İmamoğlu'na kim kaybettirir!
Okurlardan çokça mail geliyor.
Tanıyanlar arıyor.
Yolda gören soruyor:
“Seçimin iptal edileceğini ve yenileceğini ilk günden tahmin ettin. 23 Haziran’da kim kazanır onu da söyle bakalım.”
Sandıktan ne çıkacağını söylemek için kâhin olmak bile yetmez.
Hele Türkiye’de…
Makul olanın ne olduğunu yazdım dün, 1977 Konya seçimini hatırlatarak.
Kesin mi?
Değil elbet.
Açık söyleyeyim, İmamoğlu’na seçimi kaybettirecek bazı faktörler var. Bu faktörlerin AK Parti ile uzak yakın alakası yok.
Ekrem İmamoğlu, tekrarlanacak seçimde nasıl kaybedebilir, madde madde yazayım:
***
Layüsel
Acaba diyorum Yüksek Seçim Kurulu’nu dava mı etsem!
Kurulun kararlarına yargı yolu kapalı elbette ama kurul üyeleri bizatihi layüsel değiller.
Yani hesap sorulamaz, hikmetinden sual olunamaz değiller.
Niye mi dava edeceğim?
Kendi hatalarından dolayı beni mağdur ettikleri için.
Kime oy verdiğim önemli değil, oyum çöpe gitti.
O tarihte İstanbul’da olabilmek için uçak bileti alıp İstanbul’a döndüm.
Sabahın köründe kalkıp oy atmaya gittim. (23’ünde yine gideceğim merak etmeyin.)
Tüm emeklerim boşa çıktı.
Üstelik şimdi 23’ünde tatilden bir kez daha geri döneceğim, peşin ödediğim kirama rağmen yazlıktan ez az 3 gün daha az yararlanacağım.
Çok ciddi bir zaman ve para kaybım var.
Niye? YSK görevini layığıyla yapmadı diye.
Diyebilirler ki; “Bizde kusur yok, ilçe seçim kurulları hata yapmış”.
Anlamam kardeşim.
İlçe seçim kurulları bana mı bağlı, size mi bağlı.
Üst makam olarak onların yaptığından sorumlu değil misiniz?
Alttakinin hatası baki kalacaksa üste bir “Yüksek” kurula ne gerek var.
Sizin işiniz onları denetlemekti. Siz kalkıp “Bize güvenin dünyanın en güvenli seçimini yapıyoruz” dediniz.
Biz de güvendik.
Şimdi anlıyoruz ki, bize doğruyu söylememişsiniz.
Oldu mu yani!
Ve bütün mesele kamu görevlisi olması gereken sandık kurulu başkanlarından dolayı başımıza geldi.
İlçe seçim kurulları kamu görevlisi olmayan kişileri sandık kuru başkanı olarak atamış!
Şimdi o ilçe seçim kurulları hakkında suç duyurusunda bulunmuşsunuz.
Peki ya şimdi onlardan “Vallahi de billahi de bu isimleri bize en yüksek mülki amir verdi. Bunların kamu görevlisi olup olmadıklarını biz ne bilelim. Kaymakamlardan gelen listelerden seçtik” deseler ve bunu kanıtlasalar ne olacak!
Sonuçta o kaymakamlar İçişleri Bakanlığı’na bağlı.
O kaymakamlardan hesap sorulacak mı?
Ya bu yanlış listeler bile bile verilmiş ve “Hini hacette bunu dayanak yaparak seçimi iptal ettiririz” diye düşünülmüşse.
Belki saçma ama geliyor akla. Kızmasın kimse…
Şüpheciyim arkadaş, düşünebilirim.
Bakın bunları haftalardır soruyorum.
Haftalardır yazıyorum.
Tek kuruşluk bir açıklama duymadım.
O yüzden ben en iyisi dava mı açsam diyorum.
Belki orada anlatırsınız.
Gerçi YSK ile davalık olma konusunda ağzım yanık ama.
Yine de…
Bir ihtimal…
***
123 sandık
AK Parti seçimlerin niye iptal edildiğine ilişkin bir açıklama hazırlamış.
Bir infografik.
Oldukça bilgilendirici.
En önemli sorulardan biri olan “Niye ilçe belediye seçimleri ve belediye meclisi seçimleri yenilenmiyor” sorusuna da yanıt vermişler.
Diyorlar ki, “Sadece taleplere göre karar verilir. İlçe belediye başkanı seçimlerinin yenilenmesine yönelik bir talep yoktu”. Ve ekliyorlar: “123 sandıkta usulsüzlük tespit edilmiş ve bu sandıklardaki toplam oy sayısı 42 bin olduğu için il seçimi yenilenme kararı verilmiş ancak bu 42 bin oy ilçelere dağıtıldığı zaman sonucu etkileyecek sayıda olmadığı için ilçelerde yeniden seçime gerek duyulmamıştır”
Yani AK Parti’ye göre bu sandıklardaki tüm oylar şaibeli.
Ve orada görevli olan parti temsilcilerinin hiçbiri bunu görmemiş, buna uyanmamışlar.
Ve şimdi tüm oylar çöpe gitti.
İşin ilginç tarafı...
İptale neden olan bu sandıkların toplamında AK Parti’nin yaklaşık yüzde 53 oy oranı ile önde olması.
***
Gülerek siyaset
Dün İngiliz parlamentosunda çok eğlenceli bir konuşma vardı.
Haddini bilmeyen İşçi Partisi lideri James Corbyn, Başbakan Theresa May’e “Avrupa’da başarılı olmak için Liverpool’a bak ve gidip Jurgen Kloop’tan ders al” diye özetleyebileceğimiz bir konuşma yaptı.
Kimse Corbyn’in üzerine yürümedi, kimse küfretmedi, kavga çıkmadı.
Tam aksine Theresa May dahil herkes güldü.
***
Türkiye’de niye olmuyor!
Son zamanların en keyifli maçlarından biriydi Liverpool-Barcelona maçı ve büyük bir sürprizle bitti.
Tempolu, şahane bir futbolun oynandığı, su gibi akan bir maç oldu.
Ve maçın bu kadar harikulade olmasında hakemin de büyük payı vardı.
Tek tük hatalar yapsa da futbol adına çok iyi bir maç yönetti hakem.
Ve o hakem kimdi biliyorsunuz.
Cüneyt Çakır.
Türkiye’de bir tane bile adam gibi maç yönetemeyen Çakır, Avrupa’da şahane bir performans sergiledi.
Finali yönetmeyi hak edecek bir maç çıkardı.
Peki bu adam Türkiye’de niye iyi değil?
Acaba bizim futbol ortamımız mı çok kötü de Çakır da kötü oluyor?
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Fikirlerin özgürce beyanı en azından fikir adamı olduğu iddiasındakileri rahatsız etmediği zaman…