Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Haftalardan beri, televizyonda yaptığım corona ile ilgili programlarda ve doktorlarla yaptığım sohbetlerde konunun uzmanı profesörlere “Sosyal mesafe ne kadar olmalı” ve “Corona virüsü havada ne kadar kalabiliyor” sorusunu yöneltiyorum.

        Hemen hemen tamamından aldığım yanıt aynı.

        “Virüs havada asılı kalamıyor, sadece tükürük yolu ile bulaşıyor, havadaki tükürük parçacıkları da havada asılı kalamadığı için havadan bulaşma riski yok. Yeter ki, doğrudan yüzümüze hapşırılmasın aksırılmasın ve hastalardan çıkan tükürükler yüzümüze gelmesin ya da virüslü yüzeylere dokunmuş ellerimizi yüzümüze sürmeyelim.”

        Bu yüzden de hastalanmamış, enfekte olmamış bireylerin korunma gerekçesi ile maske takmasının gereksiz olduğu söyleniyor hekimler tarafından.

        Bu söylemler genel olarak alışılmış doğruları içerdiği için kabul görmekle beraber, kimsenin vebalini üzerimde taşımak istemediğim için son aylarda oldukça hakim olduğum corona ile ilgili bilimsel külliyatta rastladığım farklı bilgileri de sizlere aktarmak istiyorum.

        Corona virüsünün bilinenin aksine “Airborne” yani hava yolu ile bulaşacak kadar havada asılı kalıp kalmadığı ile ilgili kafamdaki ilk soru işaretini oluşturan Dünya Sağlık Örgütü WHO’nun “Yükselen hastalıklar ve zoonosis yani hayvanlarda üreyip insanlara bulaşan virüs ve bakteriler ile ilgili bölümünün başkanı Dr. Maria Van Kerkhove oldu.

        Dr. Kerkhove 15 Mart’ta yaptığı basın toplantısında bir soru üzerine corona virüsün havada 8 saate kadar kalabildiğini gösteren bazı çalışmalar olduğunu, bunun henüz tam netleşmemiş olmakla beraber özellikle sağlık personeli açısından dikkatli olunmasını gerektiren bir durum oluşturduğunu söyledi.

        Ardından Uzakdoğu’da hasta olmayan kişilerin de maske kullanmaya başlamasının virüsün yayılmasının durdurulması konusunda etkili olduğunu söyleyen ama veriden çok sonuca dayalı bazı söylemler gelişti.

        En önemli bilgi ise Massachusetts Institute of Technology(MIT) profesörü Dr. Lydia Bouriba’dan geldi.

        Bouriba saygın tıp dergisi JAMA'da (Journal of American Medical Association) yayınlanan makalesi sosyal mesafe ve maske kullanımı ile bilinen her şeyi değiştiriyor.

        Şu anda virüsün insandan insana yayılımını engelleyecek mesafe olarak Dünya Sağlık Örgütü 6 feet yani 1 metre 80 cm mesafe öneriyor.

        Ancak bu 1930 yılında hazırlanmış bir kılavuza dayanıyor.

        Ancak Prof. Bouriba’nın makalesi corona virüsü ile ilgili olarak güvenli mesafeyi 27 feet yani yaklaşık 8,2 metreye çıkarıyor.

        Prof. Dr. Bouriba’nin yaptığı araştırmaya göre, virüs insan sekresyonu ile havada bu kadar mesafe katedebiliyor.

        Ve havada sekresyon partikülleri üzerinde birkaç saat asılı kalabiliyor.

        Bu nedenle bu konuda oldukça geniş bir spektrumda araştırma yapan biri olarak söyleyebilirim ki, özellikle risk gruplarında iseniz “Sokağa çıkarken kesinlikle maske takın.”

        En basit maske bile Dr. Bouriba’nin belirttiği orandaki sekresyon partiküllerine karşı etkili olacaktır.

        Abartmaya gerek yok.

        Ama maskenin iyi olduğu şüphesiz.

        Diyeceksiniz ki, doktorlardan iyi mi biliyorsun.

        Asla böyle iddiam yok.

        Ancak şu an oldukça yoğun çalışan doktorlarımızın benim kadar okuma yapacak vakitleri olmayabilir.

        Diğer Yazılar