Mecburen çıkan ne halt etsin!
“Evde kalın”
Başüstüne.
İşi olmayan, işini evden yapan tabii ki kalsın, kalmalı, kalacak.
Çıkarsa eşektir.
Ama ya kalamayan.
Evde kalmak istediği halde çıkması gereken.
Onları düşünen var mı?
Günlerdir evde kalın diye kıyamet kopuyor.
Evden çıkana hakaretin bini bir para.
Ben de kızıyorum.
Hafta sonu kıçını gezdirmek için çıkana.
Ama adam mecbursa!
İşi var işi!
Nasıl gitmeyecek?
Ne diyecek patronuna, işverenine, hatta kamu görevlisi kamuya!
“Televizyonda birileri çıkma dedi çıkmadım” mı!
İnsafınız yok anladık ama biraz izan yahu.
Madem çıkmamak bu kadar önemli, madem sokağa çıktın mı hastalığın yayılmasını durduramıyorsun “Çıkmayın, evde kalın” diyeceğinize önlem alın!
Zorunlu işler dışındaki işleri tatil edin.
Zorunlu işleri “münavebeli” hale getirin.
Vardiya yapın.
Yapın ki bu meret bu bela yayılmasın!
Çıkanların büyük bölümü keyfinden çıkmıyor.
Dün bir harita yayınladılar telefon verilerine dayanarak “Hangi semtler daha çok çıkıyor” diye.
Buradan bile ayrımcılık yapıldı bu hiçbir şeyden ders almayan memlekette.
Daha çok çıkanlar kenar semtler.
Adam çıkmazsa aç kalacak belli ki, mecbur çıkmaya.
Bazılarının lüks dediği ama aslında orta direk semti olan Ataköy, Bakırköy, Şişli, Kadıköy gibi semtlerde de var çıkan.
Daha az ama var.
Çünkü orada da çalışan var.
Çıkmasınlar mı istiyorsunuz!
Getir yasağı kardeşim.
“İdare ederiz” deme.
“Yaza kadar dayanalım” deme.
Hem evde kalın deyip hem yasak ilan etmemek nasıl bir söylemdir.
Korkmayın kardeşim.
Getirin düzenlemeyi.
Çıkarmayın milleti.
*
İlacın üretimine hemen başlamak şart
Hidroksiklorokin etken maddeli bir ilaç son günlerin gözdesi.
Belli ki, Covid 19 üzerinde etkili.
Belli ki, hayatlar kurtaracak.
Zaten Bakanlık da bu yüzden 500 bin kutuyu toplatmış.
Her kutuda 30 adetten 15 milyon adet.
Ancak dün konuştuğum New York Lenox Hill Hastanesi’nde bölümdirektörlüğünü görevi yürüten Ass. Prof. Dr. Güneş Aygök bunun çok yetersiz olduğunu söylüyor.
“Fatih Bey, bu kadar ilaç yetersizdir. ABD’nin sadece Novartis Teva ve Bayer’den siparişi bile 200 milyon tablet. Ve belli ki ABD ve Avrupa bu ilaca yüklenecek. Bu çok çok önemli. Geç kalmamak lazım. Türkiye hemen bu ilacın üretimine başlamalı” dedi.
Ben de kendisine “Sanofi bu ilacı Lüleburgaz fabrikasında üretebildiğini ve elinde yeterli ham madde bulunduğunu açıkladığını” söyledim.
Prof. Aygök’ün yanıtı şu oldu:
“Bekleyecek vakit yok. Şimdiden üretmeye başlamaları lazım. Ve Sağlık Bakanlığı bu ilacın hammaddesini bir an önce garantiye almalı. Türkiye üretime başlamazsa Sanofi bu hammaddeyi başka bir ülkeye yollayabilir talep üzerine. Klorokin bulunması daha kolay ama hidroksiklorokin daha etkili. Elimizde hazır bundan varken üretime geçmeliyiz.
Çünkü ABD’ye çok büyük bir dalga vuracak. O zaman ilaç sıkıntısı felaket boyutta olabilir. Lütfen bakanlığı uyarın üretime geçsin. Şu anda tek etkili silah bu. Hidroksiklorokin.”
*
Hidrosiklorokin ve göz
Sağlık Bakanlığı, hidrosiklorokin etken maddeli ilaçlarla ile tedavi edilecek Corona Covid 19 hastaları için önden bir göz muayenesi ve göz hekiminin onayı şartını getirmiş.
Bunun nedeni, bu ilacın yan etkileri arasında retina hasarının da yer alması.
Zaten bu ilaçların en bileneni ve Türkiye’de var olanının yan etki listesi hayli uzun.
Amerikan FDA’in internet sitesinde ilacın yan etkilerini bir kaç gün önce okumuş biri olarak olası yan etkilerin sıralandığı listeyi görünce şaşırmıştım.
Hemen güvendiğim göz doktorlarından Baha Toygar’ı aramıştım.
Baha Toygar, uzun yıllardır Lupus ve artrit tedavisi gören pek çok hastayı takip ettiğini ve hiç birinde bu yönde bir hasar olmadığını, kurallar gereği yan etki listesine bunların yazıldığını ama bu gibi yan etkilerin çok ender ortaya çıksa bile oraya yazılmak zorunda olduğunu söyledi. Takip ettiği hiç bir hastada, uzun süreli bu ilacın kullanımına rağmen böyle retina hasarına rastlamamıştı.
Dün aynı soruyu bir kez de NY Lenox Hill Hastanesi’nden Güneş Aygök’e sordum. Aygök de “Lupus hastaları bu ilacı yıllarda kullanıyorlar. Üstelik de günde 2 bazen 4 doz olarak. Orada söz konusu olan ve genelde pek de görülmeyen bu yan etkiler corona tedavisi gibi kısa süreli kullanımda daha da az görülecektir. Elbette her ilacın listelenmiş yan etkileri vardır. Burada hekimler bunu bilir ve tercih yaparlar. Bu korkulacak bir ilaç değildir” dedi.
Dün akşam saatlerinde de Türk Oftalmoloji derneği yani göz doktorları derneği bir açıklama yaparak “Böyle bir uygulama corona hastalarının bir de göz muayenesi için göz hastanelerine ve kliniklerine gitmesini gerektirecek ve hastalığın yayılma hızını arttıracağı gibi hastaya da gereksiz külfet olacaktır. Klorokin makulopatisi en az 5 yıllık bir kullanımla ortaya çıkan ilacın makulada birikmesi durumudur. Toksisite riski en az 5 yıllık devamlı kullanımda ortaya çıkan bir durumdur. Risk 5 yıllık kullanımda yüzde 1, 10 yıllık devamlı kullanımda yüzde 2’dir” şeklinde bir açıklama da yaptı.
*
Sınıflar üzeri
İlk yazıda da dediğim, hiçbir şeyle aklını başına almayan bu ülkede corona konusunda bile ayrımcılık sürüyor.
Oysa bu hastalık zengin fakir takmadığını, makama falan bakmadığını gösterdi.
Prens Charles corona pozitif ise herkes olabilir.
Zaten veriler de onu göstermeye başladı.
Hiç kimse bu hastalık sosyetikleri vuruyor da demesin, sokağa çıkan bilinçsizleri vuruyor da demesin, umrecileri vuruyor da demesin.
Bir yanda Fenerbahçeli, Galatasaraylı sporcular yöneticiler, sanatçılar gazeteciler coronalı.
Diğer yanda orta halliler, kendi halindekiler.
Mesela önceki gün açıklanan 7 kişilik listeden Uşak’taki ikisi coronayı nereden kapmış biliyor musunuz?
Umreden dönen akrabaları ziyaretten.
Gencecik hayatını kaybeden hemşire kızımız nereden dersiniz?
Coronadan ölmeyen bir hastadan. Hani şu çok konuşulan Kapalıçarşılı esnaftan.
İşin özü bu hastalık her yerde.
O yüzden hiç değilse burada bölünmeyin.
Ne sınıf ne takım ne de taklavat dinliyor bu.
Bilin!
*
Coronaya özel hastane aslında hazır
Bir süre önce bir programda dile getirdim bu mevzuyu.
“Çin 1 haftada 3000 yataklı hastane yaptı, corona için özel hastane. Bu mücadelede başarılı olan tüm ülkeler coronalı hastaları ayrı hastanelerde topluyorlar. Biz de böyle bir şey yapmalıyız” diye.
Zaten hastane kapasiteleri de hızlı aşılacağı için, böyle bir gereklilik de var.
Coronalı hastalar ile hastanelere başka tedaviler için giden risk grubundaki hastaları da aynı çatı altına sokmak da çok doğru değil.
Tüm bunlardan yola çıkarak
Hatta bir de fikir söyledim.
“Şu anda boş duran eski Atatürk Havalimanı terminali hızlı bir biçimde elden geçirilip corona hastanesine çevrilebilir mi?” diye.
Orası şart değil de elde hazır kocaman bir bina var. Isıtması hazır, soğuması hazır, otoparkı hazır, giriş çıkışı hazır, alt yapısı hazır diye.
Bakıyorum da ciddiye alan yok.
Yine de çok umutsuz değilim.
Hiç değilse el dezenfektanı yapacağımızı öğrendim dün.
Buna da şükür.
*
Belediyeden talepler
Büyükşehirlerde özellikle de İstanbul’da yaşayanlardan mesajlar var.
Belediyeden bazı beklentilerini dile getiriyorlar:
- Yolcu az diye toplu taşımada sefer sayıları azaltıldı anlıyoruz ama bu kez de bazı saatlerde çok yoğun oluyor. Corona ile mücadele böyle olmamalı.
- Temizlik ön plana çıktı. Su harcamaları ister istemez arttı. Fiyat bir iki aylığına biraz aşağı çekilebilir mi?
- Evden çıkamadığımız için otomobillerimiz mecburen İspark’ta duruyor. İspark en azından 65 yaş üstü araç sahiplerine bu dönemde indirimli olabilir mi?
- Evden çıkamadığımız için otopark parası birikiyor. Görevliler haklı olarak parayı günlük istiyor ama çıkamıyoruz nasıl ödeyelim?
- Belediyeler sokaklarda bazı bölgelerde el dezenfektanı bulunduramazlar mı? Evet bazı alçaklar çalıyor ama başında bir görevli ile bir konteynerde olabilir.
*
Online G20
Bugün dünyada ilginç bir ilk gerçekleşecek.
Dünya liderleri daha doğrusu G20 adındaki en büyük 20 ekonomiye sahip ülkelerin liderleri bir araya gelecekler.
Ancak yollar kesilmeyecek, oteller de kiralanmayacak, müthiş güvenlik önlemleri alınmayacak.
Liderler pahalı veya ucuz uçakları ile binlerce kilometre katedip gitmeyecek.
Korumalar ortalıkta fink atmayacak, vatandaş rahatsız edilmeyecek.
Teröristler zirveyi nasıl kana bularız diye aylar öncesinden plan yapmaya çalışmayacak.
Dev masraflar yapılmayacak.
Çünkü G20 Zirvesi bu kez “Skype” ile yapılacak.
Liderler birbirleriyle bilgisayar ekranında konuşacaklar.
Şimdilik virüs korkusu nedeniyle böyle yapıyorlar.
Belki bundan sonra hep böyle yaparlar!
*
NE ZAMAN ADAM OURUZ?
Ciddiye aldığımız zaman.