Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti, benim seçimden de önce tahmin ettiğim üzere, İstanbul seçimlerini iptale götürmeye çalışıyor.

        Gerekçe “organize seçim yolsuzluğu”.

        Yolsuzluk var mı, yok mu bizim bilmemiz mümkün değil.

        Var ise eğer bunu hangi tarafın yaptığını da bilmemiz mümkün değil.

        Buna karar verecek olan ise Yüksek Seçim Kurulu.

        Düne kadar “dünyanın en güvenilir seçimlerini yaptığını” iddia eden ve bu başarısından ötürü “görev süresinin uzatılması ile ödüllendirilen” Yüksek Seçim Kurulu.

        Seçimden bir gün öncesine kadar seçim organize etme becerisiyle ünlü YSK, AK Parti’nin iddiasına göre Türkiye’nin en büyük ilinde, herkesin gözünün üzerinde olduğu seçimde “organize yolsuzluğu” görmemiş.

        Şimdi kararı verecek olan YSK ne diyecek!

        “Evet, görmemişim” mi?

        “Bir büyük yolsuzluk falan yok, benim bundan önce yaptığım seçimler ne kadar güvenilir ise bu da o kadar güvenilirdir” mi?

        Bana öyle geliyor ki, YSK iktidar partisinin istediği yönde karar verecek!

        “Piyasalar seçim tekrarını satın aldı” cümlesi bunun işareti gibi duruyor.

        Muhtemeldir ki, hem Rusya’da hem ABD’de bu konu da gündeme gelmiş.

        Bu kararın kısa vadeli etkilerini piyasa almış olabilir.

        Piyasacı değilim.

        Uzun vadeli etkilerini ise muhtemelen çocuklarımız ve torunlarımız görecektir!

        REKLAM

        ***

        CHP’de ne konuşuluyor?

        Seçim tekrarlanması gündeme gelirse CHP ya da muhalefet partileri ne yapacaklar?

        İstanbul’da tekrarlanan seçime katılıp bir kez daha kazanmayı mı isteyecekler, yoksa başka bir yol haritaları mı var?

        Bununla ilgili açık ve net bir şey henüz söylenmiyor.

        Cumhuriyet Halk Partisi ve tüm muhalefet seçimlerin tekrarlanmayacağına olan inancını sürdürmeye çalışıyor.

        Bu seçeneği yok saymak eğilimindeler.

        Yine de “olasılıkları” konuşmuyor da değiller.

        Bu yazacaklarım CHP’nin resmi görüşü olarak henüz ortaya koyulmamışsa da, fikir jimnastiği olarak konuşulan olasılıklar şöyle:

        - Seçimlerin adil biçimde tekrarlanacağına inanırsak girelim ve daha farklı bir biçimde kazanalım.

        - Tekrarın yasalara uygun biçimde yapılmasını sağlamak önemli. Seçmen listelerinin değişmesine, AKP’nin İstanbul dışına taşıdığı seçmeni bu kez yeniden İstanbul’a taşımasına izin vermeyelim. Böyle bir durum zaten tüm seçimin iptali anlamına gelir.

        - Seçimlerin adil olmayacağına dair bir kanaat oluşursa, seçimleri boykut edelim. Tekrarlanan seçimlerde aday göstermeyelim.

        - Gerekirse seçilen ve mazbatasını almış olan CHP’li belediye başkanları da istifa etsin.

        - Bir sonraki aşamada TBMM’deki CHP grubu da tümden istifa ederek çekilsin ve ülkedeki antidemokratik ortamı protesto edelim.

        Bunlar olacak diye bir şey yok.

        Ama CHP içinde konuşulanlar böyle.

        REKLAM

        ***

        AK Parti’nin mazbataya bakışı

        Dün “Binali Yıldırım cephesi itirazlarını söyledi ama bu itirazlarla ilgili hukuki yaklaşımlarını ya da gerekçelerini bana iletmediler” diye yazınca, Binali Yıldırım’ın danışmanlarından hemen mail geldi.

        Herkes bir diğerinin mail attığını zannedince, kimse atmamış meğer.

        Neyse dün elime ulaştı.

        AK Partili hukukçuların seçimin yenilenmesi ve mazbatanın verilmemesi ya da geri alınması ile ilgili yaklaşımları şöyle:

        “2972 sayılı Mahalli İdareler Kanunu’nun 22. maddesinin 2. fıkrasına göre büyükşehir belediye başkanı seçimlerine ilişkin ilçe birleştirme tutanakları ilçelerden il seçim kuruluna gönderilir. İl seçim kurulu tarafından bu tutanaklar birleştirilerek EN ÇOK OY alan aday, Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilmiş olur demektedir.

        Bu esnada mazbata verilir.

        2972 sayılı Mahalli İdareler Kanunu’nun 25. maddesi;

        Seçim tutanaklarına yapılan itirazlar, oyların dökümüne, sayımına veya bu oyların siyasi partiler ile bağımsız adaylara bölünmesine ilişkin olduğu ve yeniden yapılan döküm, sayım ve hesap sonucunda TUTANAKLARIN İPTALİNE karar verildiği takdirde, bu yeni işlem sonucuna göre seçilmiş oldukları anlaşılanların il seçim kurulu tarafından tutanakları verilir denmektedir.

        Bu iki maddenin birlikte değerlendirilmesinden açıkça anlaşılacağı üzere;

        Tutanakların sonrasında en çok oyu alan kişi Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçilir ve kendisine mazbatası verilir.

        İtiraz sonrasında mazbatanın verilmesine esas olan tutanaklar iptal edildiği takdirde kanunun 25. maddesine göre verilen bu mazbata kanunen HÜKÜMSÜZ-GEÇERSİZ hale gelir.

        Mazbatayı alan ve belediye başkanlığını devralan kişi daha sonra tutanakların ve seçimlerin iptali ile aldığı mazbata hükümsüz hale geldiği için seçilme yeterliliğini kaybetmiştir.

        5393 sayılı belediye kanunun 44. maddesinin b fıkrası;

        Seçilme yeterliliğinin kaybedilmesi hükmünü açıklamaktadır.

        2972 sayılı kanunun; 22. 25. ve 29. maddesi kapsamında YSK’nın seçimlerin iptali ve yenilenmesine karar verilmesi halinde mazbatasını alan belediye başkanlarının mazbatası da iptal edilmiştir ve seçilme yeterliliğini kaybetmiş demektir.

        Bu durumda, 5393 sayılı kanunun 45. maddesi kapsamında İstanbul Valiliği tarafından işlem yapılır.

        Bu konuda benzer bir olay, 2014 yılında yapılan Yalova seçimleridir.”

        AK Parti hukukçuların bu görüşünün bana ulaşmasının hemen ardından, YSK tam da burada yazılanlara uygun bir biçimde bazı başkanların mazbatalarını geri aldı.

        Peki mazbata geri alınınca başkanlık kime verilir?

        Kayyuma mı, eski başkana mı?

        Orasını yazmamışlar.

        REKLAM

        ***

        Dolu taksiyi uzaktan anlasak fena mı!

        Siyasetten, seçimden, yeniden sayımdan, mızıkçılıktan bana fenalık gelmiş vaziyette.

        Bu konularla ilgili satır yazmak istemiyor canım.

        Vallahi billahi uykularım kaçıyor, bu memleket nereye gidiyor diye düşünüp üzülüyorum.

        Keşke ben de Ertuğrul Özkök ve Güneri Civaoğlu abilerimle Venedik’e gidip gondol sefası yapsaydım diyorum kendi kendime!

        Tabii seçimler dışında kafama takılan başka şeyler de var.

        Mesela İstanbul taksileri.

        Her ülkede olduğu gibi bizim ülkede de taksilerin üzerinde “TAKSİ” yazan birer ışıklı minik tabela var.

        Peki bu tabela ne halta yarıyor?

        Bu tabelayı işlevsel hale getirmek kimsenin aklına gelmiyor mu?

        İstanbul’da özellikle trafiğin yoğun saatlerinde sokağa bir bakın.

        Pek çok vatandaş, dolu taksilere el sallamaktan bir hal oluyor.

        Taksilerin tepesindeki bu minik ışıklı tabelalar taksimetreye bağlansa...

        Taksimetre açıldığı anda tabelanın ışığı sönse ve vatandaşlar da “dolu” olduğunu anlasa...

        Çok mu zor olur!

        REKLAM

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Haksız kazanca hayır diyebildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar