Dini değil insani değer
Öykü Gürman.
Dünden beri gündemde.
“Merhametli olmak için inançlı olmak lazım. İnançsız birinin merhametli olabileceğine inanmıyorum” diye anladığım bir cümlesi nedeniyle gündemde. Gürman’ı biraz tanırım.
Uzun yıllar önce, bir arkadaş grubu ile yaptığımız bir seyahatte o da vardı ve çok şeker, aklı başında ve Boyalı Direk şarkısını çok güzel söyleyen bir genç kız olarak hatırlıyorum.
Bu inanç ve vicdan meselesine nereden girdi doğrusu anlamadım.
Ancak inanç ile vicdanınbirbiriyle çok da bağlantılı olmadığını çünkü inanç meselesinin biraz karışık olabileceğini kendisine hatırlatmak isterim.
Bugün Öykü Gürman’ın anladığı anlamdaki inanç, insanın uzun öyküsünde çok da eski bir tarihe uzanmıyor.
Dinler öncesi ya da Gürman’ın inançla kastettiği tek tanrılı dinler öncesi insanlar vicdansız mıydı!
Mesela Sümer’de vicdanlı biri yok muydu?
Ya da Mısır’da.
Antik Yunan’da, bundan 2 bin yıl önceki Anadolu’da.
1800 yıl önceki Roma’da, Avrupa’da.
Hiç mi vicdanlı biri yoktu.
Bugün kendini inançlı biri olarak gördüğü için vicdanlı olduğunu düşünen Öykü Gürman, Anadolu’da bundan 2000 yıl önce yaşamda bugünkü inancının inançsızlık olarak görüleceğini, onca Tanrı varken tek tanrıya inanarak tanrılara hakaret eden biri olarak algılanacağını anlayabiliyor mu?
Asıl vicdansızlık, inançlı olmadan ama vicdanlı olan onca insana vicdansız nitelemesi yapmak değil mi!
Hiç kimse “baba sorunlarını” bize görüş olarak dayamasın.
İnançla vicdan elbette bir arada olabilir.
Ama tersi de mümkündür.
Biz “İnancım var ahlakaihtiyacım yok” diyeni de çok gördük.
“İnancım var vicdana ihtiyacımyok” diyeni de.
Vicdan bir insani değerdir.
Dini olması da insani olmasındandır.