Rahatsız mı oldunuz, hiç umurumda değil!
Geçen pazar akşamı, Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu karşı karşıya gelirken, biz de Habertürk ekranında idik.
Öncesinde yapılacak açık oturumu değerlendirdik, sonrasında da yapılan açık oturumu.
İyi de değerlendirmiş olmalıyız ki, Fox TV’den sonra en çok bizim kanal izlenmiş.
Yani Habertürk.
Araya bu övünme cümlesini koyduktan sonra devam edelim.
Adayların tartışmaları sona erdikten sonra, sıra bize geldiğinde ben bazılarına nedense çok garip gelen bir yorum ya da eleştiri ile başladım.
Adaylar Binali Yıldırım’ın başkan seçilmesi halinde gençlere 10 GB'lık bedava internet erişimi verme vaadi ile ilgili olarak, “Gençlere beleş internet vermesinler. Gençlere özgür internet versinler. Gençler 3 yıldır Wikipedia’ya ulaşamıyor, yani bilgiye ulaşamıyor. Yasaklı! Niye? Çünkü orada Türkiye’nin hoşuna gitmeyen bir şeyler yazıyormuş. Bu yüzden kapalı. Kime? Bize. Biz görmüyoruz ama dünya görüyor. Wikipedia’yı açsınlar bedava internet vereceklerine, Binali Bey bize onun sözünü versin. Sadece o mu, gençler erotik sitelere de giremiyorlar. Seks sitelerine giremiyorlar. Hiçbir medeni ülkede böyle yasaklar yok. Bırakın girsin gençler. Kapatıyorsunuz da ne oluyor, millet elektrik direklerine tecavüz ediyor” dedim.
Medyamız benim bu cümlemden “Fatih Altaylı internette pornoya özgürlük istiyor” anlamını çıkarıp yaydılar meseleyi.
Duyan duymayan, bilen bilmeyen başladı saldırmaya.
Emin olun hiç ama hiç umurumda değil.
Öyle anlamak istiyorlarsa onda da bir mahzur yok.
Evet onlar da açılsın.
Sözlerim rahatsızlık yaratmış bazılarında.
Öyle diyorlar.
Rahatsızsınız öyle mi!
Çok da fifi.
Direğe tecavüz edenlerden rahatsız olmazsınız, damacanayı becermeye çalışandan rahatsız olmazsınız, köpeğe, keçiye, kediye, kuşa, tavuğa tecavüze kalkışandan dertlenmezsiniz.
Gencecik kızlarımıza minibüslerde tecavüz edenlerden, sözde tarikat yurtlarında çocuklarımıza yapılan cinsel istismardan rahatsız olmazsınız.
Kendini şeyh, şıh ilan eden şerefsizlerin kadın erkek demeden mürit adı altında dolaşan salakları badelemelerinden utanıp sıkılmazsınız, 12-13 yaşında kız çocukları hastanelerde doğum odasına sıra sıra girdiğinde görmezden gelmeyi tercih edersiniz…
Ama ben “Size ne internette kimin ne izlediğinden” dedim diye rahatsız olursunuz öyle mi!
Aferin size, rahatsız olmaya devam edin.
Ben de etmeye devam edeceğim.
Sosyal ağlardaki seks içeriğine bayıldığınızı bilmesem samimisiniz diyeceğim ama ne yazık ki onu da biliyorum.
O yüzden umurumda değilsiniz, kusura bakmayın.
Wikipedia da açılacak, erotik içerik de olacak!
Korkmayın.
Özgürlükten zarar gelmez.
Sakın geri adım atarım falan da zannetmeyin.
Dediğim her kelimenin de arkasındayım.
***
Hatırlama hatırlatma
Cumhurbaşkanı Erdoğan İmamoğlu’nu hedef alarak “Ordu Valisi'ne hakaret ettiği için açılacak davada yargının vereceği karar seçilmesi durumunda bu şahsın önünü kesebilir” dedi, dün Gezegen Mehmet’in radyo programında.
Bu durum beni geçmişe götürdü.
Yıllar önce 2002’de Abdullah Gül’e “Dokunulmazlıkları kaldıracak mısınız?” diye sorduğumda, “Yargıya güvenmiyoruz. Dokunulmazlıklar kalkarsa seçilmiş bir siyasetçiyi yargı yoluyla engelleme gibi anti demokratik bir yola başvurabilirler” demişti.
Nedense hatırladım bunu.
***
Ne dediysek o oldu!
İsmail Küçükkaya’nın televizyondaki adaylar tartışmasına sunucu olarak atandığını öğrendiğim gün şöyle yazmıştım Habertürk’teki köşemde:
“İş İsmail’e kaldı.
Niye!
AK Parti burada bir strateji uyguluyor bence.
Geride olduklarını biliyorlar. Zaten öyle olmasa karşılıklı tartışma programına evet demeleri mümkün değildi.
Şimdi bu programı kağıt üzerinde en muhalif televizyonun program sunucusuna yaptırarak meydan okuyorlar.
Program sırasında eğer işler istedikleri gibi gitmezse 'Muhalif medyanın tuzağına düşmüş mağdur aday' olacaklar.”
Haklı çıktım mı?
Çıktım.
İsmail kumpası kurmuş, AK Parti mağdur olmuş.
Benim merak ettiğim İsmail Küçükkaya hangi muazzam ve adayları köşeye sıkıştıran soruyu Ekrem Bey’e vermiş de, Binali Bey’e vermemiş.
***
Komplo mu dediniz!
Taksim’in orta yerindeki bir otelde yapılan görüşmeden müthiş bir sonuç çıkaranlara sormak isterim.
Mesela İmamoğlu çıkıp dese ki, “İsmail Küçükkaya CHP’ye komplo kurmuştur. Rakibimizle anlaşarak, bulunduğumuz otele, aleni bir biçimde gelmiş, görüleceğini bile bile ve görülme maksadı ile gelirken eline kocaman bir çanta almış ve bilhassa net biçimde görüntü vermiştir. Bu çok açıkça AK Parti’nin kendini mağdur gösterme girişimidir. Küçükkaya’yı bize gönderen ve bunu görüntüleyen AK Parti'dir”
Buna da inanan çıkar.
Nasıl ki Küçükkaya’nın soruları verdiğine inanan çıkıyorsa, buna da inanan çıkar ne yazık ki!
***
Terim’e sahip çıkmamak
Centilmenlik diyerek koltuğa oturan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, kulübünün kongresinde kürsüye çıktı ve Fenerbahçe’nin tüm sorunlarını çözüp, kulübü şadettiği için olsa gerek başka konulara el attı.
Mesela Fatih Terim’in TFF’den mahkeme yoluyla kazandığı tazminata.
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Koç, konuşmasının önemlice bir bölümünü buna ayırdı ve Galatasaray’ı, Fatih Terim’i, eski Federasyon yönetimini ve hatta yeni Federasyon yönetimini suçladı bununla ilgili olarak.
Gayet yakışıksız bir durumdu. Üstelik Galatasaray konunun tarafı bile değilken Koç tarafından işin içine sokulmuştu.
Durum Fatih Terim’i çok rahatsız etti.
Birkaç gün önce istememesine rağmen önüne 5 yıllık sözleşme koyanlardan bir açıklama bekledi.
Kendisini ve kulübü savunan.
Tık çıkmadı.
Sadece ve sadece kulüp televizyonundan Terim’in avukatı Rezan Epözdemir’i arayıp, bir şey söylemek isteyip istemediğini sordular.
Epözdemir de çıkıp hukuki durumu anlattı ve TFF’den gelen parayı, ki yaklaşık 6 milyon TL, Çocuk Esirgeme Kurumu diye bilinen yapıya bağışladıklarını söyledi.
Tabii yönetimin sessizliği ve Terim’e destek olmaması Terim’de ciddi bir rahatsızlık yarattı.
Ben de akşam bir tweet atarak bu suskunluğun nedenini sordum.
Bunun üzerinden 12 saat geçtikten sonra yönetim, lütfen kısa bir açıklama yaparak hocasına “sözde” sahip çıktı.
Geçen yıl birkaç çatlak ses dışında tüm camia ve Terim kenetlenerek bu takımı Mustafa Cengiz’e rağmen şampiyon yaptılar.
Tüm camiaya karşı kendi egosuna yenik düşen Cengiz’e rağmen bakalım seneye de bunu başarmak mümkün olacak mı!
NOT: Terim’in Futbol Federasyonu’ndan tazminat istemesine ilk gününden son gününe kadar karşı çıkan benim. O parayı alırsa bir hayır kurumuna bağışlaması gerektiğini de söyleyen benim. Hepsi arşivlerde duruyor. O ayrı mesele. Bu ayrı mesele.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Ülkenin geleceği her şeyden önemli olduğu zaman.