Kredi değil bond, Eurobond
İstanbul’daki metro inşaatlarının epey uzunca bir zamandır durduğunu, bazı tünel inşaatlarının da yürümediğini bilmeyen kalmadı herhalde.
İşin vahimi bu inşaatların daha uzun süre duraklaması, ciddi sorunlara yol açacak, buralardaki hayli kıymetli ekipman kullanılamaz hale gelecek.
Bunu aşmanın tek yolu ise bir yerlerden para bulup, kazılara yeniden başlamak.
Geçtiğimiz haftalarda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bununla ilgili bir dış kredi bulduklarını ancak Beştepe’nin krediyi almaları için gereken onayı vermediğini söyledi.
Ancak bu iddia tam olarak gerçeği yansıtmıyor.
Gelin size meseleyi tüm boyutları ile aktarayım:
İBB Başkanı İmamoğlu göreve başladığı zaman metro inşaatlarını yeniden başlatmak istedi.
Ancak belediyenin bu inşaatları yapan firmalara ödeyecek parası yoktu. Kaynak İller Bankası’ndan geliyordu ama bu kaynak artık kurumuştu.
İller Bankası bu projelere kaynak aktaracak durumda değildi.
Yasa gereği belediyenin bu projeleri dış borç ile yapması da mümkün değildi.
Özkaynak ile yapmak zorundaydı.
Metro inşaatlarını yürüten firmalar, uzunca bir süredir bu işi yapan ve Ankara bürokrasisine ve AK Parti’ye yakın firmalardı.
Bu firmalardan iyi niyetli bir öneri geldi.
İBB’ye “Biz gidip Ankara’yı ikna edelim. Duran bu metro projelerini Öncelikli Kamu Yatırımı Programı’na aldıralım. Bu durumda biz yükleniciler olarak dış finansman kullanarak bu projeleri başlatır ve tamamlarız. Belediye parayı bize öder” dediler.
İBB bu teklifi kabul etti.
Müteahhitler Ankara’ya gittiler. Ancak İstanbul’un metro projelerini Kamu Yatırım Programı’na aldırmayı başaramadılar ve eli boş döndüler.
Büyükşehir Belediye bürokratları Ankara’ya giderek Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi ile masaya oturdular.
Cumhurbaşkanlığı’ndaki bürokratlar İBB’ye yeni bir formül önerdiler.
Belediye dış borç değil de, bond ihracı yoluyla dış finansman bulursa bunu metro projelerinde kullanabilirdi. Yıllardır Eurobond ihraç eden belediyenin bunu bir kez daha yapmasının önünde bir engel yoktu.
Bu formül İBB tarafından da benimsendi ve Cumhurbaşkanlığı’na Eurobond ihracına izin için başvuruda bulunuldu.
Şu ana kadar bu bond ihracına ilişkin izin çıkmış değil.
Yani kredi bulunmuş Cumhurbaşkanlığı izin vermemiş değildi.
İstenen izin Eurobond ihracı içindi.
Cumhurbaşkanlığı da haliyle “İBB’nin dış borçlanma için bizden istediği bir izin talebi bulunmamaktadır” diyordu.
*
Yine mi?
Yine darbe lafları.
2007’de duyduk önce bu darbe iddialarını.
27 Nisan muhtırası zamanıydı.
Bir yandan 367 saçmalığı gündemdeydi.
Bir yandan Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Üzerine bir de “internet muhtırası” gelmişti.
Sonrasında “The Cemaat”in yükselişi başlamıştı.
Emekli generaller, emekli olmadan önce darbe planlamakla suçlandılar.
Birer birer içeri atıldılar.
17-25 Aralık olunca ve ardından darbe girişimi gelince “The Cemaat”in çevirdiği işler olduğu söylendi.
Darbe girişimi yoktu aslında.
Cemaat kumpası vardı.
O gün bavul bavul darbe evrakı taşıyanlar bugün içerde.
Evrakta sahtecilikten.
Ama onların şakşakçıları, yetmez ama evetçileri dışarda.
Ve şimdi bir kez daha darbe cümleleri kuruluyor.
Önce Nagehan Alçı’nın köşesinde okudum “Askeri vesayet hortlatılıyor” falan gibi cümlelerle.
Bu solo girizgahın ardından “Koro” başladı.
Hepsini gaza getiren ise İlker Başbuğ idi.
“26 Haziran 2009'da askeri şahısların, askeri mahalde işlediği suçlarda dahil özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa teklifi getiriliyor. Bunu kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın" dedi.
Ve yine darbe geliyor korosu başladı.
Bakın benim öyle derinlerde tanıdıklarım, devletin dibine kadar inen kaynaklarım, her duyduklarını bana üfüren yüksek mevkilerde veya gizli mahfillerde dostlarım yok.
Cep telefonuma ne vatsaptan ne de SMS’den yağan bilgi falan da olmuyor.
Memlekette darbe tehlikesi var mı yok mu onu da bilmem mümkün değil.
Ne var diyebilirim ne de yok.
Çünkü bilmiyorum.
Son karşılaştığım askeri, birkaç gün önce TV’deki bir yarışmada görüp, Türk Silahlı Kuvvetleri adına bir kaz daha utandım.
Başka asker falan da görmedim.
Fakat bildiğim bir şey var.
10 sene önce emekli olmuş...
Kendi silah arkadaşlarının bile çok kızgın olduğu...
En yakınlarının bile peşinden gitmeyeceği...
Meslektaşlarının generaller birer birer içeri atılırken parmağını bile kıpırdatmamakla suçladığı...
Bir adam darbe falan yapmaz, yaptıramaz.
TSK’nın başında iken yapmadı.
Başta da dediğim gibi...
Türkiye’de darbe falan olmaz diyemem.
Ama ille darbeci arıyorsanız en beklenmedik adamlara bakın derim.
Çok gizli şeyleri bildiğimden değil, bu ülkeyi bildiğimden.
*
Corona’dan son haberler
Corona Virüs salgınında öngörüler aşılmış durumda.
Salgının 70 bin civarı vaka ve yüzde 2 ölüm oranıyla yaklaşık 1200 ila 1500 arasında ölümle sona ermesi umuluyordu.
Ancak vaka sayısı da ölüm sayısı da bunu aştı.
Düne kadar toplam 71 bin 451 Corona Virüs vakası saptandı.
Bunlardan şimdiye dek ölen hasta sayısı 1776.
11 bin 430 hasta tamamen iyileşti.
58 bin 245 kişinin ise tedavisi devam ediyor.
Bunlardan 46 bin 919’unun durumu orta düzeyde ve iyileşme yolundalar.
11 bin 326’sında ise hastalığın seyri oldukça ciddi.
*
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Fikri takip yapan gazetecileri kapanmış konuyu uzatmakla suçlamadığımız zaman.