Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜİK Türkiye’nin nüfusunu açıkladı.

        Gençler hatırlamaz eskiden nüfus sayımı dediğin eve kapanmak demekti.

        Sokağa çıkma yasağı ilan edilir.

        Herkes evinde sayım memurunu beklerdi.

        Öyle sayılırdık.

        Genişçe bir istatistik de yapılırdı, onlarca soruluk.

        Sonra “asri” olduk.

        Eve kapanma kalktı. Sokağa çıkma yasağı da.

        Şimdi artık “adrese dayalı” sayılıyoruz.

        2019 yılında 83 milyon 154 bin kişi olmuşuz.

        Maşallah. Allah arttırsın diyeceğim ama zaten arttırmış. Bir önceki yıla göre 1 milyon 151 bin 115 kişi daha fazlayız.

        Ne var ki, nüfus sayımı sonuçlarında dikkatimi çeken bir unsur var.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardır bıkıp usanmadan söylediği ve önce 3, şimdilerde ise “en az dört” dediği çocuk yapma “talimatına” pek uyan yok.

        Bunu muhalefet olsun diye ben bir tarafımdan uydurmuyorum.

        Sayılar söylüyor.

        TÜİK’in açıkladığı oranlara bakarsak Türkiye’nin nüfus artış hızı 2019 yılında yüzde 1.39 olmuş.

        Hiç yoktan iyi ama istenilen düzeyde değil.

        İşin daha acayibi, Cumhuriyet tarihimizde nüfus artış hızının en düşük olduğu yıllar, AK Partili yıllar.

        AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılında Türkiye’nin nüfus artış hızı yüzde 1.5.

        Ancak AK Parti ile birlikte nüfus artış hızı hemen düşmeye başlıyor.

        2007 yılında “dibe” vuruyor ve yüzde 1.2 oluyor.

        Bu tüm zamanlarımızın en düşük nüfus artış oranı.

        2008, 2009 ve 2010 yıllarında da bu durum devam ediyor.

        O günlerin Başbakanı Erdoğan’ın “3 çocuk yapın” ısrarı boşuna değil.

        2013 yılına kadar durum değişmiyor.

        2013’te tedrici bir yükselme var.

        Nüfus artış hızı 1.6’ya çıkıyor o yıl.

        Ama hemen ardından yine düşme trendine giriyor.

        Ve 2019 yılı artış hızı yüzde 1.39.

        Demek ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her dediğini emir telakki edenler bile iş çocuk sayısına gelince söz dinlemiyor.

        Bildiğini okuyor.

        Anladığım kadarı ile bir sigara ve çocuk konusunda en has Erdoğancılar bile Erdoğan’ı dinlemiyor!

        *

        Vergi yürürlükte haberiniz olsun

        Aralık ayının gündemi Değerli Konut Vergisi idi hatırlayabilirseniz.

        Hükümet yanlısı medyada bile bu verginin çok yanlış bir vergi olduğunu ve çok keyfi bir biçimde uygulamaya koyulduğuna ilişkin çokça eleştiri çıkmıştı.

        Zaten Cumhurbaşkanlığı adına İbrahim Kalın çıkmış ve “Bu vergiyi erteleyeceğiz ve yeniden değerlendireceğiz” demişti.

        Ben de “Burası hukuk değilse bile en azından kanun devleti, bir kanun Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü’nün açıklaması ile geri çekilmiş olmaz. Ya TBMM’den bu yasanın yürürlük tarihini ileriye öteleyen bir karar ya da Cumhurbaşkanlığı’ndan bu yasayı değiştiren bir KHK gelmeli” demiştim.

        Ancak benden başka bu meseleye böyle bakan olmadı.

        Hukuktan o kadar uzaklaşmış ki, toplum “Saraydan böyle açıklama yapıldıysa tamamdır” havası içinde unutuldu gitti.

        Bakın sevgili okurlar, sizleri bir kez daha uyarayım.

        Bu vergi hâlâ yürürlükte.

        Yani ödemek zorundasınız.

        İtiraz süresini hâlâ geçirmemiş olanlar hemen itiraz etsin.

        İtirazına yanıt alamayanlar hemen dava açsın.

        Cumhurbaşkanlığı “erteleme” konusunda ciddi ve hâlâ kararlı ise o zaman gereğini yapmaları lazım.

        Yoksa pek yakında yüzbinlerce dava açılacak.

        Haberleri olsun!

        CHP de bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürecekse, bir an önce götürsün…

        *

        Mafya

        Avcılar’daki Suriyelilerin kavgası Sevilay Yılman’ı bayağı bir panikletmiş.

        “Resmen mafya olmuşlar” diye yazmış dün.

        Resmen mi gayriresmi mi bilmiyorum ama şaşırdık mı bu duruma?

        Bunların mafyalaşacağını tam 2014 yılının ağustos ayında yazmışım ilk olarak.

        “Pek yakında Türkiye’de bir Suriyeli mafyası ortaya çıkarsa hiç şaşırmayın” diye.

        Daha sonra da sık sık bu tehlikeli olasılığı dikkat çekmişim.

        Son olarak da 2019 başında “Bir süre sonra Suriyeli göçmenlerin kültürel haklarından, eğitim haklarından, ana dille eğitim meselelerinden söz ediyor olacağız. Suriyeli mafyaların oluşacağından ise zaten kuşkumuz yok” demişim.

        Biraz aklı olan herkes bunun böyle olacağını biliyordu zaten.

        O yüzden Avcılar’daki kavgaya şaşırma Sevilay.

        Turbun büyüğü heybede.

        Heybe de hayli büyük.

        *

        Hem sev hem terket

        Aklıma geldi.

        “En bi milliyetçi” diye bilinen, vatanperverlik “şampiyonları” neden Karadağ’a yerleşir acaba!

        Eğitim için derlerse inanan kaç kişi çıkar?

        Bir zamanlar “Ya sev ya terket”çiler vardı.

        Şimdi artık tersi söz konusu galiba.

        *

        Gömün…

        Bu ülkede ekonomik krizden daha derin ve daha tehlikeli bir kriz var.

        “İnsanlık krizi”

        Başta sosyal medya olmak üzere her yerde görüyoruz.

        Mesele krizin de ötesine geçmişe benziyor.

        Bursa’da otobüse çamurlu ayakkabıları ile binen çocuğu dövüp otobüsten atan ve buna tepki gösteren vatandaşın boğazını sıkan otobüs şoförü mesela.

        Bu artık insanlık krizi falan değil.

        Doğrudan “Mevtayı Gömün” durumu.

        *

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        İnsanlığın ölmesinden rahatsız olduğumuz zaman.

        Diğer Yazılar