Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        COVİD 19 patladı diyorum.

        Herkes inanıyor, kimse takmıyor.

        Günde 40 binden fazla vaka var diyorum.

        Herkes inanıyor, kimse takmıyor.

        Bakan Koca sayıları benim gibi vermiyor ama adam neredeyse ağlayacak “Dikkatli olun” diye.

        Ona da herkes inanıyor, kimse takmıyor.

        Aşının gelmesine daha çok var.

        Türkiye sipariş verdi mi, sıraya girdi mi bilmiyorum ama her şey doğru yapılmış olsa bile ilkbahardan önce aşı maşı olamayacaksınız diyorum.

        Herkes inanıyor, kimse takmıyor.

        Tam aksine müthiş bir keyifle “Aşıyı Türk buldu” diye seviniyoruz milletçe.

        Dün Formula 1 için İstanbul Parka’a gidebilmek için PCR testi yaptırmaya gittim.

        Kendinize acımıyorsanız, sağlık personeline acıyın.

        Hastaneler gırtlağa kadar dolu.

        Devleti, şehiri, özeli kalmamış.

        Her yer fulle yaklaşmış.

        Yakında sokaklarda öleceksiniz.

        Belli ki hükümet “Ekonomi” diye tedbir almamakta ısrarlı.

        Ama en azından siz tedbirli olun.

        İşiniz yoksa çıkmayın evden, mesafe kurallarına uymayan lokantalarda, kafelerde oturmayın, yemek yemeyin.

        Maskeniz ağızınızı burnunuzu kapasın.

        Cebinizde bir küçük kolonya bulundurun.

        “Bu şartlarda futbol oynanmaz” demekten dilimde tüy bitti.

        Bakın milli maçta 45 dakika sahada kalan Vida’da corona çıktı.

        Sahadaki 22 kişi şu anda risk altında.

        Şaka değil.

        Lütfen.

        Yakın tarih bu kadar palavra kaldırmaz

        Yakın tarih bu kadar palavra kaldırmaz
        0:00 / 0:00

        Ya kimse okumuyor ya kimse tarih bilmiyor.

        Diyeceksiniz ki, bu adam ne diyor?

        Yılmaz Özdil’in yazısından söz ediyorum.

        Allah biliyor ya, Yılmaz Özdil her daim okuduğum yazarlardan biri değil.

        Yazıma konu edeceğim yazısını da biraz gecikmeli olarak, tavsiye üzerine okudum.

        Okumaz olaydım.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzmir depremi ile ilgili olarak da CHP’yi suçlayıp, 1939 Erzincan Depremi’nde Öztrak’ın dedesinin İçişleri Bakanı olduğunu söyleyince Yılmaz Özdil, Cumhurbaşkanı'nı “Yanlış biliyor” diyerek düzelten bir yazı kaleme aldı. Ve şöyle yazdı:

        “Erzincan depremi olduğunda Celal Bayar Başbakandı. 10. Hükümet işbaşındaydı. İçişleri Bakanı Refik Saydam’dı. Bugünkü Faik Öztrak’ın dedesi Faik Öztrak kabinede yoktu. Celal Bayar Erzincan depreminden 1 ay sonra görevi bıraktı. 11. Hükümet kuruldu. Faik Öztrak anca o zaman, yani depremden 1 ay sonra Bakan oldu.

        Asrın liderimiz dönemin İçişleri Bakanı olarak gösterip başarısız olduğunu söylüyor. Halbuki deprem sırasında İçişleri Bakanı olan refik saydam çok başarılı olduğu için 11. Hükümete Başbakan yapıldı”

        Ancak bu çok okunan yazarımızın bu yazısı elden ele paylaşılıyor.

        Kimse de “Ulan bu ne saçmalık. Böyle palavracılık olur mu?” demiyor.

        Erzincan Depremi sırasında hükümet başarılıdır, başarısızdır yorumlayamam.

        Fakir ve gelişmemiş bir ülkenin o günü ile bugünü kıyaslanamaz.

        O zaman Erzincan Depremi sonrasında da dönemin Cumhurbaşkanı, 1509 Depremi için Sultan Bayezid’i suçlardı.

        Ayrıca de ki, o günün İçişleri Bakanı başarısız, hangimiz dedemizin başarısından veya başarısızlığından sorumluyuz.

        O da ayrı konu.

        Ama tarih hele kayıtlı yakın tarih bu kadar palavra kaldırmaz.

        Asrın yazarı Yılmaz Özdil’in verdiği tüm bilgiler YANLIŞ.

        1939 Erzincan Depremi Aralık ayında oldu.

        Yılın son ayında.

        Celal Bayar ise Başbakanlığı 1939 yılının Ocak ayında, depremden 10 ay önce bıraktı.

        Palavra inandırıcı olsun diye o kadar sıkı sallanmış ki, palavra tarihe inandırıcı olsun diye kulp da uydurulmuş “Refik Saydam depremde İçişleri Bakanı imiş de, çok başarılı olduğu için depremden sonra Başbakan yapılmış.”

        Bir yandan da tarih yazarlığına soyunmuş birinin, bu kadar bariz yanlışına mı üzüleyim, yoksa bu yanlışını kimsenin görmemiş olmasına mı bilemedim doğrusu.

        Nüfusa kayıtlı olduğu yer

        Nüfusa kayıtlı olduğu yer
        0:00 / 0:00

        Memlekette genç işsizliği yüzde 30’lara dayanmış.

        Gerçek işsizlik oranını kimse bilmiyor bile. En iyimser tahminler yüzde 15’in altına inmiyor.

        Devletin valilerinden biri, Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu “İşsizlik yok, iş beğenmeme” var diyor.

        Ne demekse o...

        Yani iş seçmeyeceksin, ne iş bulursan yapacaksın demeye getiriyor.

        Mesela ben de Sayın Valimize “Acaba şoförlük yapar mısınız?” diye sorsam o da “Manyak mısın be adam, ben valiyim, ne şoförlüğü” dese ben kalkıp “Bu vali de iş beğenmiyor” diyebilir miyim!

        Elbette ki, herkes eğitimine, kalitelerine göre bir iş arar.

        Ki artık bunu da aşıp “İş olsun da ne olursa olsun” diyen gençlerimiz bile insanca yaşamaya yetecek bir maaşla iş bulamıyorlar.

        Fakat Vali Bey bunun farkında değil.

        Nasıl olur da bu ülkede yaşayan biri bunu göremez diye bakarken durumu çözdüm.

        Sayın Vali Rizeli.

        Rize ve Trabzonlulara iş bulmak daha kolay.

        Hele bir de partiye kayıtlılarsa.

        Vali Bey o yüzden söylemiştir bu cümleyi.

        Kötü niyetinden değil.

        Çenebaz

        Çenebaz
        0:00 / 0:00

        Galatasaray’ın Atatürk’ü anmaktan aciz Başkanı “Çenebaz” Mustafa Efendi, yine konuştu.

        Genel kurullara ancak Aralık’ta izin veriyorlar o yüzden Aralık’ta seçime gideceğiz.

        Ey Galatasaray’ın Galatasaray’a yakışmayan Başkanı.

        Ey Terim’den nefret edip, Terim’in sırtında gezen Başkan.

        Madem Aralık’ta genel kurula izin var, o zaman yapmadığın Mali Genel Kurul’u yap Aralık’ta.

        Seçim zaten Mayıs’ta.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Ne dersem yerler demediğimiz zaman.

        Diğer Yazılar