Yeni bakanlık mı gelecek!
Ankara’da, özellikle AK parti çevrelerinde, yerel seçimlerden sonra “Yeni bir bakanlık” kurulacağı yolunda ciddi iddialar dolaşıyor.
Bu bilgiyi bana veren dostum, AK Parti içindeki kulislere olduğu kadar, siyasetin zirvesindeki bilgilere de hakim olan ve pek de yanılmayan bir isim.
Kulislere göre, Türkiye’de istihbarat alanında geçmişte yaşanan sıkıntıların, Türkiye’deki çok sayıda farklı istihbarat örgütünün birbirinden bağımsız çalışmasından ve sağlıklı bilgi paylaşımının olmamasından kaynaklandığı yolunda bir inanç hakim.
Bu durumun hem istihbarat zaafiyeti, hem de kaynak israfına neden olduğu düşünülüyor.
Bu yüzden de seçimlerin hemen ardından “Güvenlik bürokrasisinin” yeniden yapılandırılacağı iddia ediliyor.
Buna çözüm olarak da, Türkiye’de istihbarat toplamakla görevli tüm kurumların tek bir çatı altında toplanması planlanmış.
Seçimlerden sonra Milli İstihbarat Teşkilatı, Genelkurmay İstihbarat ve Emniyet İstihbarat tek bir çatı altında toplanacak ve Beştepe’de birleştirilecek.
Bu birleşmenin çatısı ise “Güvenlik Bakanlığı” adı altında yeni bir bakanlık olacak.
Bu bakanlığa ise Cumhurbaşkanı’na çok yakın bir ismin atanacağı iddia ediliyor.
Bu iddialar ne kadar doğru bilmiyorum.
Ancak böyle bir birleşmenin faydaları olduğu kadar sakıncaları olması da muhtemel.
Büyük meselelerde böyle bir çatı altındaki istihbarat grubu işe yarayabilir.
Ama günlük, daha sıradan meselelerde bir zafiyet yaratması olası görünüyor.
***
Sanat için küçük, Türkiye için büyük bir adım...
Önce bir tebrik.
Muharrem Sarıkaya dostuma.
Çeyrek asırdır sürekli olarak aynı çatılar altında gazetecilik yaptığım dostum Muharrem, önce Fazıl Say'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı konserine davet ettiğini duyuran isim oldu.
Ardından da Cumhurbaşkanı’nın bu konseri izlemeye gideceğini ilk duyuran isim oldu.
Türkiye’nin son günlerde en çok konuştuğu bu meseleyi duyuran Muharrem Sarıkaya, iyi gazeteciliğin hangi şart ya da ortamda olursa olsun yapılabileceğini kanıtladı.
Ve Muharrem’in duyurduğu konser dün Cumhurbaşkanı’nın da katılımıyla icra edildi.
Konser sonunda Cumhurbaşkanı ile sanatçı arasında sıcak bir diyalog da gelişti; Erdoğan adıyla hitap ettiği “Fazıl”a bir de plak hediye etti.
Bu buluşmadan kaynaklanan genel bir mutluluk hakim her tarafa.
İki mahallenin birbirine ne kadar yakın olabileceğini gösteren bir mutluluk.
Erdoğan’ın samimi bir başsağlığı aramasından sonra ortaya çıkan tablo, bir başka ülke için sıradan gibi görünse de, mahallelerini Trump’ın Meksika sınırına inşa etmek istediği duvardan daha yüksek bir setle ayırmış gibi görünen bir ülkede ciddi bir umut vesilesi oldu.
Bu konuda benim düşüncem ise şu: Sanat için sıradan ama Türkiye için sıradışı bir konser oldu.
***
Doğru randevular
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’li ziyaretçilerle görüşmelerinde danışmanlığı kim yapıyorsa çok doğru işler yapıyor.
Önceki hafta Türkiye’yi ziyaret eden Bolton ve Dunford’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından randevu verilmemişti.
Çok da doğru yapılmıştı.
Çünkü her ikisi de Başkan Trump’ın gözünde “Zurnanın son deliği” kıvamında önemsiz ve geçersiz adamlardı.
Her ne kadar makamları önemli gibi görünse de, o makamlara Trump’ın verdiği değer sıfıra yakındı.
Dün ise Lindsey Graham Ankara’daydı ve Erdoğan ile 2.5 saatlik bir görüşme yaptı.
Bu da doğru bir iş oldu.
Çünkü Graham, Trump’ın gözünde önemli bir isim, Cumhuriyetçi Parti içinde etkin bir siyasetçi.
Ve ABD’yi iyi tanıyan Hakan Akbaş’ın öngörüsüne göre pek yakın zamanda ABD Savunma Bakanlığı koltuğuna oturacak olan kişi.
Eğer Erdoğan, Graham’ı bir nebze olsun ikna edebildiyse, Graham da Trump’ı Türkiye’nin tezlerine ikna edecektir.
***
Devriye sırası
ABD’nin çekildiği bölgelerde Rusya ile YPG’in ortak devriye gezdirdiği yönünde iddialar var.
Aynı işi ABD yaptığı zaman çok kızıyorduk haklı olarak.
Peki şimdi ne diyeceğiz.
Suriye meselesinde Rusya ile giderek daha fazla ayrışan bir duruma doğru ilerliyoruz.
Bu durum Türkiye’nin politikasını ve S400 meselesini nasıl etkileyecek!
***
Direksiyona yaş sınırı
İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in eşi Prens Philippe dün kendi kullandığı otomobil ile ciddi sayılabilecek bir kaza yaptı.
Kaza herkesin başına gelir ama 97 yaşındaki Prens’in başına gelince ve prens 97 yaşında olunca önemli hale geliyor.
Şimdi İngiltere'de mevzuu, “97 yaşında birisi direksiyon başına geçmeli mi?”
Bu soru beni de düşündürdü.
Benim gibi otomobil kullanmayı seven birisi için zor bir soru.
40 yıl sonra otomobil kullanmam sıkıntı verici bir iş mi olacak yani?
Siz ne dersiniz.
Kaç yaşından sonra otomobil kullanmak yasaklanmalı.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
"Başarı, egomuzu yukarı değil aşağı çektiği zaman..."