83 milyon vatandaş 90 milyon yurttaş
Sağlık Bilimleri Üniversitesi rektör yardımcısı, mikrobiyoloji profesörü Kemalettin Aydın dün çok net biçimde söyledi.
“50 milyon doz aşı yetmez. Türkiye’de toplumsal bağışıklığı oluşturmak ve virüsün yayılımını önlemek için en az 100 milyon doz aşı gereklidir”
Kemalettin Hoca’ya kulak vermek lazım derim ben.
Çünkü Eylül ayı başında da uyarmış ve “Bu kafayla gidersek kış dönemini 2. dalga değil tsunami olarak görürüz” demişti.
Yani bugünü çok önceden anlatmış, uyarmıştı aklı başında pek çok bilim insanının yaptığı gibi.
Dinlenmeyince sonuç ortada.
Sonuç böyle olunca da memleketteki iyi her şeyden sorumlu olanlar “Sorumluluk Bilim Kurulu'nda” deyip işin içinden sıyrılabiliyorlar o da ayrı.
Şimdi tartışma ise “Çin aşısı.”
Çok açık bir bilimsel ırkçılık.
Neredeyse “çakma” demeye getiriyorlar.
Tanesini 6 aylık asgari ücret verip aldığınız iphone da Çin üretimi ama ayıla bayıla kullanıyorsunuz.
Sağlık Bakanlığı’nı “Çin aşısı getiriyorsun” diye eleştirmek anlamsız.
Ama “Niye diğer aşılardan da getirmiyorsun” demenin bir manası var.
Çünkü Çin aşısı dediğiniz Sinovac’ın COVİD aşısı 60 yaş üzerinde denenmedi.
Bu yüzden burada bir etki açığı olup olmadığı bilinmiyor.
Bunun için bir başka aşı ile bu yaş grubu da risk dışına çekilebilirdi.
Sağlık Bakanlığı’nın en önemli eksiği burada.
Bir diğer eksiklik ise ısmarlanan aşı miktarı.
50 milyon doz tüm bilim insanlarının da söylediği gibi az.
25 milyon kişiyi aşılamak yeterli değil.
Hele hele ülke nüfusunun 90 milyon civarında olduğu varsayılırsa neredeyse dörtte bir.
Ve işin garibi tüm hesapların “83 milyon yurttaş” üzerinden yapılıyor olması.
Oysa bu ülkede 6 milyona yakın da büyük bölümü Suriyeli yaşıyor.
Onlar da arttık “yurttaş.”
Çünkü aynı yurdu paylaşıyoruz.
Üstelik de neredeyse tamamı, süper yayıcı pozisyonunda.