THY'de ikram yerli ve milli kaldı
THY, uzunca bir süredir uçaklardaki ikram hizmetleri için Avusturya merkezli ancak aslında bir Türk’e, Atilla Doğudan’a ait Do-Co şirketi ile ortaklık kurmuştu.
Bu şirket yıllardır THY’nin tüm uçuşlarındaki yiyecek içecek hizmetlerini temin ediyordu.
Muhtemelen duymuştunuz.
3. Havalimanı’na taşınma öncesi THY ile Avusturyalı Do-Co arasında bir anlaşmazlık çıktı.
Yeni havalimanında 100 milyon avroluk bir yatırım gerekiyordu ve THY ile Do-CO bu yatırım konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdi.
Bunun üzerine de THY, 3. Havalimanında ikram hizmetleri için Singapurlu SATS Şirketi ile ortak yeni bir şirket kurdu.
Yeni havalimanında hizmet yeni şirketten alınacaktı.
Anlaşmanın tutarı 500 milyon dolar civarındaydı ve ilk yatırım için de SATS, 125 milyon dolarlık bir kaynağı Türkiye’de kuracağı tesislere harcayacaktı.
Bu durum Türkiye’de pek çok gazeteci tarafından da eleştiri konusu yapıldı.
Ancak bir ay kadar önce her şey birden bire değişti.
Do-Co’nun sahibi Atilla Doğudan, Ankara’da gerekli yerlere ulaşarak, “Her şeyin yerli ve millisi konusunda devletimiz haklı ve büyük bir hassasiyet gösterirken, THY gidip Singapurlu bir şirketle anlaştı. Yerli ve Milli DO-CO devre dışı bırakılarak Singapurlu SATS ile anlaşmak bu söyleme uygun düşmüyor. Üstelik Do-Co yıllardır ikram alanında çok başarılı ve sürekli ödül alırken...” mesajını iletmeyi başardı.
Ve bu mesaj kısa sürede etkisini gösterdi.
THY yönetimi, Ankara’dan gelen bir talimatla SATS ile olan anlaşmasını feshetti ve yola Do-Co ile devam kararı aldı.
Böylelikle THY’nin ikramları Avusturya merkezli ama patronu nedeniyle yerli ve milli Do-Co ortaklığı ile devam edecek.
* * *
BARLAS VE ÖZKÖK ANLAŞTI AMA YANLIŞ FİKİRDE
Naif dostlarımız Suriye meselesine “çiçek çocuk” gözlüğüyle bakıyorlar.
“Esad ile oturup konuşalım. Esad İdlib’de kontrolü ele geçirsin. Böylelikle bize göç falan olmaz, Suriye vatandaşları normalleşen Suriye’de kalır, Suriye’de iç çatışma biter. Oradaki teröristler de etkisiz hale getirilir.”
Gerçeklerden kopuk yaşıyorsanız ve her şeye “pembe gözlükle” bakıyorsanız iyi fikir.
Bu arkadaşlarımıza söyleyeyim, bizim Esad’la görüşmemiz, hatta bal börek olmamız daha bu meseleyi onların söylediği şekliyle çözmez.
Esad, daha doğrusu Baas rejimi, bugün bir kısmı İdlib’de toplanan, bir kısmı Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşlarını pek de hoş görecek türde bir anlayışa sahip değil.
Esad ve Baas için bu kişiler kendisine başkaldırmış, vatan hainleri.
Yani Esad. İdlib’de kontrolü ele geçirdiği anda burada “Hain” olarak gördüğü kişilerden ağır biçimde hesap soracak.
Esad’a “iyi çocuk” muamelesi yapanlar, Baas’ın geçmişte sorumlu olduğu katliamları, Hama’daki katliamı unutmasınlar. Ki o gün ortada bir iç savaş falan da yoktu.
Türkiye Esad’la uzlaşma yoluna giderse, İdlib’de bulunan muhaliflerin Türkiye’ye kaçmaktan başka hiçbir şansı kalmaz.
Bu yüzden de Türkiye’nin Esad’la anlaşması bu sorunu çözmez.
Mehmet Barlas ve Ertuğrul Özkök uzun süredir ilk kez aynı fikirde buluştular ama iki abim de kusura bakmasınlar, yanlış fikirde anlaştılar.
* * *
YÜZDE BİN KATILIRIM
Af meselesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yüz bin aynı fikirdeyim.
Bahçeli’nin söylediğinin aksine Erdoğan diyor ki, “Devlet kendine karşı işlenen suçlarda bağışlayıcı, affedici olabilir. Ama vatandaşlara karşı işlenen suçlarda devletin bağışlayıcı olmaya hakkı yoktur.”
O kadar doğru ki, daha doğru olamaz.
Af söz konusu olduğunda hep aynı şeyi söyledim.
Devletlerin, kendilerine karşı işlenen her türlü suçu affetme hakkı vardır.
Ama devletler vatandaşlarının kendisine devrettiği yetkiyle cezalandırdığı vatandaşa karşı işlenmiş suçları affedemez.
Medeni Dünya’da böyle bir af olamaz. Dinler bile “Kul hakkı” konusunda hassasiyet gösterirken, devletler vatandaş hakkı yiyemez.
* * *
RÜYALARDA BULUŞURUZ
Murat İde kardeşim rüyasında ısrarlı.
Kendisine sunduğum çok açık ve çok basit matematik hesabına rağmen rüyasını görmeye devam ediyor.
Murat kardeşim, ben sana söyleyeyim.
Rüyanı 133’e böl.
Belki inanan çıkar.
* * *
SEN HER ŞEYİ YENERDİN BE İSMET
Sevgili İsmet Badem’i kaybettik.
Spor camiasının hiç kuşku yok ki, en tatlı, en pozitif adamıydı.
Benim de 30 küsur yıllık arkadaşım.
Yıllarca en zorlu hastalıklarla mücadele etti.
Yaşama sevinciyle hepsini atlattı. Hepsini yendi.
Gel gör ki, bir motosiklet kazasında İsmet’i kaybettik.
Nur içinde yat sevgili dostum.
* * *
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kötü olanın kış değil, kışa hazırlıksız yakalanmak olduğunu anladığımız zaman…