"Antiemperyalist mücadele"ye takılan yeni isim "Beka sorunu"
“Türkiye’nin bir beka sorunu yoktur. Beka meselesinin yerel seçimlerle zaten bir ilgisi de yoktur” diye yazınca elbette bir yanıt geldi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, uygulanmakta olan Anayasa’nın da mimarları arasında yer alan, yılların dostu Mehmet Uçum bir mesaj attı.
Uçum şöyle yazmış:
“Beka Meselesi:
Beka; Cumhuriyetle birlikte emperyalizme karşı devamlılığı olan varoluş mücadelemizdir. Bugün ise Beka küresel emperyalizme karşı insanlık ve Türkiye adına Ülke Liderimizin yaptığı itirazla herkesin sahip çıkması gereken, bağımsızlığımız ve bütünlüğümüz için temel değer olmuştur.
Bu konuda yapılan vurgular Türkiye’nin bu yüzyıldaki geleceği için son derece önemlidir. Yeter ki doğru bir yaklaşımla Beka meselesi anlatılsın.
Mhp’nin de doğru yaklaşımla Beka üzerinde durması hakikaten çok değerlidir. Bu mecranın kapsayıcı bir Beka anlayışıyla kendini geliştirmesi gerçekten çok kıymetli olacaktır.
Beka ve Türkiye fikri birlikte işlenmelidir. Bizim herkesi kapsayan Türkiye fikrini artık inşa etmemiz gerekiyor.
Tüm bunların aktüel siyaseti aşan bir şekilde anlatılmasının çok gerekli ve kıymetli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye’nin yurtsever fikri mecralarının bu konuya odaklanmasının gerekli olduğu görüşündeyim.”
Mehmet UçumAnladığım kadarıyla “Antiemperyalist mücadele”ye takılan yeni isim “Beka sorunu” olmuş.
Uçum “Fatihciğim, bir Türkiye fikri inşa etmemiz gerekiyor, herkesi kapsayan, aktüelin üzerindeki bakış açısıyla buna katkı yapacağına inanıyorum” diye de eklemiş.
Sevgili Uçum, Türkiye’de herkesi kapsayan, kimseyi dışlamayan bir milli mücadele için elimden gelen her şeyi yapmaktan asla kaçmayacağımı bilirsin.
Yine de buna “Beka sorunu” demek çok da içime sinmiyor ya da hoşuma gitmiyor.
Hoşuma gitmeyen bir başka şey ise bu konuda kimin ne kadar samimi olduğunu bilmemek…
***
Jorge Ramos postacılık yapar mıydı!
İnsani güldüren yazılar bazen hiç beklenmedik, en ciddi yerlerden geliyor.
Dün bu konudaki birinciliği Fehmi Koru Bey aldı benim gözümde.
Yazıyı okuyunca sakın Fehmi Koru’yla bir derdim var zannetmeyin.
Yazarlığını kendi çabaları ile sürdürmek zorunda kalsa da, hiçbir yerde iş bulamasa da hâlâ İslamcı camianın en önemli birkaç yazarından biri. 17 yıllık iktidar ve medya hâkimiyeti döneminde dahi hâlâ Koru’yu, Dilipak’ı, Taşgetiren’i ve Kekeç’i aşacak yazar çıkaramadı İslamcı camia.
Ancak çok iyi kadın yazarlar çıkardılar o ayrı.
Neyse, mevzuya dönersek, Fehmi Bey gazetecilik üzerine yazmış ve bir gazeteciyi övmüş, örnek göstermiş.
Jorge Ramos diye bir Hispanik kökenli Amerikalı gazeteci.
Maduro ile röportajda çok cesur davranmış. Öyle sorular sormuş ki, Maduro 17. dakikada röportajı terk etmiş.
Fehmi Koru da Ramos’u araştırmış, isyankâr, boyun eğmeyen bir gazeteci profili çıkarmış.
Koru da bunu övüyor.
Fehmi Bey acaba bu yazısını yazarken “Acaba övdüğüm Jorge Ramos ülkesinin Başbakanı ya da Cumhurbaşkanı ile ülkesinde örtülü darbe yapmaya çalışan bir terör örgütü lideri arasında barış sağlamak için mektup götürüp getirir miydi?” diye kendi kendine de sormuş mudur!
***
Yılbaşı ikramiyesi kime çıktı bilen var mı?
Aylar önce bu köşede kendi kendime konuştum.
“Eskiden Milli Piyango’da büyük ikramiye kime çıktıysa haber olurdu. Artık kime çıktığını öğrenemiyoruz bile. Çok iyi saklanıyorlar galiba” diye.
Bu konudaki merakım giderek büyüyor.
Çünkü aradan bir yılbaşı çekilişi geçti.
Cumhuriyet tarihinin “en büyük ikramiyesi” verildi.
Bunun üzerinden iki ay gibi bir zaman geçti.
Hâlâ kazananın kim olduğu ile ilgili en ufak bir fikrimiz yok.
Medyamız da merak etmiyor.
Hatta o kadar ki, bu para Milli Piyango İdaresi’nden tahsil edildi mi, onu da bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz, o da doğru ise, Üsküdar’da seyyar bir bayiden satıldığı…
***
Kızmayın, belli ki canı yanmış
Mehmet Akif Alakurt sosyal medya hesabından bir şeyler yazmış, kıyamet koptu.
“Kim bu Alakurt” diyenleriniz olabilir.
Birkaç dizide başrol oynamış, yakışıklı bir kardeşimiz.
Sonra bu işi bırakıp, hayvancılık yapmaya başlamış.
Kıyamete neden olmasının nedeni ise Türk kadınlarına yönelik hakaret içerikli sözleri.
Belli ki, kadınlar yakışıklının canını yakmış, sonunda o da kızıp; veryansın etmiş.
Genelleme yapmasa ya da başına Türk kadını demese bu kadar kızılmazdı kendisine elbet.
Fakat benim garibime giden sosyal medyada erkeklere küfretmek. Erkekleri aşağılamak, erkekleri yerin dibine sokmak için açılmış onlarca hesap var.
Bunların bazılarını ben de izliyorum ve çok da gülüyorum yazılanlara.
Üzerime de pek alınmıyorum.
Bazılarından da dersler çıkarıyorum kendimce.
Bunu iş edinmiş hesaplara kimse kızmıyor ama canı yanmış bir adamın saçmalamasına kızılıyor.
Bunu gerçekten anlamıyorum.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülke meseleleri konuşulurken eğitimliler de cahiller kadar cesur olabildiği zaman.