Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yıllar önce Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya karar verip, televizyonda bilim programı yapmaya başladım.

        Bilimden, sanattan, rönesanstan, felsefeden, uzaydan, fizikten, kimyadan, öte gezegenlerden, kuantumdan, exoplanetlerden, malzeme biliminden, roketlerden konuşmaya başladık.

        Herkes delirdiğime hükmederken, benim tek bir amacım vardı.

        Gençlerde küçük bir bilim ışığı yakmak, bilim sevgisini aşılayacak bir minik klinik kurmak, temel bilimlerin gereken saygıyı ve ilgiyi görmesine minicik de olsa bir katkıda bulunmak.

        Türkiye’nin bir geleceği var ise bilgideydi.

        Bilgi yoksa gelecek de yoktu bana göre ve bunun için elimden gelen, bildiğim tek şeyi yapmalıydım.

        Gençlere sürekli olarak bilimin ve bilginin hem para eden, zenginlik getiren bir şey hem de tatmin edilmesi mümkün olmayan en büyük zevk olduğunu anlatmaya çalıştık.

        Muhalefeti iktidara sürekli küfretmekten ibaret zanneden bazıları benim ne yapmaya çalıştığımı anlamadılar bile.

        “Vay korkak vay. Siyaset yapmamak için bilim konuşuyor” demeye başladılar.

        Murat Ongun isimli bir gazeteci programa tehdit ve hakaret dolu bir mail göndererek “Korkuyorsun. Ama biz iktidara gelince korkular bitecek ve sizlerden de hesap soracağız” gibisinden bir mail attı.

        Ben de kendisine küfürle yanıt verdim.

        O da ertesi gün bu küfrü bütün Türkiye’ye duyurdu ve beni de dava etti.

        REKLAM

        Bilgiye, bilime ve liyakata önem vermeyen bir iktidara en önemli muhalefetin bilgiyi öne çıkararak yapılacağını anlayacak birisi olmasını beklemediğim için kızmadım bile kendisine.

        Ve şimdi Türkiye 2 bilim insanı ile övünüyor.

        Prof. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci.

        Corona aşısı bulan BioNtech’in iki kurucusu.

        Ve Prof. Uğur Şahin bugün “En zengin Türk” sıfatını elde etti.

        Yıllarını iş dünyasında geçiren Hüsnü Özyeğin’i de Koç ailesinin fertlerini de geçerek.

        Türk devletinden ihale alanları, 5 ünlü müteahhidi, yapıp işletenleri, yapıp işletmeyenleri, özelleştirme şampiyonlarını, hepsini ama hepsini sollayarak.

        Bilim ile, bilgi ile.

        Sadece ve sadece kafalarındaki ile.

        Bugün gezegendeki en zengin Türk onlar.

        Şimdi bazı kalın kafalılar benim niye o programları yaptığımı ve onlara rağmen yapmaya devam ettiğimi anlamışlardır.

        Ama hiç zannetmiyorum anladıklarını.

        İttihat ve Terakki ile barış mı?

        İttihat ve Terakki ile barış mı?
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha Bakü’deydi.

        Kardeş ülkenin işgal altındaki topraklarını kurtarmasını kutlamak için düzenlenen törene katıldı.

        Azadlık Meydanı’ndaki töreni görünce 90’ların ilk yıllarına döndüm bir an.

        Yeni bağımsızlığına kavuşmuş Azerbaycan’ın bu meydandaki ilk “Milli Bayram” kutlamasını meydana bakan Apşeron Otel’in minik bir balkonundan izlemiş ve “Bu ülkenin alacak daha çok yolu var” izlenimine kapılmıştım.

        Erdoğan’ın da katıldığı töreni izlerken Azerbaycan’ın o yolun büyük bölümünü aldığını gördüm.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın törende yaptığı konuşma, Erdoğan’ın çok başarılı olduğu duygusal konuşmalardan biriydi ve Türkiye Cumhurbaşkanı konuşmada Enver Paşa’yı ve kardeşi Nuri Paşa’yı andı.

        Azerbaycan 1918 yılında elindeki petrol nedeniyle İngiliz destekli Ermenistan tarafından işgal edilmek istendiğinde Enver Paşa, kardeşi Nuri Paşa’yı özel bir ordu ile bölgeye göndermiş ve Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu, Bakü’yü kurtarmıştı.

        Ancak yine de Erdoğan’ın Enver Paşa’yı minnetle yad etmesi ilginçti.

        Çünkü Türkiye’deki İslamcı gelenek Enver Paşa’dan ve İttihat ve Terakki Partisi’nden hiç hazzetmez.

        Hatta nefret eder.

        Çünkü onlara göre İttihat ve Terakki “Ulu Hakan” Abdülhamit’i “Halleden” hainlerdir.

        Enver Paşa da bu hain mason bağlantılı teşkilatın kurucularındandır.

        Öyle ki, bu nefret İttihat ve Terakki’nin devamı olarak gördükleri CHP’ye de akseder.

        Gerçi bu Erdoğan’ın Enver Paşa’yı ilk anması değil.

        İki yıl kadar önce de bir Bakü ziyareti yapmış, hatta Enver Paşa’nın torununu da Bakü’ye giden heyete dahil etmişti.

        Bu nedenle Cumhurbaşkanı’nın toplantısına katılan gazetecilerden bunu sormalarını bekledim.

        Türkiye’de İslamcılar, Enver Paşa ve İttihat ve Terakki ile barışıyor muydu?

        Soran olmadı.

        Türk halkı Batı'ya dönüyor, döndürüyor

        Türk halkı Batı'ya dönüyor, döndürüyor
        0:00 / 0:00

        Son zamanlarda duyduğum en güzel gelişmelerden birini hatta “Müjde” diyebileceğim bir haberi Faruk Acar’dan öğrendim.

        Faruk Acar’ı tanırsınız.

        Milli Görüşçü bir aile geleneğinden gelen, AK Parti’nin başından bu yana içinde olan, sahibi olduğu Andy-Ar Araştırma ve Strateji Geliştirme şirketi ile AK Parti’nin anketçisi olarak tanınan, AK Parti’nin seçim stratejilerini geliştiren ekipte yer alan önemli bir isimdir.

        İstanbul’da AK Parti’nin tekrarlanan yerel seçimlerde Faruk Acar’ı görevden almış olması, bu seçimin açık farkla kaybedilmesinde bana göre etken olmuştur.

        Faruk Acar’ı fikirlerini samimiyetle söylemekten kaçınmaması nedeniyle sık sık Teke Tek’te ağırlarım.

        Geçen Pazartesi kendisinden çok önemli bir şey öğrendim.

        Ben AK Parti liderinin ve etkin isimlerinin Türkiye’nin yüzünü Batı’ya dönmesi gerektiği yönündeki söylemlerinin çok da inandırıcı olmadığı eleştirisini getirince Faruk Acar şunu söyledi:

        “Hayır samimi. Çünkü bu artık bir zorunluluk. Yaptığımız tüm anketlerde, tüm saha çalışmalarında Türk halkının artık yüzünü Batı’ya dönmek istediğini görüyoruz. Çok açık. Çok net biçimde. Son zamanlarda anketlerde bu çıkıyor karşımıza. Türk halkı artık Ortadoğu’dan ve Arap coğrafyasından Türkiye’ye fayda gelmeyeceğini, bu ülkelere siyaseten asla güvenilmeyeceğini, bunların Türkiye’ye sadece ve sadece sorun getirdiğini gördü ve anladı. Bu yüzden de Türkiye’nin geleceğini Batı’da görüyor. Cumhurbaşkanımızın söylemi halkın bu isteğinin tezahürüdür.”

        Bu cümlesi üzerine Faruk Acar’a şunu sordum:

        “Buna AK Parti seçmeni de dahil mi?”

        Aldığım yanıt ilginçti.

        “Evet. Asıl AK Parti seçmeni Batı’ya dönmek istiyor”

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Bilgiden korkmadığımız zaman.

        Diğer Yazılar