Bakan karizmasını çizenler
İçişleri Bakanı Soylu, son dönemlerin en sivri politikacılarından biri.
Muhalefete karşı sert tavrının, kendi partisine de zarar verdiğini düşünenler var. Hem de kendi partisinde bile.
Seveni kadar sevmeyeni, hayran olanı kadar nefret edeni de mevcut.
AK Parti içinde de durum farklı değil Soylu açısından.
Sevenlerinin de, sevmeyenlerinin de ittifak ettikleri bir nokta var ise o da Süleyman Soylu’nun terörle mücadeledeki başarısı.
Soylu, Bakanlık koltuğuna oturduğu günden bu yana dağdaki eşkıyaya karşı oldukça başarılı oldu.
Zaten karizmasının önemli bir bölümü de buradan geliyor.
Ancaaaaak!
Dağdaki eşkıyaya karşı başarılı olan İçişleri Bakanı Soylu, yollardaki eşkıyaya karşı aynı oranda başarılı değil.
Bakan Soylu, uzun zamandır AK Parti’ye karşı öfkeyi, kızgınlığı tetikleyen, toplumda “Ayrıcalıklı parti, kitle” algısını pekiştiren “Çakarlı otomobil terörü”ne de savaş açtı.
Yasaklar getirdi, “Kanunla belirlenenler dışında kimse çakar kullanamayacak” dedi, yolları bunlardan temizleyeceğini ifade etti, polislerin çakar kullananların gözünün yaşına bakmayacağını söyledi...
Kısacası “Büyük konuştu”.
Sonuç ne?
Sıfır.
Gerçekten sıfır.
Geçen sene, Bakan Soylu bu açıklamayı yapıp bir de genelge yayınladığı gün ben de buradan “Yolda gördüğüm çakarlı araçları afişe edeceğim” dedim.
Bir de küçük not defteri aldım.
Yolda plakalarını almak için.
Yemin ediyorum ki, defter bir haftayı bulmadan doldu.
O kadar ki, plakaları yazmaya yetişemediğim zamanlar olduğu halde...
Renault Clio’sundan Fluence’ına, Toyota Corolla’dan Land Cruiser’a, Fiat Linea’sına, Egea’sına… Sayısız VW Passat’a…
Mercedes’in her kasasından Audi’nin her boyuna, niyeyse daha az sayıda BMW’ye, bolca Range Rover’a...
Herkeste çakar. Herkes emniyet şeridi diye bilinen yerde.
O kadar alışmışlar ki, yol açık bile olsa oradan gidiyorlar.
Zannedersin emniyet şeridi değil, iktidar sahibi olanların şeridi.
Eli kalaşnikoflu adamla mücadelede başarılı olan Soylu, otomobili çakarlı adamla mücadelede yerle yeksan oldu.
Bu çakarlılar o kadar fütursuz ki, yolda polis var ise eğer bir de adamın üzerine sürüyorlar otomobili.
Polisler ise Bakan’ın genelgesine, çok açık talimatına rağmen durduramıyorlar şu “çakarlı çakalları”
Çünkü içinden inen “Sen benim kim olduğumu biliyor musun”la başlıyor cümleye.
Ve illa ki birisi çıkıyor.
Polis de akıllanmış.
Bulaşmıyor bile.
Biliyor ki Bakan da onu kurtarmayacak.
Bu çakarlı terörle mücadelede şehit olsa, cenazesine kimse sahip çıkmayacak.
Çakarlılar, Bakan’ın karizmayı fena çiziyorlar.
Her gün.
Şerit şerit.
Emniyette...
***
Hız limiti niye var!
Hazır yoldan bahsetmeye başlamışken, yine yolda kalalım.
Çakarlılara yenilen İçişleri Bakanımız, yollardaki hız limitlerinin artırılmasının planlandığını açıkladı.
Artırılması doğru mu değil mi ayrı tartışma ama bence öncelikli olan bu limitlere bir standart getirilmesi.
Aynı evsaftaki yolların kiminde 90, kiminde 120, kiminde 70 km hız limiti var.
120 km limiti olan yolda tünele giriyorsunuz, limit 70’e düşüyor.
Hız limiti 50 km olan kent içi trafikte tünele giriyorsunuz limit 70’e çıkıyor.
Buna mukabil alt geçit diye anılan tünellerde 50 km’yi geçirseniz ceza yiyorsunuz.
Saçma sapan limitler.
Önce bu düzeltilmeli. Hız limiti bölgelerine gelirken tabelalarla hız kademeli olarak aşağı çekilecek şekilde uyarılar olmalı.
Otoyollardaki hız limitlerine gelirsek…
Bu limitler her yerde var ve ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği gibi, yol içinde de farklılık gösteriyor.
Avrupa’da da genel kabul 120 kms.
Almanya’da yer yer limitsiz bölgeler var ama çok kısa sürüyor ve bittiği anda hızınızı düşürmezseniz fotoğrafınızı çekip, cezayı yapıştırıyorlar.
Bu limitlerin farklı nedenleri var.
En önemli neden güvenlik değil.
Modern araçlarda güvenlik sınırı çok daha yukarı çekilmiş durumda.
Bu limitlerin güvenlik dışında iki nedeni var.
-Yakıt tüketimi
-Çevre kirliliği
Aslında ikisi de iç içe.
Hızlı giden otomobil daha fazla yakıt tüketiyor. Bu da ülke ekonomisi için zararlı.
Dahası daha çok yakıt, daha çok emisyon demek, daha fazla kirlilik demek.
Üstelik yüksek süratte yanma da tam olarak gerçekleşmediği için, emisyon değerleri de yükseliyor.
Hız limitlerine bir de bu gözle bakmanızda fayda var.
***
Ey özgürlük
Bir daha biriniz çıkar da “Bu ülkede özgürlük falan yok” derseniz… Yeminle söylüyorum ağzının ortasına iki tane vururum.
Ulan bu ülkedeki özgürlük nerede var be!
Kanıt mı!
İşte kanıt canlı canlı karşınızda.
Yüce Türk yargısı açıkladı.
Terör örgütü mensubu, 33 erimizin şehit edildiği olaydan bizzat sorumlu, PKK’da uzun süre yöneticilik yapmış, örgütün liderinin kardeşi Osman Öcalan hepinizin bildiği üzere TRT televizyonuna çıkarılıp konuşturuldu.
Herkes “Aranan bir terörist TRT’ye nasıl çıktı” dedi.
Bir özgürlükler karşıtı da gidip suç duyurusunda falan bulundu.
Adaletimiz de kararını verdi.
Dedi ki, “Bu fikir özgürlüğüdür. Çıkarılabilir”
Tabii benim anlamadığım bir şey var.
Bu durumda Kandil’dekiler dahil, tüm terör örgütü mensuplarının önü açılmış oluyor.
Kanun karşısında Osman Öcalan’la Murat Karayılan’ın ya da Cemil Bayık’ın bir farkı yok.
Onlar da ekrana çıkarılabilirmiş demek ki!
Peki o zaman Hasan Cemal’i mahkum eden mahkemenin Türkiye’nin özgürlükler ülkesi olduğundan haberi yok muydu!
***
İnce atışma
Cumhurbaşkanlığı seçimi 2023’te mi yapılır daha önce mi bilmiyorum.
Siyasi şartlar belirleyecektir.
Ancak o seçim öncesi biraz şenlik olacak gibi.
Çünkü o gün ortalık karışacak.
Yerel seçimlerden bu yana muhalefetin daha doğrusu ana muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu gibi bir algı oluştu.
Sadece halkta değil, İmamoğlu’nda da.
O da geleceğin Cumhurbaşkanı adayı hatta Cumhurbaşkanı gibi davranıyor.
Edası, cakası öyle.
Seçmende de bir şikayet yok. Onlar da İmamoğlu’nu istiyorlar.
Fakat Muharrem İnce, Habertürk’e çıktı ve “2023’te Cumhurbaşkanı adayıyım” dedi.
“İstiyorum, bekliyorum” falan değil.
Açıkça “Adayım”.
İmamoğlu cephesinden ise “imalı” bir yanıt geldi. “Dün dünde kaldı cancağızım, artık mekanın yeni bir sahibi var”
İnce ise şimdilik yanıtsız.
Bakalım onun bu atışmadaki yanıtı ne olacak ya da olacak mı!
Tabii 4 yıl var daha ve az zaman değil.
O arada iktidar cephesinde ne olur, ne biter onu da ayrıca göreceğiz elbet!
***
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Tadında bırakabildiğimiz zaman.