Bir karar verin, hangisi?
Bazı şeyleri anlamakta mı zorlanıyorum yoksa bazı şeyleri anlamlandırmakta mı zorlanıyorum, çözemiyorum.
Galiba çözmekte de zorlanıyorum.
Ama çocukluğumdan beri böyleyim.
“Makul” olmayanı anlamakta hep zorlandım.
AK Parti, İstanbul seçimlerinin iptal edilen sonuçları için ne diyor:
“Biz kazanmıştık, oylarımız çalındı. Biz mağduruz.”
Bu iddiayı “Peki tamam” deyip kabul edecek olanların önünde bir engel var.
AK Partili analistler ve siyaset bilimciler ve AK Partili yazarlar.
Nasıl mı engel!
Çok basitçe anlatayım.
AK Parti yönetimine göre partinin bir oy kaybı falan yok.
Parti hâlâ çok güçlü, oy kaybının nedeni hırsızlık.
Buna mukabil AK Partili siyasi analistler, AK Parti’nin düşünen, yazan taifesi sürekli olarak “Oy kaybı analizi” yapıyorlar.
Şunu yaptık oy kaybettik, bunu yaptık oy kaybettik; pelikancılar oy kaybettirdi, çakarlı otomobiller oy kaybettirdi, toplumdan kopmak oy kaybettirdi, burnu havada AK Partililer oy kaybettirdi, partiye küsenler oy kaybettirdi…
Öyle ki, AK Parti’nin en yakınlarından, rahmetli Tivnikli’nin ailesinin bile CHP ile işbirliği yaptığı iddia ediliyor…
Burada bir tutarsızlık yok mu sizce?
Bir yandan diyeceksiniz ki; “Biz oy kaybetmedik, oylarımız çalındı.”
Diğer yandan da sürekli olarak partinin niye oy kaybettiğinin dört koldan analizini yapacaksınız.
Bir karar verin ve destekçileriniz de ona göre pozisyon alsın.
Oy kaybetmediniz ama oylarınız çalındı mı yoksa oy kaybettiniz de çalındı mı diyorsunuz!
Hangisi?
***
Vatandaş gazeteciliği
Eskinin hızlı CHP’li gazetecisi Mahmut Övür, Kemal Kılıçdaroğlu’nun AK Parti’ye fazlasıyla yakın Tivnikli ailesinin yatında Abdullah Gül ile buluştuğunu öne sürdü.
Kılıçdaroğlu’nun yata giderken çekilen fotoğraflarını da yayınladı.
Tabii fotoğrafları gören herkes “Ne o istihbarat örgütleri Kemal Kılıçdaroğlu’nu mu takip ediyor?” diye sormaya başladı.
Mahmut Övür de, “Hayır takip söz konusu değil. Vatandaşlar görmüş, fotoğrafını çekmişler, bana yollamışlar” dedi.
Sonrasında önce Abdullah Gül, ardından da Tivnikli Ailesi teknede bir buluşma olmadığını, Kılıçdaroğlu’nun taziye ziyareti yaptığını açıkladı.
Övür ise iddialı.
“Hayır” diyor ve teknede kimlerin olduğunu sayıp döküyor.
Ben de merak ediyorum.
O isimleri de kendisine vatandaşlar mı bildirdi!
***
İnanılmaz
Böyle bir şeyin olacağını rüyamda görsem inanmazdım.
MHP’nin önemli bir ismi ve bir milletvekili, Kardak Kahramanı emekli bir Albay’a “Cem Yılmaz’ın şeyini ağzına alma” diyecek.
Hâlâ inanamıyorum.
Acaba bu sözleri söyleyen MHP’li milletvekili kendisinin böyle bir şey söylediğine inanabiliyor mu?
***
Adalet mi dediniz duyamadım!
Hani bazen ünlü birine saldırıp mahkemede serbest bırakılanları okuyunca kızıyoruz ya...
Bu aslında bir tavır değil.
Bu Türkiye’nin adaletinin içinde bulunduğu durum.
Alın size dünden bir örnek.
İ.T. adında biri 16-17 yaşlarında bir çocuğun cep telefonunu gasp ediyor, çocuğu bir bodrum katına kilitliyor, 11 yerinden bıçaklıyor.
Yakalanıyor.
Mahkemeye çıkarılıyor.
Ve serbest bırakılıyor.
Saldırıya uğrayan ünlü ise duyuyor ve tepki gösteriyoruz.
17 yaşında bir gariban ise haberimiz bile olmuyor.
Sonra da bu ülkede “adalet” diyoruz.
Hadi canım.
Ne adaleti!
İktidarda bile adı var. Kendi yok.
***
Kendi gitti, indirimi kaldı
Ekrem İmamoğlu belki bir daha İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğuna oturtulmayacak ama kısa dönemdeki varlığı bile gençlere yaradı.
Onun önerisi ile 85 TL’den 50 TL’ye düşürülmesi istenen öğrenci aylık ulaşım kartı, Binali Yıldırım’ın ve AK Parti’nin el yükseltmesi ile 40 liraya düşürüldü.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kulüpler birkaç ay önce imzaladıkları bildirinin arkasında durdukları zaman.