Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türkiye “Daha neler canım” diyeceği her şeyi görmeye, “Yok canım” diyeceği her şeyle karşılaşma lanetine uğramış gibi görünüyor.

        İnönü’nün dediği gibi “İnsan hayatına sığan değişiklikler hayret vericidir.”

        Bizim kısacık yaşam süremizde gördüklerimiz de öyle.

        Aydın’dan gelen, Sözcü gazetesinin şu ana kadar yalanlanmayan haberi gerçekten de inanması zor olanlardan.

        Aydın İmam Hatip Lisesi’nde birkaç öğrenci derse şalvar, cübbe ve kafalarında sarıkla giriyorlar.

        Kadın öğretmen yönetmelik gereği bu kılıkla derse girilmeyeceğini hatırlatıp sarıklarını çıkarmalarını istiyor.

        Öğrencilerden biri öğretmene “Sen benim sarığıma karışamazsın. Kadın başına konuşma, Zaten saçını başını açıp gelmişsin. Kadın madın dinlemem seni döverim” diyerek öğretmenin üzerine yürüyor.

        Diğer öğrencilerin araya girmesi üzerine aynı öğrenci sınıfa dönüp “Eğer Müslüman iseniz karışmazsınız. Siz bilmezsiniz, bunların dedeleri bizim dedelerimizi astı” diyor.

        Ancak diğer öğrenciler bu üçünü sınıftan çıkarıyor ve öğretmeni kurtarıyorlar.

        Kadın öğretmen haliyle şikayetçi.

        İl Milli Eğitim Müdürü de “Gereği yapılsın” diye talimat vermiş.

        Yapılır mı, yapılmaz mı bilemem.

        Çocuk kendini “Dindar ve kindarım” diye savunursa iş zor.

        Bu durumdan kimsenin memnun olacağını zannetmiyorum.

        Ama bazen işler böyle gelişir.

        Siz memleketi bir yola sokarsınız.

        O yol öyle bir yere ulaşır ki, siz bile pişman olursunuz.

        Dönüşü ise hayli zor olur.

        Vekalet cezaları

        Vekalet cezaları
        0:00 / 0:00

        Bülent Arınç, Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un programında “Kavala ve Demirtaş tahliye edilmeli” dedi diye kıyamet kopuyor iktidar yanlısı cenahta.

        Hakaretler, küfürleşmeye varan eleştiriler.

        Zaten oralarda birkaç gündür ciddi bir kafa karışıklığı yaşanıyor.

        Cumhurbaşkanı’nın yargı ve ekonomide yeni dönem söylemine inanan bir grup, Kavala’nın tahliyesini isterken, giderek iktidarla arasının açıldığı izlenimini veren Sabah gazetesi tam tersi manşetlerle çıkıyor.

        Ancak “yargı reformu”nu Kavala’nın tahliyesi ile somutlaştırmak isteyenler bu konuda ısrarcı. (Ben zaten başından beri Kavala’nın tutukluluğuna karşıyım.)

        Arınç’ın kendi partisinden yoğun eleştiriler almasının nedeni, Kavala’nın yanına Demirtaş’ı da eklemiş olması.

        MHP’nin bu noktadaki tavrı anlaşılabilir.

        Ama daha önce HDP’den önceki Kürtçü parti HADEP’te genel başkan yardımcılığı yapan Mehmet Metiner’in tavrı ise biraz abartılı.

        Arınç’ı Demirtaş’ın tahliyesini istedi diye ağır bir biçimde eleştiriyor.

        Demirtaş 2016 yılından bu yana tutuklu.

        Hakkında iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 486 yıl hapis cezası isteniyor.

        Benim gördüğüm kadarı ile YPG’nin, PKK’nın, başta ABD ve Batı'nın bu terör örgütlerine verdiği desteğin, Obama’nın, Trump’ın ve daha öfkemizi çıkartamadığımız kim varsa hepsinin yerine Demirtaş’ı cezalandırmak istiyoruz.

        Vekalet savaşlarına misilleme olarak vekalet hukuku.

        Birilerinin gözünde Demirtaş tüm suçluları temsil ediyor ve ona göre cezalandırılmak isteniyor!

        Peki PKK’nın kurucusu, 40 bin insanın ölümünden sorumlu örgütün 20 küsur yıl en tepe yöneticiliğini yapan Öcalan’a verilen ceza ne hatırlıyor musunuz?

        Ağırlaştırılmış müebbet hapis.

        Ve Sedat Ergin’in 2014 yılında yazdığı bir değerlendirme yazısına göre 2024 yılında Öcalan’ın cezasını yeniden değerlendirmesi gerekiyor Türkiye’nin.

        Bunun anlamı şu: “Türkiye 2024 yılında Öcalan’ı tahliye etmek zorunda kalabilir.”

        PKK teröründen Demirtaş, Öcalan’dan daha fazla sorumludur diyorsanız bilemem.

        Ama aksini düşünüyorsanız bence şimdiden bunu tartışsanız daha iyi olur.

        Yoksa 2024’te bu kez “Abi” Öcalan’ı TRT’de stüdyo konuğu olarak görebilirsiniz.

        500

        500
        0:00 / 0:00

        Sağlık Bakanı Koca, COVİD 19 tespiti için tavan fiyatın 250 TL olduğunu söyledikten sonra muhalefetten bazı vekiller bu testin bazı özel sağlık kuruluşlarında daha pahalıya yapıldığı iddiasını ortaya attı.

        Bakan Koca da bu iddiayı ortaya atanları “yalancılıkla” suçladı.

        Sayın Bakan Fahrettin Koca’ya söyleyeyim.

        Geçen hafta Formula 1’deki görevim nedeniyle İstanbul’daki bir özel hastanede COVİD 19 için PCR testi yaptırdım.

        Ödemesini de bizzat yaptım.

        Tam 500 TL.

        Yani muhalefete inanmıyorsa ben kendisine kredi kartı ekstremi gösterebilirim.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Eşeğe kızıp semeri dövmediğimi zaman.

        Diğer Yazılar