Sıfır otomobile dolu bagaj
Son günlerin en heyecanlı konusu Ali Babacan’ın kuracağı söylenen parti üzerine konuşmak.
Her ne kadar aylar önce bu konuyu ilk gündeme getiren olsam da, gelişmeleri de izliyorum.
Gerçi benim o gün söylediklerimin üzerine fazla bir şey koyulamadı henüz.
Bunda Ali Babacan’ın da sessizliğinin ya da ketumluğunun da payı yok değil.
Konuşmuyor.
Konuşulanlardan ve ortaya çıkan bir iki fotoğraftan yola çıkarak bir değerlendirme yapmak gerekirse, ki gerekiyor galiba.
O fotoğrafta heyecan verici pek bir şey yok.
Mesela Sadullah Ergin adı çok da iyi gelmiyor kulağa.
Çünkü daha Bismillah demeden “Yargıyı FETÖ’ye teslim eden adam Babacan’ın yanında” diyecekler.
Keza Beşir Atalay.
“Kırıkkale Üniversitesi’ni FETÖ’nün üssü haline getiren Beşir Hoca mı?” diye konuşacaklar.
Bunlar Ali Babacan’ın bagajını boş yere ağırlıkla dolduracaklar.
Üstelik de Ali Babacan’ın, “Burası bir İslamcı hareket gibi görünmemeli, siyasal İslamcıların yeni buluşma yeri olmamalıyız” söylemine çok da uymuyor.
Keza “Bana sosyal demokratlardan, liberallerden, sol liberallerden, merkez sağdan parlak isimler lazım” önermesini de karşılamıyor.
Bu yüzden de Babacan’ın bu fotoğrafla yola çıkmayacağını umuyorum.
Tabii kendi bileceği iş.
Bizimkisi sadece neler olabileceği konusunda bir uyarı.
Dinleyene...
***
Gazı kaçmadan
Geçenlerde “Siyasetin şampanyaya benzediği” yolunda bir aforizma yazınca bazı okurlar “Ne alakası var şimdi” dediler.
Anlatayım.
Bu cümleyi yeni kurulacak partilerle ilgili olarak yazdım.
Şampanyaya benzemesi ise şu yüzden:
“Kapağı açılmazsa sorun yok. Ama bir kez mantarını çıkardığınız zaman eğer çabucak içmezseniz gazı kaçar, içilecek bir şey olmaktan çıkar, ekşimiş bir şaraba döner.”
Yeni siyasi oluşumlar için de bu geçerli.
Şimdilik kapak yeni açıldı ve köpürme devam ediyor.
Ama bir süre daha bir hareket olmaz ise işin gazı kaçar.
Kimse bahsetmez hale gelir.
Kimsenin umurunda olmayan bir meseleye dönüşür.
***
Trump şaşırttı
Trump’ın Türkiye, S400, İdlib konularına hakimiyeti herhalde sadece beni şaşırtmadı.
Kendisinden beklenmeyecek derecede konuya hakim hatta konunun alt detaylarına bile hakimdi.
Bununla ilgili soruya uzun uzun yanıt verdi.
Türkiye’nin haklı taraflarını uzun uzun anlattı ki, bizim taraftan birisi bile bu kadar iyi anlatmazdı herhalde.
Şimdi herkes diyor ki, “Artık buradan da dönemez”.
Unuttukları ise şu:
Bugüne kadar zaten S-400 alırsanız F-35 vermeyiz” tehdidi Beyaz Saray’dan değil Kongre’den geldi.
Trump’ın da dediği gibi komplike bir konu.
ABD burada Türkiye ile biraz oynayacak gibi duruyor.
Başkan Türkiye yanlısı tavır almış gibi yapacak, Kongre ve Pentagon sıkıştıracak.
Karşılıklı tavizler verilecek.
Belki de sonunda benim aylar önce söylediğim noktaya varılacak, S-400’ün yanına bir de Patriot sistemi alacağız.
Yani mesele henüz bitmedi.
Ama çok da kötü gitmiyor şimdilik.
***
Bilimle suçlanmak
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kiracısıyla sözleşmesi biten Büyük İstanbul Otogarı için konuştu ve bu otogarın “Akla ve bilime peşkeş çekileceğini” söyledi.
Son zamanlarda bir siyasetçiden duyduğum en güzel cümlelerden biri.
Akla ve bilime peşkeş çekmek ne güzel bir peşkeş.
Otogar, bilim ve teknoloji üssü olacakmış.
Süper.
Ancak Başkan İmamoğlu’nu uyarmak isterim.
Danışmanlarından Murat Ongun bu fikrine katılmayabilir ve kendisini itham edebilir.
Çünkü Murat Bey, ben televizyonda pazar akşamları “Teke Tek Bilim” programı yaptığım için bana çok kızmış ve bana yolladığı bir mail ile benim korkak olduğumu, siyaset konuşmamak için bilime sığındığımı, bunu bir tarafa kaydettiğini ve günü gelince hesabını soracağını söylemişti.
Şimdi de Ekrem İmamoğlu’na aynı suçlamaları yöneltir mi acaba diye merak ediyorum.
NOT: Ongun’un bu tehditleri üzerine ben de kendisine yanıt vermiştim ve o da bu mailimi de kamuoyuna açıklamış ve benden şikayetçi olmuştu. Kendisine hakaretten mahkum oldum.
***
Suriye hep böyleydi
Birkaç gündür Lazkiye plajlarında çekilmiş eğlence ve tatil görüntüleri elden ele dolaşıyor.
“Bakın aslında Suriye’de durum gayet iyi, bu pislik Suriyeliler bizim ülkemizde ne arıyor” demeye getiriyorlar.
Ancak bu video gerçeğin bir bölümünü yansıtıyor.
Eğer Suriye kaynaklı sosyal medyayı takip ederseniz, sadece bugün değil yıllardır rejimin hakimiyeti altındaki bölgelerde, Şam’da Lazkiye’de durumun gayet iyi olduğunu, insanların normal ve hatta kimilerinin şaşalı hayatını sürdürdüğünü görürdünüz.
Ancak aynı dönemde Suriye’de neredeyse 1 milyona yakın insan da öldü.
Lazkiye’de denize giriliyor, doğru ama rejime muhalif yerlerde insanlar ölmeye devam ediyor.
Suriyeliler burada kalsın demiyorum ama o görüntülere bakıp “Memleketinizde durum şahane, ne işiniz var burada” diye Suriyelilere de saldırmasın hiç kimse.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Bilimden ve ilimden korkmadığımız zaman.