Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Şerefiye

        Fatih Bey merhaba,

        Yapmış olduğunuz gazetecilik anlayışını çok sevdiğimi ve sizi ilgiyle izlediğimi belirtmek isterim.

        Dün akşam yapmış olduğunuz programı seyrettikten sonra bu mail'i yazmaya karar verdim.

        Ben İstanbul Avcılar Denizköşkler Mahallesi'nde (İstanbul fayına komşu) eski bir binada oturuyorum.

        Apartman olarak binayı %50 karşılığında müteahhide vermeye karar verdik. Fakat diğer binalarda olduğu gibi bizde de yeni yapı ile oluşacak çatı piyesten haksız kazanç sağlanılacağı düşüncesi nedeniyle 2 kat maliki şerefiye hakkı talep ediyorlar ve kentsel dönüşümü zorlaştırıyorlar.

        Konu hakkında devletin birçok kurumuna ulaşmaya çalıştım ama nafile. Özetle kendi aranızda çözüm bulun deniliyor.

        Biz bir şekilde anlaşacağız ama yanımızdaki apartman başka bir inşaat çalışması sırasında toprak kayması sebebiyle hasar gördü ve yaklaşık %10 açıyla eğim kazandı yani en ufak bir depremde yıkılması beklenen bir durum olacaktır.

        Konu hakkında belediyenin bütün kurumları haberdar ne bina sakinleri ne de belediye konu hakkında bir önlem aldı.

        İyi çalışmalar.

        *

        Sayın Altaylı,

        İyi akşamlar diliyorum.

        Tıp fakültesini yeni bitirmiş, asistanlığa adım atmaya hazırlanan genç bir hekim olarak, İzmir depremi sonrası, İstanbul'un iki önemli köklü tıp merkezlerinden İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çapa Yerleşkesi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Yerleşkesinin beklenen Büyük İstanbul Depremine hazırlığıyla ilgili duyduğum kaygıları dile getirmek için sizlere yazıyorum.

        Çapa ve Cerrahpaşa bugüne dek, bünyesinde Türkiye'nin parlak insanlarına ev sahipliği yaparak, nice bilim insanı, tıp hekimi, diş hekimi ve sağlık çalışanlarının yetişmesine katkı sağlamış, sadece İstanbul değil, tüm Türkiye'ye sağlık hizmeti veren köklü kuruluşlar.

        Bu kuruluşların binalarının %80'i yapılan araştırmalara göre deprem için yüksek risk teşkil eden 1980 öncesi inşa edilen yapılar. 2011 yılında iki merkez de yerinde yenilenmesi için yabancı bir şirket tarafından projelendirildi fakat uzun yıllar bu çalışmalar başlatılamadı.

        Okmeydanı, Göztepe, Sultangazi, Başakşehir, Kartal şehir hastaneleri büyük bir hızla bitirilirken, Çapa ve Cerrahpaşa'da geçici olmayan bir yapı henüz inşa edilip tamamlanamadı.

        Fatih İlçesi, İBB Deprem Raporuna göre, 1980 öncesi yapı stoğu en yüksek olan yerlerden. Beklenen Büyük İstanbul Depreminde, vatandaşlarımıza gerekli tıbbi desteği sağlayacak Fatih bölgesindeki vatandaşlarımıza da bu kurumlar.

        Yüksek şiddetli olası bir depremde, kendi çalışanlarının büyük bir kısmı göçük altında kalma riski taşıyan bu yerleşkeler nasıl bölgedeki halka olası bir felakette hizmet verebilir?

        İzmir depremi sonrası vefat eden yurttaşlarımıza rahmet, yakınlarına baş sağlığı dileklerimi iletirken, bu acı gerçeği sizlerin sesiyle halkımıza hatırlatmak istiyorum ve gereken önlemlerin ivedilikle alınmasını temenni ediyorum.

        Teşekkür ederim,

        Saygılarımla.

        *

        İzmir Hilton bom boş duruyor

        Fatih Bey,

        İzmir Hilton işlettiği binadan çıktı ve şu anda orada 380 oda var ve boş. Her şeyi içinde diye biliyorum. Çok rahat 800 kişi yerleşebilir!

        Depremzedeler için veya Belediye hizmetleri için uygun bir halde.

        AFAD veya Belediye burayı geçici olarak değerlendirebilir.

        Teşekkürler.

        *

        Hırsız değil, bilinçsiz

        Fatih Bey merhaba;

        20 yıldır Türkiye dışında müteahhitlik hizmetleri veren (Türkiye’de hiç iş yapmadım) bir inşaat mühendisi (ODTÜ mezunu) olarak bu kadar yılda gördüğüm, "hırsız müteahhit" konusundaki görüşümü size anlatma ihtiyacı hissettim.

        Yaygın kanının aksine, demirden çalarak, çimentoyu azaltarak (artık hazır betondan dolayı imkansız) bina stabilitesine hilafen para kazanmak mümkün değildir. Bu kalemlerdeki marjlar bellidir, içindeki demir-çimento vs’den eksiltme ile kimsenin zengin olması mümkün değildir.

        Ancak; belki daha bile acıklı bir durum vardır; bütün bu binaları yapan insanlar son derece bilinçsizdir, dikkatsizdir.

        Kendini geliştirmiş ustalar istisna olmak kaydıyla, genelde binaları eğitimsiz ekipler yapar. Yapılan işleri arkalarından kontrol eden de olmaz ve bu durumda ne yazık ki, ayni maliyete çıkardıkları binalar sırf dikkatsizlik ve dağınıklıkları yüzünden "çürük" bina olur.

        Ülkemizin inşaat mühendisliği bölümü mezunları maalesef 2-3 sene içinde bütün mühendis formasyonunu kaybetmekte ve bu güruha katılacak şekilde adeta "alaylı" bir formene dönüşmektedir.

        Türkiye’de betona su katılması (30% a kadar mukavemet kaybı), maliyeti düşürmek amaçlı değil, biran önce beton dökümünü bitirip eve gitmek için yapılır.

        Donatı, etriye büküm eksiklerinde, bir işçi 30-40 saniye fazla harcayarak kolon-kirişleri yatay yüke karşı koruyacak konsolidasyonu tam yapabilir. Ama zor geldiği için yapmaz. İşi şişirmek kolaydır.

        Bunlar basit konulardır, Parayla ilgili değildir. Kâr sağlamaz. Sadece özen, işe saygı ve bilinç meselesidir.

        Olmayan bu bilinçtir. Olmayan işe saygıdır. Olmayan özendir.

        Ana sıkıntı kanun koyucunun 50 yıl önce yapması gereken kanuni düzenlemeleri, kontrollük ve sorumluluk müessesini kurmayı bir türlü becerememiş olmasıdır.

        *

        Nargile

        Abi diyorum seninle hiç karşılaşmasak da hayatımda bir aile bireyi gibi yerin var.

        Bugünkü vali ile görüşmeni yazdığın köşe yazından dolayı artık dayanamayarak bu mail'i atıyorum.

        Ben mutaassıp kesimin tercih ettiği bir restoranda çalışmaktayım. Burada haliyle alkol yok lakin nargile var ve akşam belli saatten sonra bu nargile her isteyene veriliyor.

        Denetleme hak getire boğazın ortasında, herkesin gözü önünde akşam belli saatten sonra nargile veren bir yerden devletin ilgili kurumlarının haberi yoksa yazıklar olsun. Varsa neden artışlar yüzde yüzden fazlayken hala buraya el atılmıyor.

        Personelin çoğu korona belki ben bile süper bulaştırıcı konumundayım, bilmiyoruz.

        Birileri artık ya bu işi ciddiye alsın ya da bizimle alay edip sağlığımıza kastetmesin.

        Pusetli kadınlar utanmadan çocuklarını bu duman içine atıyorlar.

        Geçenlerde sözde denetime geldiler.

        Geldiler ama verilen ikramı yiyip gittiler.

        Yazık bize Fatih Abi, bize derken ülkeme günahsız insanlara…

        Ne olur sesimizi duyur ve araştır kaç personeli son 2 ayda korona istirahat almış vahameti gör.

        Bir kardeşin olarak ricamdır umarım sesimizi duyurursun.

        Diğer Yazılar