Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye’nin şu an dünyada mücadele etmesi gereken çok ciddi bir algı var.

        Bu algı adım adım, ağ gibi örülüyor ve Türkiye de bu algının oluşmasına bilerek veya bilmeyerek destek oluyor.

        “Terörü destekleyen ülke” algısı.

        Farklı İslamcı grupların Türkiye’de kendine güvenli bir ortam bulması, Avrupa’dan çıkartılmak istenen bazı radikal isimlerin Türkiye’den oturma izni talep etmesi ve Türkiye’nin bunlara yeşil ışık yakan ülke gibi görünmesi Türkiye’nin dünyadaki algısını bozuyor.

        Bunları yaptıkça istediğimiz kadar Avrupa’daki terör saldırılarını kınayalım, istediğimiz kadar terör ile İslam bir araya gelemez diyelim, istediğimiz kadar terörün her türlüsünü lanetleyelim sonuç değişmez.

        Türkiye’nin, Türk halkının yüzde 99’unun bu işlerle uzak yakın ilişkisi olmayacağını, bunları desteklemeyeceğini ben bilirim, siz bilirsiniz ama bunu kimseye anlatamayız!

        Bunun sonucunda önce siyasi ilişkiler yara alır, sonrasında ticari ilişkiler ve Türkiye’ye yönelik yatırımlar durur...

        Sonrasını ise düşünmek bile istemem.

        Bu yüzden Türkiye, bu grupların Türkiye’deki faaliyetlerini bir an önce durdurmalı, bunları ülkeden dışarı çıkarmalı ve yenilerinin ülkeye gelmesini engellemeli.

        Başta Göç İdaresi Başkanlığı olmak üzere tüm kurumlar bunlardan uzak durmalı.

        “Bunlar din kardeşlerimiz” falan diye de kimse bana maval okumasın.

        Din kardeşi dediklerinizden neler çektiğimizi unutmayalım.

        Hem içerde, hem dışarda.

        Şunu da hatırlatayım.

        Yukarıdaki yazıdaki fikir bu konuda da geçerli.

        Yani zamanında yapmak lazım ne yapılacaksa.

        Geç kalınırsa, geçmiş olsun!

        Mevtaya ilaç verilir mi?

        Mevtaya ilaç verilir mi?
        0:00 / 0:00

        Dün yazının sonundaki “Ne zaman adam oluruz?” kısmına “Geç alınan önlemin önlemediğini anladığımız zaman” dedim, bazı okurlar ya da troll taifesi kızdı.

        “Ne demek istiyorsun” diye saldırıya geçtiler.

        Bu kadar açık bir cümlenin ne demek olduğunu anlatmak dahi ayıp ama anlatalım madem öyle.

        Mesela, Corona günlerinde yaşıyoruz.

        Salgın Avrupa’da ve Türkiye’de mevsimsel nedenler ve herkesin normale dönmüş olması nedeniyle artıyor. Öyle ki vaka sayıları salgının herkesin ödünü patlattığı Nisan ayındaki sayıları bile aşmış.

        Ama siz konuşmaktan başka hiçbir önlem almıyorsunuz.

        Vaka ve hasta sayıları 20 binleri aşıp 30 binlere doğru ilerliyor.

        Siz hala önlem almıyorsunuz.

        Bu saatten sonra alacağınız önlem, önlem sayılır mı?

        Daha kişiye indirgeyelim.

        COVİD 19 şüphesiyle hastaneye gittiniz. Testiniz yapıldı ve pozitif çıktı.

        Virüsü kapmışsınız.

        Bu saatten sonra ellerinizi yıkayıp, hijyen kurallarına dikkat etmeniz, o güne kadar takmadığınız maskeyi takmaya başlamanız sizi korur mu?

        Tabii ki, korumaz!

        Başkalarını korur belki ama size faydası olmayacağı açıktır.

        Demek istediğim budur.

        Bunu her yere uygulayabilirsiniz.

        Mesela paranızın hızlı değer kaybını engellemek için üretimi arttırmak gerekir.

        Ama bunu hızlı bir biçimde yapamıyorsanız, faizleri bir miktar arttırarak zaman kazanabilirsiniz.

        REKLAM

        Ama tam zamanında yükseltmezseniz daha sonra yapacağınız artışlar hiçbir işe yaramaz.

        Faiz ilaç gibidir.

        Normal şartlarda alınmaması gerekir.

        Yüksek dozu zararlıdır.

        Ama hasta iseniz almanız gerekir.

        Hastalık ilerlemeden almanız gerekir.

        Sonrasında almak bir işe yaramaz.

        Ne zaman adam oluruz’daki o cümleden kastım budur.

        Hala anlamadıysanız bir daha anlatırım.

        Ama bilirim ki, hala anlamazsınız!

        Tam zamanında

        Tam zamanında
        0:00 / 0:00

        Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat, Cumhurbaşkanımızın eşinin kullandığı Fransız markalı çantaların “çakma” olduğunu yazmış.

        Yani Türkiye’de üretilen sahte çantalar.

        Çanta uzmanı değilim.

        Çakma mıdır, değil midir anlamam!

        Ama merak ettiğin şudur:

        Hande Fırat hanımefendi o çantaların çakma olduğunu yazmak için niye yıllarca bekledi!

        Ya da daha önce “Bu çantalar çakma” deseydi ne olurdu acaba!

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Karşı tarafı siyasi körlükle suçlayanlar hiç değilse kendi körlüklerini görebildiği zaman.

        Diğer Yazılar