Öldüren Adalet
Ticari davasından ceza davasına, en basitinden en karmaşığına Türk Adaleti dediğimiz sistem bugüne kadar hiç bu kadar yerlerde sürünmemiş, hiç bu kadar insanların canını acıtır, vicdanları yaralar hale gelmemişti.
Her birimiz çevremizde türlü hikaye duyuyoruz mutlaka Adalet’in katline ilişkin ama bazıları gerçekten çok ama çok üzücü.
Son vaka Adana’dan.
Sözleşmeli öğretmen (Böyle biri nasıl öğretmen olabiliyor o da ayrı mesele) Erdoğan Küpeli, Gülay Mübarek adlı 29 yaşındaki bir genç kadına tam anlamıyla musallat oluyor.
Tehditler, hakaretler, tacizler.
Genç kadın şikayetçi oluyor.
Küpeli yakalanıyor, mahkemeye çıkarılıyor.
Serbest bırakılıyor.
Sonra görülüyor ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da hakaret etmiş sosyal medyasında.
Bu kez tutuklanıp cezaevine konuyor.
Çeşitli suçlardan toplam 8 yıl 3 ay hapse çarptırılıyor. Ancak cezasının onanması aşamasında her niyeyse tahliye ediliyor.
Muhtemelen cezaevlerinde gazetecilere ya da siyasi suçlardan yatanlara yer açılsın diye.
Tahliye edilen Küpeli bu kez bir başka kadına musallat oluyor.
Bir markette çalışan Tuğba Keleş’e.
Ve yüz bulamadığı için gidip Tuğba Keleş’i işyerinde vurup öldürüyor.
Tuğba Keleş, hapiste olması gereken bir pislik dışarda dolaştığı için hayatını kaybediyor.
Gerçi hapiste olsa ne olacaktı ki!
Bir yıl falan yatacak sonra da muhteşem infaz yasalarımız nedeniyle salıverilecekti.
Ve biz de tüm bunlara “Adalet” diyecektik.
Sonuçta bu memlekette Adalet olmadığını hepimiz biliyoruz.
Neyse ki "Adli İlahi" diye bir şey var.
İster inanın, ister inanmayın!