismarları konusunda da aynı sertlikte göstermesini bekliyorum.
Maşallah Defne’ye
Defne Samyeli’nin 46’sında “Aslan gibi” olması halkımızın çok ilgisini çekti.
Haberleri okurken, bir yerde “Defne 20’lik gibi” başlığına eşim tepki gösterdi.
“Kaç tane böyle 20’lik var ki” diyerek.
Defne’yi uzun yıllardır tanırım.
Farklı televizyonlarda yıllarca birlikte çalıştık.
Sonrasında çok yakın bir arkadaşımın eşi oldu.
Bundan bir kaç ay önce karşılaştığımızda, öpüşüp koklaştıktan sonra “Defne bu ne hal, tek bir kırışık yok, tek bir gram fazlan yok, ne yiyip içiyorsun de böyle kalıyorsun” diye iltifat ettim.
Defne “Ya hakikaten. Genetik bir armağan bu bana. Hiç yaşlanmıyorum galiba.” Dedikten sonra bir itirafta bulundu:
“Deren için Amerika’da ajansa gittik geçenlerde. Ajansın patronu ‘kızın tamam ama biz sizi de kadromuzda görmek isteriz’ dedi. Düşünsene hala teklif alıyorum”
Diyeceksiniz ki “Bunu niye yazdın şimdi”
Söyleyeyim. Dün gene Samyeli’nin fotoğraflarında fotoşop falan var diyenler olmuş. Fotoğraflarda var mı yok mu bilemem.
Ama kendisin maşallahı var
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
İyilik yapmanın kötülük yapmaktan daha kolay olduğunu anladığımız zaman