Biden'da FETÖ izi

Milletvekili Dr. Fikret Şahin’den aktararak sorduğum “Bu 3809 hasta nerede” başlıklı yazım için dün Sağlık Bakanlığı’ndan aradılar.

Arayan basın müşaviri Gözdenur Kirişçioğlu idi.

Sayın Bakan’ın selamlarını ilettikten sonra anlattı:

“Fatih Bey, sizin 3809 hasta nerede sorunuzdan sonra çok ciddi bir araştırma yaptık. Tek tek bütün sayılar, tüm veriler kontrol edildi.

Çünkü yerinde bir soru idi.

Sayın Bakan bu konuda elde ettiğimiz bilgileri sizinle paylaşmamızı istedi.

Durum şu; başlangıçta hastalıkla ilgili takip süresi 14 gün olarak belirlenmişti, doğru. Ancak süreç içinde hastalığın ilerlemesinde de tedavisinde de yeni gelişmeler oldu. Bugün artık hastaları 14 gün süre ile takip etmiyoruz. Testler negatif çıkıncaya kadar takip sürüyor.

Bu da hastaya göre değişiyor.

Kimi hasta 5-6 gün içinde negatife dönüyor yani daha hızlı iyileşiyor.

Kimilerinde ise bu süre 28 güne kadar uzuyor.

Bu yüzden de yeni hasta ve takipteki hasta sayılarında size tutarsızlık gibi görünen ama aslında iyileşme sürelerinin farklılığından kaynaklanan durumlar oluşuyor.”

Burhan Kuzu kendisi ile ilgili yazıma bir yanıt gönderdi.

Yanıt ilginç.

Zindaşti’yi serbest bıraktıranın kendisi olmadığını söylüyor ve daha yukarılarda birilerini işaret ediyor.

Açıkçası ben bilmiyorum.

Ama kendisi biliyor olmalı.

Yanıtını aynen yayınlıyor ve Zindaşti’yi serbest bıraktıran bu korkutucu gücün kim olduğu konusunda kendisinden açıklama bekliyorum.

“Fatih Bey gerçekten çok sorumsuz ve seviyesiz bir yazı kaleme almışsınız.

Ben seni hiç bir zaman okumadım ve de okumam. Bir arkadaş haber verdi.

Bir defa Zindaşti hala Türk vatandaşı değil ben engelledim bırakın kefil olmayı.

Tahliyesini ben sağlamadım. Bu adam iki saat içinde Ülkeyi terk etti. Bunu hangi güç yapabildi?

Üstelik yurt dışına çıkış yasağı var. Yüreğin yetiyorsa bunu araştır. Davanın hakimi rüşvet suçundan yargılanıyor. Bu olayın bu yönü üzerine git gidebiliyorsa ama gidemezsin çünkü karşına başka şeylerin çıkmasından korkarsın. Kaldı ki Zindaşti Baron suçlamasından değil bir suça azmettirmekten yargılanıyordu.

Kira konusuna gelince. O dükkanı kiraya veren üç ortak var. Ortada bir kira sözleşmesi var. Bu sözleşmeye bir yıldır uymuyor kiracı. Pandemi nedeniyle nisan ve mayıs kiralarını almayalım dedik tamam fakat kira ödemeleri tekrar aksamaya başladı. Üç ortak icraya vermek zorunda kaldık. Orası bir Kafeterya dükkanı. Biz her türlü kolaylığı sağladık.Konu yargıda bırakın da bunlara yargı karar versin. Hep yargısız infaz yapıyorsunuz. Esnafı sizden çok biz düşünürüz. Ama sözleşmeden doğan haklarımızı aramayalım mı? Hak arama mahkemelerde ne zaman yadırganır oldu Fatih Bey. Ben size bir kez daha hatırlatmak isterim ki benimle böylesine özel olarak uğraşmayın.İşin tadını kaçırdınız artık.Yazıyı yazmadan beni arayabilirdiniz.Bu açıklamalarımı yayınlamanızı beklemek en doğal hakkım olmalı. Okuyucularına bunları da duyur.”

Değerli okurlar, “Yerli otodan sızdırdıklarımı” yazınca TOGG’dan bir davet aldım.

“Sızdırdıklarınızı boşverin, gelin biz size ne var ne yok anlatalım. Paylaşabileceğimiz tüm bilgileri paylaşalım” dediler.

Ben de geçen hafta TOGG’un Bilişim Vadisi’ndeki ofisine gittim.

CEO Gürcan Karakaş başta olmak üzere yerli otomobil projesinde yer alan pek çok kişi ile görüştüm.

Salı günü bunları yazacağım.

Bir ara inşallah.