Cumhur'un acılı Adana'sı
Cumhur İttifakı’nın yerel seçimlerde de devam etmesi MHP kanadının, daha doğrusu Devlet Bahçeli’nin fikriydi.
Ancak “teknik” anlaşmazlıklar ve yerelde siyaset yapan partililerin uyuşmazlığı nedeniyle bir ara zora girdi.
Ancak siyasi tablodaki gereklilikler üzerine yeniden gündeme geldi ve Bahçeli’nin büyük orandaki uzlaşmacı tavrıyla da gerçekleşti.
MHP liderinin işlerin sağlıklı yürümesi için gösterdiği iyi niyeti hiçbir AK partili inkar etmiyor.
İttifak anlaşmasına göre MHP, Ankara İstanbul gibi kentleri AK Parti’ye bıraktı.
Bunun karşılığında birkaç önemli kenti de AK Parti, MHP’ye bıraktı.
Yani bu kentlerde ittifak unsurlarından sadece biri aday gösterecek diğeri göstermeyecek.
AK Parti’nin aday göstermeyeceği illerden biri de Adana.
Adana’da mevcut Başkan zaten MHP’li olduğu için burada AK Parti bir aday göstermedi.
Cumhur İttifakı’nın adayı MHP’den oldu.
MHP de aday olarak mevcut Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’yü gösterdi.
Buna karşılık Millet İttifakı adına da CHP’nin çıkardığı aday Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar oldu.
Ve şu anda Cumhur İttifakı’nın en önemli sorunu da Adana haline geldi.
Aslına bakarsanız Cumhur İttifakı’nın Adana’da genel seçimde aldığı oy yüzde 46.03, Millet İttifakı’nın aldığı oy ise yüzde 39.79.
Yani Adana’da Cumhur İttifakı önde bitirdi son seçimi.
Ancak kazın ayağı öyle değil.
Çünkü yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında, özellikle de AK Parti için yapılan anketlerde Hüseyin Sözlü, Zeydan Karalar’ın oldukça gerisinde bir oy oranında görünüyor.
AK Parti kurmayları bu oy farkının kapanmasının mümkün olmadığını, Adana’da Sözlü’ye yönelik büyük bir memnuniyetsizlik olduğunu düşünüyorlar. Düşünmenin ötesinde görüyorlar.
Bu yüzden de MHP’nin Hüseyin Sözlü’nün adaylığını geri çekip, kazanma ihtimalini arttıracak, yeni bir aday göstermesi gerektiğini düşünüyorlar.
Bu konuda da Bahçeli’nin ikna edilmesi gerektiğini söylüyorlar.
Muhtemelen dün AK Parti lideri Erdoğan ile MHP lideri Bahçeli arasında yapılacak görüşmenin de temel konusu bu olacaktı.
Ancak görüşme iptal edildi.
Konuştuğum tüm AK Partililer aday değişmediği takdirde Adana’nın şimdiden kaybedildiği inancında.
Bakalım Bahçeli’den bu adayı değiştirmesini nasıl isteyecekler?
Ve Bahçeli ne yanıt verecek?
***
Kâr-zarar hesabı
Melih Gökçek’in, AK Parti’in Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Özhaseki lehine attığı tweet'leri silmesi “Gökçek Özhaseki’ye olan desteğini geri mi çekti?” yorumlarına yol açtı.
Ben pek o kanaatte değilim.
Gökçek ile Özhaseki arasındaki yakınlık ya da dostluk, bir gecede bozulacak bir şey değil.
Gökçek’in Özhaseki’ye olan desteği, Özhaseki aday olduğu sürece sürer.
Ben Gökçek’in mesajlarını silmesini, partiden gelen bir talebe bağlıyorum.
Çünkü parti içinde "Gökçek’in desteği Özhaseki’ye faydadan çok zarar verebilir" değerlendirilmesi yapıldığını biliyorum.
***
Siber risk algımız ne!
Huawei’nin CFO’sunun Kanada’da tutuklanması ve ardından ayağında elektronik kelepçe ile ülkeyi terk etmeme şartı ile serbest bırakılması olayını izliyorum.
Suçlamalar bir ticaret savaşını işaret ediyor ama içerik korkunç.
Huawei’nin Çin Ordusu ile bağlantılı olduğu, bu şirketin ürünlerinin Çin’in bir siber güç olmasını sağlayacak ve diğer ülkeleri siber casusluk riski altında bırakacak şekilde şekillendirildiği iddiaları ortalıkta dolaşıyor.
Huawei’nin uygun fiyatlı ürünlerinin çok yaygınlaşması nedeniyle, özellikle Batı dünyasının bir Çin casusluk tehdidi altında olduğu söyleniyor.
Bunu söyleyen ABD olduğu için, bunun tersini de düşünmek mümkün.
Yani aynı şey ABD açısından da geçerli.
ABD ürünlerinin de aynı amaç doğrultusunda ama ABD lehine sağlayacak şekilde üretildiğini ve böyle bir amaca hizmet ettiğini düşünebiliriz.
Sakın kimse kalkıp da “ABD bir demokrasi ve hukuk devleti orada böyle şeyler olmaz” demesin.
Güvenliğin giderek demokrasinin önüne geçtiğini biliyoruz hepimiz.
Benim merak ettiğim husus ise Türkiye’nin bu konuda ne yaptığı.
Bu ürünler böyle bir riski içeriyorsa, biz bu işin neresindeyiz.
Bizim aldığımız önlem var mı?
Üstelik hem ABD hem Çin tarafından böyle bir tehdit olduğuna göre, bizim siber güvenliğimiz ne alemde?
Yoksa biz Türkiye olarak bunu basit bir ticaret savaşı olarak mı görüyoruz?
Bununla ilgili tek bir kelam kimseden duymadığım için merak ediyorum doğrusu.
***
Erken sevinmeyelim
ABD ile ilişkilerde sözüne en güvendiğim isimlerden biri olan Hakan Akbaş, dün bir mesaj attı.
“James Jeffrey Ankara’dan ayrılırken YPG ile işbirliklerinin geçici olduğunu söylemişti. Başkan Erdoğan ve Trump geçen hafta bir telefon görüşmesi yaptılar.
Dün ABD Patriotların satışına Kongre’de onay verdi. Trump Twitter’dan ABD askerlerinin Suriye’den hemen ve toplu biçimde çekileceklerini doğruladı. Kritik yerel seçimler öncesi ABD, Türkiye’nin isteklerini teker teker gerçekleştiriyor. Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyon öncesi ortam hazırlanmış oluyor. Merak ettiğim bir pazarlıkta Türkiye tarafı ABD’ye ne vadetti?”
Çok yerinde bir soru Hakan Akbaş’ınki.
Ancak ben hâlâ ABD’nin Suriye’den çekileceğine çok da inanmıyorum.
Çünkü Trump bunu 1 yıl önce de söylemiş ancak daha sonra yönetim içindeki diğer unsurların baskısıyla vazgeçmiş hatta ertesi gün YPG’ye ciddi bir sevkiyat yapılmıştı.
ABD böyle bir kararı Trump’a bırakmaz.
Bana sorarsanız bu kez de erken sevinmeyelim.
Sonuçta karşımızdaki adam Trump.
Aldatmayı ve yalanı bir alışkanlık haline getirmiş birisi.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Mutsuzluğun bulaşıcı bir hastalık olduğunu bildiğimiz zaman.