Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Anayasa Mahkemesi kararı ile ilgili neden tek satır kaleme almıyorsun?”

        Bazı okurlar böyle yazmış.

        Aramışlar, bakmışlar bu konuda bir yazımı bulamamışlar.

        Haklılar.

        Yazmadım.

        Biraz ortalık durulsun diye bekliyordum.

        Gürültü içinde “Aklıselim” duyulmaz diye.

        Ama madem çok merak ettiniz yazayım.

        Anayasa Mahkemesi’nin önüne giden ve Anayasa Mahkemesi’nin “fikir özgürlüğü kapsamında gördüğü” metni okudunuz mu ya da hatırlıyor musunuz bilmiyorum!

        Ben metni gayet iyi anımsıyorum ve çok açık söyleyeyim, metne hiç ama hiç katılmıyorum.

        Metnin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ciddi bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.

        Hele hele kaleme alındığı günlerdeki durum göz önüne alınırsa, Güneydoğu’da ciddi bir kalkışma provası yapılırken bu metnin yayımlanmasının anlamsız ve hatta hatalı olduğunu düşünüyorum.

        Ancak bu benim düşüncem.

        Ve kimse bu düşüncede olmak zorunda değil.

        Bu yüzden de Anayasa Mahkemesi gibi düşünüyorum.

        Hiç ama hiç katılmadığım bu metin, “düşünce özgürlüğü” kapsamındadır.

        Bana göre hatalı bir metin midir?

        Evet!

        Ama nasıl ki, ben onlar gibi düşünmeme özgürlüğüne sahipsem, onlar da benim gibi düşünmeme özgürlüğüne sahipler.

        Metin rahatsız edici mi?

        Bence evet. Rahatsız edici.

        Ama zaten düşünce özgürlüğü rahatsız edici metinler için geçerlidir. Sıradan, genel kabule uygun, herkesin düşündüğünü tekrarlayan bir düşüncenin tekrarı için düşünce özgürlüğüne gerek olmaz ki!

        Düşünce özgürlüğü “tam tersini” düşünme özgürlüğüdür, herkesle aynı düşünme özgürlüğü değil.

        Bu yüzden yazılan metnin tek satırına katılmadığım halde, Anayasa Mahkemesi’nin kararına aynen katılıyorum.

        Çok yerinde bir karardır.

        REKLAM

        ***

        Eleştirin, tehdit etmeyin

        Gelelim hükümet yanlısı medya ve yazarların Anayasa Mahkemesi’ne yönelik saldırısına.

        Elbette Anayasa Mahkemesi de eleştirilebilir.

        Eleştirilmelidir de!

        Ama bu eleştiri hukuk üzerinden olur.

        Karar üzerinden olur, Anayasa’yı yorumlayış biçimlerinden dolayı olabilir.

        Bu bir kişilik saldırısına, bir tehdide, bir şantaja dönüşmez.

        Eğer dönüşürse o zaman benim aklıma da şu gelir:

        “Acaba siz Anayasa Mahkemesi’ni bu karar için değil gelecekte önlerine gelecek olan dosyalarla ilgili gözdağı vermek için mi eleştiriyorsunuz?”

        Ayrıca unutmayın ki, Anayasa Mahkemesi’nin son derece “gayrı hukuki” bir kararı için aynı mahkeme hazirununu alkışlayan da sizlerdiniz.

        Hani OHAL KHK’larının Anayasa Mahkemesi’nin önüne gelemeyeceğini söyleyen kararlarını.

        Yani OHAL dönemi KHK’larını Anayasa’nın üzerine çıkaran o “akılalmaz” kararlarını alkışlayan...

        REKLAM

        ***

        İktidar dediğin lüks olur

        AK Parti gençlik kollarına mensup gençlerin, lüks yatta toplantı yapmaları mesele olmuş.

        Yat lüks müydü bilemem.

        Diyelim ki, öyle.

        Ne fark eder?

        Bu ülkede iktidar böyle bir şeydir.

        İktidarsan eğer, ister genç ol, ister yaşlı lüksleşirsin.

        ANAP’ın Has Bahçe davetlerini hatırlamıyor musunuz!

        Lüks olmayacaksa, iktidarın ne önemi var ki!

        Millete hizmet için mi iktidar olunur zannediyorsunuz!

        REKLAM

        ***

        Hazırlık bu kızmayın

        Fenerbahçe Bayern Münih’ten 6 yedi diye pek kızmış herkes.

        Bunda kızacak hiçbir şey yok bence.

        Adı üzerinde hazırlık turnuvası, hazırlık maçı.

        Real Madrid de geçen hafta 7 tane yedi Atletico’dan.

        Ki o hazırlık maçı da değildi.

        Bu maçlar ciddi maçlar gelmeden önce yanlışları görmek, doğruları bulmak için yapılır.

        Eğer takım, hoca ve yönetim bu maçtan ders çıkardıysa üzülecek bir şey yok.

        Yok ders çıkarmadıysa.

        O zaman durum felaket.

        REKLAM

        ***

        Bunlar varsa ben yokum

        Galatasaray yönetimi giderek Ultraslan denilen gruba daha da yakınlaşıyor.

        Niyedir bilinmez.

        Ultraslan dediğin ilk yıllardaki kaliteli taraftar grubu olsa sorun değil ama artık tarikat liderleri ile takılan, karanlık tiplerin yanında gezen bir garip oluşum haline geldi Ultraslan dediğin şey.

        En azından yöneticileri öyle.

        Siz bunları kulübün başına bela ederseniz, yarın da sizin başınıza bela olurlar.

        Bunlara herkes gereğinden fazla yüz verdi.

        Önce Özhan Canaydın, sonra diğerleri.

        Kulübün tepesine çıkartan Dursun Özbek oldu.

        Ama sonra Özbek’i paçavraya çeviren de aynı grup oldu.

        Şimdi de Cengiz yönetimi tepeye çıkan bu grup ya da güruhu kafalarına ettiriyor.

        Yönetim bu durumu düzeltinceye ve Galatasaray yönetimi kulübe hiçbir katkısı olmadan kulüpten rant elde eden bu grubu şımartmaktan vazgeçinceye kadar Galatasaray Kulübü ve yönetimi ile tüm bağlarımı koparıyorum.

        Her türlü desteğimi çekiyorum.

        Fare dağa küsmüş diyebilirsiniz.

        Ama bundan sonra başınıza geleceklerden ötürü fareye kızmak yok tamam mı!

        REKLAM

        ***

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        Çevremize topladıklarımızın düzeyinin bizim düzeyimizi belirlediğini unutmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar