FETÖ olsa bu kararı alırdı
Türkiye’yi yönetenler ya da idare edenler her ne kadar yüksek perdeden konuşurken AB’yi hedef gösterseler de gayet iyi bilirler ki Türkiye’nin özellikle ticarette en önemli partneri AB’dir.
İhracatımızın büyük bölümü AB ülkelerinedir.
Dış ticaret açığımızın en az olduğu ülkeler AB ülkeleridir.
Rusya ve Çin’de neredeyse 1’e 10 aleyhimize olan dış ticaret, AB’de oldukça dengelidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi Türkiye’deki yatırımcı “hakiki” yabancı sermayede de AB ülkeleri açık ara öndedir.
Bu yüzden de AB ile ilişkileri bir şekilde ayakta tutmak gereklidir.
Biliyorsunuz önümüzdeki günlerde bir AB Zirvesi var ve bu zirvede Türkiye aleyhine yaptırımlar çıkması çok muhtemel.
Çünkü Türkiye olarak AB’ye ve Avrupa Konseyi’ne geçen yıl “reforme judiciaire” yani “yargı reformu” yapacağımıza söz vermişiz.
Buna rağmen Avrupa Konseyi’nin partner sivil toplum kuruluşlarının desteği ile hazırladığı 2019’u ele alan 2020 raporunda yine çok ciddi eleştiriler var.
Hapishanelerdeki gazeteci sayısında düşüş olmasından ve bazı iyileştirilmelerden söz edilirken en ağır eleştiriler RTÜK’ün uygulamalarına ve RTÜK’ün genişletilen yetki alanına ayrılmış.
AB, RTÜK’ün keyfi ve yasalara dayanmayan uygulamalarına, Türkiye’deki basın özgürlüğüne en ağır tehditlerden biri olarak gördüğünü açıkça belirtmiş.
Peki RTÜK ne yapıyor!
AB Zirvesi öncesi, sanki Türkiye’yi iyiden iyiye zor duruma düşürmek istermiş gibi, ana muhalefet partisi temsilcisinin sözlerinden dolayı yayıncı kuruluşa “gözdağı” gibi ceza veriyor.
Program yöneticisinin ısrarlı karşı çıkışına ve konuğun sözünü düzeltmesini talep etmesine rağmen en üst dereceden yayıncıya ceza veriyor.
Bu kesinlikle “Muhalefete söz verirseniz, onların sözlerinden sizi sorumlu tutarım” diyerek muhalefeti ekranlardan uzak tutma çabası olarak görülecek, öyle okunacaktır.
Bu Türkiye’yi zor duruma düşürmek için alınmış bir karardır.
RTÜK FETÖ’cüdür diyemem ama böyle bir kararı ancak ve ancak Türkiye’yi karalamak isteyen FETÖ’cüleri sevindirir.