Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Büyükşehir Belediyesi, birkaç bin yeni taksi plakası çıkaracakmış.

        Ancak bu plakalar belediyenin olacakmış ve belediye bunları kiraya verecekmiş.

        Yani belediye plaka mafyasına rakip olacak anladığım kadarı ile.

        Böyle bir saçma girişim hiç görmedim.

        Belediyeler taksicilik yapmaz.

        Yapamaz, yapmamalıdır.

        Tabii kendisinden gördüğü, kendisine yakın olanlara kıyak yapmak, taksi plakası üzerinden çevresine rant dağıtmak istemiyorsa.

        Bu modern bir belediyenin yapacağı iş değildir.

        Bu ancak ve ancak modern belediyecilik anlayışının eleştireceği bir şeydir.

        Peki İstanbul’da yeni taksi plakaları çıkarılmasın mı?

        İhtiyaç varsa elbette çıkarılsın.

        Ki bir dönem yasadışı UBER’in gördüğü ilgi, ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

        Bir bölümü beyefendi olsa da, bir bölümü gerçek bir kepazelik olan mevcut taksilerin de biraz denetlenmesi ve kendine çeki düzen vermesi gerek.

        Ona da tamam.

        Ama belediyeler taksi plakası sahibi olup, taksi satın alıp bunu kiraya vermez.

        Bunu yapmak belediyecilik kafası değil, esnaf kafasıdır.

        Bu esnaf için işi bir şey olabilir ama belediye için değildir.

        Dünyanın her yerinde belediyelerin bu meseleyi nasıl çözdüğü aşikârdır.

        Modern belediye şöyle yapar:

        1. Kentin ihtiyacı olan taksi sayısını belirler.

        2. Kentlilerin ihtiyaç duyduğu araç tiplerini belirler.

        3. Bir şartname buna göre ihaleye çıkar.

        4. Şirketleri davet eder.

        5. Araç başına bir belediye harcı belirler.

        6. İhale yapar.

        7. Tek tek araçlar için değil. 500, 1000, 2000 araçlık ihaleler.

        8. Araç başı yıllık bir ödenti belirler.

        9. 1000 araçlık bir ihale alan şirket mesela araç başı yıllık 40 bin liradan toplam 40 milyon TL’yi belediyeye öder. Böylelikle vergi kaçağının da önüne geçilmiş olur.

        10. Araç bakım ve tamir masrafları optimize edileceği için ekonomiye katkı sağlanır.

        11. Yolcu karşısında muhatap bir şirket bulur.

        12. Şirketler sorumluluk alacağı için sürücü kalitesini yüksek tutmak zorunda kalır.

        13. Yolcu tartışma yaşadığı ya da takside bir eşyasını unuttuğu zaman karşısında muhatap alacağı bir kurum olur.

        14. Sürücülerin sosyal hakları güvence altına alınmış olur.

        15. Belediyenin karşısında tek tek sürücüler değil bir şirket muhatap olarak çıkar.

        Yandaşlarına rant dağıtmak istemeyen, halkın daha iyi hizmet almasını isteyen belediyeler bu işi böyle yapar.

        Erken seçim

        Erken seçim
        0:00 / 0:00

        Erken seçim olup olmayacağının tartışılmaya başlandığı son 1 yıl içinde sürekli olarak şunu söyledim:

        “Bence erken seçim falan olmaz. Ülkeyi 3 yıldan daha fazla süre yönetme imkanını elinde bulunduran iktidar, gereksiz yere bunu riske atmaz. Şu anda böyle bir gereksinim içinde değil.”

        Hâlâ da bu fikrimde ısrarcıyım.

        Ekonomide uzunca bir süredir tehlike çanları çalıyor ama erken seçim konusunda karar vermeye yetkili tek kişi bu işin üstesinden gelebileceğine inanıyor.

        O yüzden de verilerin kötü olduğu bugün de seçime gitme riski almaktansa, verilerin daha iyi olacağına inandığı birkaç yıl sonra seçime gitmeyi tercih edecektir.

        Yok eğer işler Ali Babacan’ın da söylediği gibi kısa sürede gerçekten çok kötüye giderse bu sefer de dibe vurulmuş bir ortamda seçime gitmektense atiye güvenmeyi tercih edecektir.

        Bu nedenle bir erken seçim bana göre uzak ihtimal.

        Kabine değişikliği ise yakın olabilir...

        Şaşırmış gibi yaparak güldürmeyin beni

        Şaşırmış gibi yaparak güldürmeyin beni
        0:00 / 0:00

        Milli güreşçi Hamza Yerlikaya’nın ve RTÜK Başkanı’nın banka yönetim kurullarına atanmasına tepkiler var.

        “Nasıl böyle bir atama olabilir” diyor pek çok kişi.

        Ben de gülüyorum.

        Zannedersin ki, yıllardır tüm yönetim kurullarına o işin ilmini almış insanlar atanıyordu da bu kez bir yanlışlık yapıldı.

        Buraları isim isim bir inceleseniz kim bilir neler görürsünüz de incelemeye değmez. Çünkü baş edemezsiniz.

        Bu kurumlar hep böyledir.

        Bu yüzden de hepsi görev zararı yazar, çoğu Hazine’ye yüktür.

        Bu yüzden özelleştirme diye bir şey icat edilmiştir.

        Kamu kurumlarının ya da kamu denetimindeki kurumların yönetimlerinin adı “arpalığa” dün çıkmadı ki!

        Bunlar ezelden beridir arpalık olarak bilinirdi ve kamunun bu işlerden çıkması gerektiği bu yüzden söylenirdi.

        Nitekim “devletçiliğin” azaldığı bir dönem bu işler azaldı.

        Şimdi devletçilik yeniden artarken arpalıktan beslenenler de haliyle arttı.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Yapamayacağımız işi kabul etmediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar