Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yetkin mühendislik çok önemli

        Fatih Bey Merhaba,

        Ben Ç. D. halihazırda Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Bölümü'nde, doktora öğrencisiyim. Doktora çalışmalarım, yapıların deprem performansının değerlendirilmesi üzerine.

        Öncelikle deprem üzerine yaptığınız programların sıkı bir takipçisi olarak, bu konudaki hassasiyetiniz ve samimi mesajlarınız için çok teşekkür ediyorum. Umarım söyledikleriniz sağır kulaklara düşmüyordur.

        Bu akşamki programda, Prof. Mustafa Erdik Hocam çok önemli bir konu olan "Yetkin Mühendislik"e değindi. Sizden bu konuyu mümkünse bir kez daha, köşenizde dile getirmenizi rica ediyorum.

        İnşaat mühendisliği lisans eğitimi, sadece temel mühendislik nosyonunu vermektedir, depreme dayanıklı yapı tasarımı ise, ciddi betonarme/çelik malzeme, detay ve taşıyıcı sistem davranışı bilmeyi gerektirir. Bu konuların hepsinin lisans eğitiminde verilmesi mümkün değildir, mümkün olsa bile her lisans derecesi almış mühendisin bunları bilmesi mümkün değildir.

        Bu sebeple, Mustafa Hocam'ın bahsettiği yetkin mühendislik, ABD'de "Professional Engineering", İngiltere'de "Chartered Engineering" uygulaması ülkemiz için kaçınılmaz olmalıdır.

        Ayrıca, programda bahsettiğiniz üzere, bizim meslek odamız (İMO), birçok inşaat mühendisinin de aynı şekilde şikayet ettiği şekilde, sadece siyaset yapmaktadır. Kendileri de bu konuda yeterli değildir, benim kişisel olarak (birçok mühendisten de gözlemlediğim kadarıyla), meslek odama itimadım kalmamıştır.

        Böyle bir uygulama olacak ise bunun sınavı İnşaat Mühendisleri Odasından (İMO) değil tıp doktorlarının girdiği TUS gibi, ÖSYM tarafından bir sınav ile yapılması tercihim olurdu.

        Emekleriniz ve Bilime olan ilginiz için çok teşekkürler.

        *

        Çözüm ada bazlı planlama

        Sayın Altaylı,

        Ada bazlı dönüşüm olmadan 100 tane süper yasa çıkarılsa olmaz.

        Kentsel Dönüşüm yasası 2 madde ekleyin ülke 5 yılda yeniden imar olur. Sadece ada bazlı dönüşümlerde.

        1) Ada bazlı proje yapma zorunluluğu (adalarda birleşebilir)

        2) Çankaya'da oturuyoruz. Binalar en yenisi 50 yıllık. Asansör vesaire, hiç bir şey yok ada bazlı dönüşüme geçmeli ülkem ne deprem kalır, ne de insanım saçma sapan sokak aralarına park etmek zorunda kalır. Ada bazlı olur ise bina altına otopark olur üstüne yeşil alan.

        Rant olmadan hiç bir şey olmaz rant kötü bir şey değildir. 1 m2 arazin olsa 40 kat gök delen dikmek istersin.

        Ada bazlı olmadan olmaz bu iş

        Şehirler nefes alır, insanım doğru düzgün yapılarda yaşar

        Bir mahallede 5 kat yolun karşına geçiyorsun 10 kat. Hak yok hukuk yok.

        Ada bazlı planlamada 12 binamı var; yık 2 binada topla gerisi yeşil alan yap bitti. Basit bir imar planlaması sadece. Rant var ama haksızlık yok.

        Hızır Kureş

        *

        Virüs toplu taşınıyor

        Sayın Altaylı, belirttiğiniz gibi vaka sayılarında büyük artış var ve bana kalırsa bu artışın bir bilemediniz iki numaralı sebebi toplu taşımadaki kalabalıktan kaynaklanmaktadır. Cuma günü yaşadığım olayı aynen aktarıyorum.

        Ben Harmandere Mahallesinde oturuyorum. Oturduğum mahallede Pendik-Harmandere minibüslerinin ilk durağı var. Yani buradan bindiğinizde minibüste en fazla 3 kişi oluyor ve oturarak gidiyorsunuz. Ve ben Pendik istikametine gideceksem hep bu ilk duraktan minibüse biniyorum ki oturarak gidebileyim diye. Gene bu şekilde minibüse bindim ve benim dışımda iki kişi daha bindi ve minibüs kalktı. Ben Kurtköy'de yani 2,5 km ileride inecektim. Minibüs daha 1,5 km gitmeden tamamı ile dolmuştu ve bundan sonra binenler mecburen ayakta binmeye başladı. Daha inecek olduğum noktaya gelmeden araçtaki kişi sayısı oturan 11 ayakta ise 8 idi. Kimse itiraz edip şoförü uyarmadı ben de tartışma çıkmasın diye uyarmadım. Belki uyarmak gerekiyor ancak şoförlerin çoğu kavgaya meyilli olduğundan ve insanların da işe gitme zorunluluğu olduğundan sesini çıkarmıyorlar, çıkaramıyorlar. Güzergahta da tek bir polis denetimi olmadığını bilen şoförler de o kadar rahat davranıyorlar ki bu büyük bir vurdumduymazlık. Denilebilir ki insanlar da binmesin. Evet bu haklı bir yaklaşım olur ancak bir taraftan da insanlar işlerine yetişmek zorundalar.

        Ben mi yanlış hatırlıyorum sayın Altaylı, minibüs esnafına 15 Ekim tarihine kadar araçların koltuk kapasitesinin dönüşümü için süre verilmiş ve oturma kapasiteleri eski dönemde olduğu gibi 14'e çıkarılmasına karar verilmişti. Artık sadece oturma kapasitesi kadar yolcu alınacak ve ayakta tek kişi alınmayacaktı. Bu yönde bir karar çıktı valilikten diye biliyorum. Ancak yeni minibüslerde son 10-12 yıldır oturma kapasitesi daha az ve ayakta yolcu almak için daha fazla alan yaratılmış durumda. Covid sebebi ile bu durumun değişmesi için ve ayakta yolcu kapasitesi azaltılacak ve oturma kapasitesi arttırılacaktı ve valilikten bu yönde bir genelge yayımlanmıştı. Ancak görünen o ki durumda bir değişiklik yok ve insanlar ağzına kadar dolu minibüslerde popoları birbirine değe değe gidecekleri yere gidiyorlar. Ve nefes nefese giden bu insanlar maskeli de olsalar bu virüsü bulaştırıyorlar.

        Denetimler bu gibi güzergahlarda çok daha arttırılmalı. Ana yollar üzerinde iyi ya da kötü denetimler var ancak bu ara hatlarda denetim hiç yok ve minibüs esnafları da bu durumu bildiklerinden hiç çekinmeden kafalarına göre araçlarını adeta balık istifi şeklinde dolduruyorlar.

        Artık minibüs şoförlerinin bu duyarsızlığına ve genişliğine bir dur denilmeli.

        Uymayan var ise cezalar hiç acımadan kesilmeli.

        Diğer Yazılar