Ağaç çarpar adamı
Bir anket yapılsa ve “Sizce en başarısız bakan hangisi” diye sorulsa, muhtemelen ilk sırada çıkacak olan Bakan Bekir Pakdemirli olacaktır.
Tarım konularında zaten baştan beri ciddi eleştirilerin odağındaydı.
Şimdi bir de orman mevzuu çıkarak üzerine tüy dikti.
Haftalardır ormanlarımız cayır cayır yanarken, bir tek yangın söndürme uçağının müdahale etmiyor olması, sadece çok az su taşıyabilen helikopterlerle söndürme çalışması yapılabiliyor olması dikkat çekince, herkes “Nerede bu uçaklar?” diye sormaya başladı.
Sonra ortaya çıktı ki, THK’nın yangın söndürme uçakları hangarda ve Bakanlığın THK’dan uçak talebi falan yok.
Ve sonra Bakan Pakdemirli’nin açıklaması geldi.
“THK’ya güvenmiyorum.”
Niye?
Belli değil. Bakan’a göre muhalefetin maşası olmuş.
Birincisi, yahu burası devletin kurumu.
Adı üzerinde Türk Hava Kurumu.
Bir bakanın çıkıp Kızılay’a, Yeşilay’a güvenmiyorum demesi gibi bir durum.
Ayrıca de ki, muhalefetin elinde bir kurum.
“Orman yansın ama muhalefet söndürmesin” mi demek istiyor Sayın Bakan?
Pakdemirli’den köylü şikayetçiydi.
Çiftçi şikayetçiydi.
Şimdi ağaçlar, ormanlar da şikayetçi oldu.
Köylüyü, çiftçiyi bilmem amma; ormanın ağacın ahını almayacaksın.
Çok kötü yapar adamı.
***
Kontr kıyak
Ali Ağaoğlu bir zamanlar satın aldığı otomobillerle İngiliz ekonomisini kurtardığını iddia ediyordu BBC’ye verdiği mülakatta.
Ondan önce de gazetelere ilan vererek bana saldırmış, yaptığı usulsüzlükleri belgelediğimiz için öfkelenerek “Bana kıyak yapmak için” gazetelere ilan vermişti.
Ben de kendisine “Senin servetin benimle muhatap olacak kadar eski değil, bu gidişle eskiyeceği de yok zaten” demiştim.
Haklı mı çıktım ne!
Dün medyaya yansıyan haberlere göre, Ali Ağaoğlu, mali sıkıntıda olduğu için Rolls Royce’ların, Bentley’lerini bir galeri aracılığıyla satışa çıkarmış.
Allah kimseyi zor duruma düşürmesin, kimseyi gördüğünden etmesin diyeceğim ama zaten pek bir gördüğü var gibi durmuyordu Ali Bey’in.
Yine de üzüldüm tabii.
Bu kez kıyak sırası bana geldi.
Satılık araçlarını baktım.
Pek çoğu birkaç milyon değerinde pahalı otomobiller ve zaten benim ilgi alanımda da değiller.
Ancak pek çoğunuzun bildiği üzere eski otomobilleri severim.
Ali Ağaoğlu’nun da satıştaki araçları içinde 1970’li yıllara ait bir eski Rolls Royce var.
Kendisine bir kıyak yapıp, bu otomobili alabilirim.
Muhayyer durumda ise bana uyar!
NOT: Muhayyer ne demek diye soran olursa TDK’ya göre sağlamlığı ve kullanılabilirliği açısından önerilen ve beğenilmediği takdirde geri verilebilecek olan eşya.
***
İmparatorluk uğurlaması
Önceki gün çok kıymet verdiğim bir ağabeyimi toprağa verdik.
Prof. Haluk Dursun’u.
Mektebi Sultani’den 40 yıllık ağabeyimi.
Olmayacak bir trafik kazasında, olmayacak bir şanssızlıkla yitirdik kendisini.
Arka koltukta otururken emniyet kemerini bağlasa, bugün ben bu yazıyı yazmıyor, dün cenaze töreninde üzülüyor olmayacaktık.
Ciddi bir ilim adamıydı.
Gerçek bir Türkiye aşığıydı.
Dünya görüşlerimiz ya da yaşam tarzlarımız hiç uyuşmasa da, uyuşan taraflarımız üzerinden çok şeyi paylaşabilirdik kendisi ile.
Öylesine geniş bir pencereden bakardı ki dünyaya...
Her şeyi ve herkesi sığdırabilirdi içine.
O yüzden de onun tabiriyle cenazesi yüzlerce yıl bir imparatorluk başkenti olmuş bu kentte olabilecek türden bir tören oldu.
Her fikirden insanın saygı ve sevgi ile uğurladığı bir cenaze idi.
Düşünün ki, son yolculuğuna ilerlerken tabutunun bir köşesini Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer köşesini Ahmet Davutoğlu taşıyordu omuzlarında.
Onların arkasında omuz verenler ise akşam onu Çiçek Pasajı’nda anacak olan mektep arkadaşlarıydı.
***
Abuk bir Lise müdürü tartışması
Haluk Dursun’un Galatasaray Lisesi’ndeki cenaze töreninde ilginç bir bilgi ortaya döküldü.
Galatasaray Lisesi’nin yeni müdürünün kim olacağı.
Haluk ağabeyimiz, bir başka Galatasaray Liseli tarihçi, Profesör Vahdettin Engin’in mektebe müdür olması için temaslar yapmış.
Cenazede zar zor ayakta duran ve hayli üzgün olan Vahdettin Engin’e “Doğru mu, oluyor musun?” diye sordum.
“Böyle bir durum var” dedi sonra da “Olacak herhalde” diye oradaki mektepli arkadaşlarına açıkladı.
Tabii anında gürültü koptu.
Galatasaray ortamlarında Vahdettin Engin’in Fenerbahçe Spor Kulübü taraftarı olduğu, mektebe müdür olmasının doğru olmayacağı konuşulmaya, tartışılmaya başlandı.
Kulübün Divan Başkanı Eşref Hamamcıoğlu bile bir bildiri yayınlayarak Engin’in bu görevden gönüllü olarak feragat etmesi gerektiğini söyledi.
Camia içinde genel kanaat de bu yönde.
Hem mektepliler hem de kulüp tarafındakiler ve taraftarlar Engin’in Fenerbahçeli olmasının sakıncalı olduğunu söylüyorlar.
Ben ise bu durumu gülerek izliyorum.
Özellikle de mektepliler yani Liseliler ya da Liseciler tarafını.
Çünkü çok değil birkaç ay önce ben “Kardeşim, Fenerbahçe taraftarı lise mezunlarını kulübe üye yapmak doğru değil. Bu kabul edilemez” dediğim zaman kimi liseliler “Hakları var. Olabilirler” diyor ben ise “Burası spor kulübü mezunlar derneği değil” diye itiraz ediyordum.
O gün Fenerbahçe taraftarı liselilerin Galatasaray Spor Kulübüne üye olmasını normal bulanlar, bugün Liseli Vahdettin Engin’in bir spor kulübü olmayan ve Fenerbahçe ile hiçbir rekabeti bulunmayan liseye müdür olmasına karşı çıkıyor ve meseleyi spor kulübü taraftarlığı üzerinden tartışıyorlar.
Ben böyle bir zırvalık görmedim.
Galatasaray’a yakışan Prof. Vahdetin Engin’in lise müdürlüğünü spor kulübü taraftarlığı üzerinden tartışmak değildir.
Bu görevi layığı ile yapıp yapamayacağı, Galatasaray Lisesi’ni Batı’ya açılan pencere olarak koruyup koruyamayacağı üzerine olmalıdır.
Mektepli kardeşlerime tavsiyem budur.
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Günde iki kere doğruyu gösteren durmuş saate doğruyu gösterdiği anda kızmadığımız zaman.