Memleket yol geçen hanı mıdır?
Son yıllarda en çok duyduğumuz kelimeler arasında “Dik duruş, onurlu dış politika, mütekabiliyet” gibi kavramlar geliyor.
Bunlar güzel kavramlar, kulağa hoş gelen kelimeler.
Peki ne kadar gerçek!
Öyle derin siyasi analizler falan yapmayacağım.
Sadece başımızın belası salgından söz edeceğim.
Corona salgını başladığından beri ülkeler birbirlerine çeşitli kısıtlamalar getirdiler.
Mesela Almanya Türk vatandaşlarına kapısına kapadı, Türkiye’den kimseyi almıyor. Çok çok zorunlu haller, özel izinler dışında gitmek yasak. Özel hallerde gidecek tek tük kişiden de PCR testi istiyor.
İtalya, Fransa, Yunanistan, Bulgaristan kısaca tüm Avrupa ile durum bu.
Türklere kapılar kapalı.
Ama bu ülkelerin vatandaşları bizim ülkemize ellerini kollarını sallaya sallaya, canlarının çektiği gibi gelebiliyorlar.
Ne bir sınırlama ne bir sorgu ne bir sual ne de bir PCR testi talebi.
Gel kim olursan yine gel.
İster coronalı ol ister ebolalı ol fark etmez.
Gel.
Avrupa’da bir İngiltere’nin kapısı Türklere açık.
O da 15 gün karantina şartıyla.
Bizim İngiltere’ye karşı da bir şartımız yok.
Yeter ki, gelsinler.
Hadi orası Avrupa.
Körfez emirlikleri de Türklere kapıları kapamış vaziyetteler.
Ama bizim kapı onlara ardına kadar açık.
Hele hele Mısır iyice kanıma dokunuyor.
Mısır, ülkesine gidecek Türk vatandaşlarından PCR testi istiyor.
Biz Mısırlılardan ne istiyoruz?
Gelmelerini. Başka bir şey istemiyoruz ne PCR testi ne gebelik testi!
Örnek çok.
Hastalıktan kırılan İran’dan bile geliş serbest.
Zannedersin memleket vatan değil, yol geçen hanı.
Öyle olunca da sadece benim evin caddesindeki bir küçük otelde üç corona vakası çıkması şaşırtıcı değil.
Şaşırtıcı olan “Onurlu dış politika, haysiyetli duruş, mütekabiliyet” gibi içi boş büyük laflar...
Sizden ricam bu laflarla güldürmeyin beni.
İcraatı geçtim, artık lafta bile komik geliyor kulağa.