Fransız Parsadan, Türk işadamını nasıl dolandırdı?
Gençler ya hatırlamaz ya da bilmez.
Yakın dönemin en “atlı” dolandırıcısı olarak ünlenmişti Selçuk Parsadan.
Rahmetli, sokaktaki garibanı dolandıran karaktersizlerden değildi. 1990’larda dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i dolandırmış, örtülü ödenekten 500 milyarı cebe indirmişti.
Sonrasında itiraflarında Başbakan Süleyman Demirel başta olmak üzere pek çok siyasetçiyi “asker kılığında” dolandırdığını, Sabancı ve Çörtük gibi işadamlarının da epey bir parasını aldığını anlatmıştı.
Bunu yaparken de genelde ya önemli bir generalin taklidini yapıyordu ya da yüksek bir bürokratın.
Bunun benzeri bir dolandırıcılık hikayesi de Fransa’da patladı.
2015 yılında, dönemin Fransa Savunma Bakanı Jean Yves le Drian’ı taklit eden bir dolandırıcı, Fransız televizyonunun iddiasına göre 80 milyon avroya yakın bir para toplamış.
Ancak bu dolandırıcı Parsadan’a oranla biraz daha donanımlı.
Öncelikle Fransız Bakan’ın çalışma odasının bir kopyasını yaptırmış.
Ağır lambrilerle kaplı, arkasında Fransız ve AB bayrakları olan tam bir Bakan makam odası…
Daha sonra Bakan le Driand’ın birebir bir maskesini yaptırıp, kendisini Bakan’a benzetmiş.
Ardından da Fransa’nın önemli işadamlarını, Fransa ile yakın ülkelerin siyasetçilerini, kilise yöneticilerini, Fransa ile iş yapan yabancı işadamlarını aramaya başlamış.
Aradığı kişilere cihatçı teröristler tarafından kaçırılan bir Fransız gazeteciyi kurtarmak için para gerektiğini ancak Fransa’nın terörle mücadele tavrından dolayı devletin bu parayı doğrudan teröristlere ödemesinin mümkün olmadığını söyleyerek her birinden milyonlarca avro talep etmiş.
“Merak etmeyin, bu parayı Fransa devleti size daha sonra ödeyecek ama teröristlere doğrudan veremediğimiz için önce sizden alacağız” demiş.
Bu yolla topladığı para televizyon haberinin iddiasına göre 80 milyon avro civarı.
Konunun bizi ilgilendiren tarafı ise dolandırılanlar arasında bir de Türk işadamının olması.
Haber bu işadamını şöyle tanımlıyor:
“Türkiye’nin en önemli işadamlarından biri ve Fransa’nın dostu”
Ve ekranda tanıdık bir yüz.
İnan Kıraç.
Habere göre en fazla para kaptıran kişi de İnan Kıraç olmuş.
İddiaya göre tam 41 milyon avro...
Peki bu haber doğru mu?
Geçelim aşağıdaki yazıya.
***
Kıraç kaç para kaptırdı?
Ben bu haberi izleyince açık söyleyeyim inanmadım.
İnan Kıraç’ı tanıyan biri olarak böyle bir yöntemle 41 milyon avro dolandırılamayacağını düşündüm.
Kıraç hayır işlerini sever, yardımseverdir ama 41 milyonu böyle bir kalemde kaptırmaz dedim kendi kendime.
İnan Kıraç ile Galatasaray meselelerinden dolayı pek anlaşamadığımız için de bir ortak dostumuzu aradım.
“İnan Abiye sorar mısın, Fransız televizyonunda çıkan haberden haberdar mı? Hakikaten 41 milyon avro kaptırmış mı?”
Dostumuz Kıraç’a sormuş.
Haber yüzde 10 oranında doğru.
Evet, İnan Kıraç Fransız Parsadan’ına para kaptırmış.
Ama 41 milyon avro değil.
4.1 milyon avro.
Yani Fransız televizyonu olayı 10 katı abartmış.
İnan Kıraç***
Davutoğlu ve ben!
Bir kesim var ki, herkesi kendi gibi zannediyor.
Çıkarcı, menfaatçi, gücü olsa menfaatine kullanmaktan çekinmeyecek bir güruh.
Kalabalık olmayan bir güruh bu ama gürültücü.
Bu güruhun bazı fertleri dün “Davutoğlu parti kuruyor, Babacan beklemede” minvalindeki yazıma karşılık, “Vay şimdi Davutoğlu’na mı yanaşıyorsun, onu mu parlatıyorsun” gibisinden şeyler yazıp, söylediler.
Ha, evet aynen öyle yapıyorum.
Öyle yapıyorum çünkü kabus görmeyi seviyorum.
Ben ve Davutoğlu’nu parlatmak.
Belli ki, hayatlarında bir gün bile beni okumamışlar ya da okuyup da anlamamışlar.
Davutoğlu’nu siyasete girmeden, Başbakanlık’ta danışman olduğu günden beri benim kadar eleştiren bir kişi daha oldu mu acaba?
Türkiye’nin Ortadoğu’da Davutoğlu politikaları ile sorun yaşayacağını daha yaşamadan söyledim, yaşamaya başladığımız zaman de eleştiren ben oldum.
Genelde de bir tek ben.
Suriye’nin bugünkü halinde pay sahibi olan Davutoğlu’nu.
“Rus uçağını benim emrimle düşürdük, yine girsinler yine düşürürüz” diyen Davutoğlu’nu ben parlatacağım öyle mi?
Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde bu köşeyi tarihinde ilk kez kapatan ben...
Beni güldürüyorsunuz ama daha vahimi aptallığınızı ve cehaletinizi ortaya çıkarıyorsunuz.
Susun ve oturun, önünüzdeki klavyeden de elinizi çekin.
Görünmez ve duyulmaz olursanız belki adam zannedilirsiniz!
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Boş vermediğimiz zaman.