Ne dediysek o
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca çıktı dün basının karşısına ve yapması gerekeni yaptı.
Doğruyu söyledi.
Vaka, hasta, ağır hasta, yarım hasta zırvalıklarına girmeden, kaç test pozitif çıktıysa söyledi.
Dünün bilançosu 28 bin 351 yeni vaka.
Yani benim burada haftalardır ısrarla söylediğimin doğruluğu en resmi ağızdan teyit edilmiş oldu.
“İktidardan çok iktidarcı” gazetecilerin ve çevrelerin benimle ilgili yaptığı suçlamalar da böylelikle çöpe atılmış oldu.
Belki bir özür dilerler ama zannetmiyorum.
Çok da önemli değil. Çünkü umurumda değiller.
Gerçi Bakan Koca’nın dün yaptığı açıklamalar, Habertürk ve bu köşenin okurları için pek de yeni bir şey içermiyordu.
Bunların hemen hemen tamamını Koca ile yaptığım telefon görüşmesi sonrası yazmıştım.
Benimle yaptığı görüşmede sadece vaka sayısı ile ilgili açık bir şey söylememişti ama zaten konuşmanın gidişatına bakınca o vaka sayısının çok yüksek olduğunu Bakan Koca o gün de ima ediyordu.
Ki zaten benim haftalardır verdiğim vaka sayıları “yalan” olsa idi Bakan’ın beni araması pek mümkün olmazdı.
Dünkü basın toplantısı ile Bakan Koca kaybettiği güvenilirliği önemli ölçüde geri kazandı.
Bakan’ın kazandığı toplantıda kaybeden ise Türk medyası oldu.
Bakan’ın karşısına oturan onca gazeteci, üstelik en muhalif olanlarına bile Koca tarafından söz hakkı tanındığı halde şu soruyu soramadılar:
“Sayın Bakan ne oldu da yeniden eski yönteme geçtiniz ve vaka sayılarını açıklamaya başladınız? 29 Temmuz’dan beri niye saklıyordunuz, şimdi niye açıklıyorsunuz?”
Türk medyası bu soruyu bile soramayacak hale gelmiş.
Öyle ki, AK Parti’ye yakın isimler bile bu sorunun yanıtını merak ediyordu.
Korkutulmuş basından onlar bile meraklarını giderecek soruyu duyamadılar!