80'ine geldin, biraz utanman olsun!
Ah Ünal Aysal ahhhh!
Yaşın 80’e dayandı, hiç değişmiyorsun.
Hayata nasıl başladıysan, aynen devam.
Yahu bir kez olsun doğruları söyle, bir kez olsun insanları kandırmaya çalışma.
Bir kez olsun dürüst, düzgün bir insan, edepli bir ticaret adamı gibi davran.
Allah aşkına.
Bir kez olsun.
Dün aynı oteli iki ayrı firmaya satmaya kalkıştığını, ikisinden de toplam 12.5 milyon dolar avans aldığını, durumun ortaya çıkması üzerine alıcılara “Tamam paranı geri ödeyeceğim” dediğini ama bir türlü ödemediğini yazdım.
Kalktın bir açıklama yaptın.
Diyorsun ki: “Benden indirim istediler, o yüzden satıştan vazgeçtim”
Olabilir.
Senden indirim istemiş olabilirler ve o yüzden satmaktan vazgeçmiş olabilirsin.
Ama o zaman namuslu ve edepli bir tüccar gibi aldığın avansı iade edersin.
Değil mi?
Ama zaten söylediğin doğru değil.
Çünkü dün koyduğum belgede çok açık biçimde görünüyor ki, satıştan vazgeçmenin nedeni senden indirim istenmiş olması falan değil.
Dolandırdığın alıcılara noterden gönderdiğin “Satışı yapamıyorum. Paranızı iade edeceğim” yazısında satışı niye yapamadığını zaten açıkça söylüyorsun.
Oraya yazmışsın, “Gelinen nokta itibarıyla anılan protokol hükümlerinin gerçekleştirilmesi mümkün olamamış, protokol hüküm ve şartları ihya edilememiştir, diğer bir deyişle tahsis ve üst hakkı ile ilgili işlemler ilgili kamu kurumları nezdinde tamamlanamamıştır”
Bu ne Ünal Aysal!
Ben burada “Talep ettiğiniz indirim nedeniyle satıştan vazgeçilmiştir” gibi bir şey göremedim.
Utanmıyor musun bu yaşta yalan söylemeye.
Ayıp değil mi?
Bu mu adamlık.
Bir sen uyanıksın, hepimiz ahmak öyle mi!
Dünden beri telefonum susmuyor Ünal Aysal.
Senden alacaklı herkes beni arıyor.
“Paramızı kurtarabilir miyiz bu adamdan” diye.
Kurtaramazlar, biliyorum.
Tezgahı baştan kurmuşsundur.
Ah Ünal Aysal ah.
Galatasaray Başkanlığını da kendine inanılır ve güvenilir bir hava verip, milleti kandırmak için kullandığını sen de ben de biliyoruz.
Geçmişte uzun yıllar Türkiye’ye gelememiştin, mali suçlarından ötürü.
Galiba gidişat yine aynı yönde.
***
Dünyanın en zengini 200 bin dolara satıldı
Duymuşsunuzdur. Dünyanın en zengin adamı Jeff Bezos’un başı bir süredir tabloid gazete National İnquirer ile dertte.
Gazete Bezos’un özel hayatını ayaklar altına serdi, Bezos’u tehdit ve şantajla çökertmeye çalışıyor.
Ve Bezos’un sevgilisi Lauren Sanchez’le olan “çok özel” mesajlarını ve fotoğraflarını ortalığa döktü.
Bezos, İnquirer’ı bunları nasıl elde ettiğini bulmak için epey uğraş verdi, büyük paralar harcadı.
Ve gerçek sonunda ortaya çıktı.
Jeff Bezos’un sevgilisi ile olan çok özel yazışmalarını, National İnquirer’e aileden biri satmış.
Bezos’u satışa getiren kişi, Bezos’un sevgilisi Lauren Sanchez’in erkek kardeşi Michael Sanchez.
Kayınbirader, gizli ve özel mesajları ve fotoğrafları 200 bin dolara satmış.
100 milyar dolarlık adam, 200 bin dolara satılmış.
***
Kararı izan verir
Okurlar soruyor: “Hem Mansur Yavaş ile hem de Özhaseki ile program yaptın. Hangisini daha güven verici buldun?”
Sevgili okurlar.
Böyle bir değerlendirme yapamam.
Hakkım yok.
Ne Mansur Bey için “Sahtecilik yapmış” diyebilirim ne de Mehmet Bey için “FETÖ’cüymüş” demem mümkün.
Zaten siyasetten fenalık geldi bana.
Seçim üzerine seçimle, gerilim üzerine gerilimle giderek cepheleşen, siyasetin giderek sevimsiz bir hal aldığı bir ülkede, zaten yeterinden fazla siyasetle ilgilenmek zorunda kalıyorum.
Ama böyle bir soruya cevap veremem.
Herkesin kendi izanı var.
Ya da yok, bilemem.
Ama herkes kendi kararını verir.
Ben ne desem zaten boş.
***
Kıç baş mevzular
Günlerdir gündem Hatice’nin kıçı.
Açtı mı açmadı mı?
Niye açtı?
Modacısı biliyor muydu?
Bilmiyor muydu?
Bana fenalık geldi.
Bunu konuşmazsanız gündem olmaz. Rahatsızsanız konuşmayın, yazmayın konu bitsin.
Ben ise Hatice’den yanayım.
Zorla muhafazakarlık gömleği giydirilmeyi kabul etmeyen herkesten yana olduğum gibi.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kınadığımız şeyleri yapmadan öldüğümüz zaman.