Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün öğrendik ki, memleketteki fiyat artışlarından, marketlerde uçarak yükselen fiyatlardan kimsenin haberi yokmuş.

        Ülkeyi yönetenlerin hiç yokmuş.

        Dün öğrenmişler ve “Ne. Bu fiyatlar mı? Hemen indirin o fiyatları” denilmiş.

        Dahası TOBB'un TESK'in TÜSİAD’ın ve MÜSİAD'ın da bu yükselişten habere yokmuş.

        Onlar da dün fark edip “Fiyat istikrarı” çağrısında bulunmuşlar.

        Bu ani farkındalık için hem siyasete hem de ticarete teşekkür ediyoruz.

        Geç uyanmak hiç uyanmamaktan iyidir diyerek teselli buluyoruz.

        Geçen sene 150 TL’ye doldurduğum poşeti bu yıl 275 liraya doluyor olmasının benim ahmaklığımdan kaynaklanmadığını da böylece idrak etmiş oldum.

        Bir diğer mesele ise “Batan esnaf yok. Zor durumda olan esnaf yok” söylemi.

        Elimde batan esnaf var mı yok mu bunun güvenilir bir istatistiği yok şu anda.

        Ama gözlerim var.

        Kısa süre öncesine kadar İstanbul’un en değerli alışveriş caddesi olan yerlerde, Bağdat Caddesi’nde, Nişantaşı’nda, en popüler AVM’lerinde, tarihi Kapalıçarşı’da boş dükkan bulmak imkansızdı.

        Dükkanlar milyonları bulan hava paraları ile el değiştirirdi ancak.

        Şimdi ise kiracılar fırsat bulsalar AVM’leri boşaltıp kaçacaklar, Bağdat Caddesi'nde, Nişantaşı’nda “kiralık” tabelaları aylardır asılı duruyor.

        Üstelik de değil dolar, TL bazında bile kiralar düşmüşken.

        Esnafın durumu iyi olduğuna göre, bu dükkanların kiracıları “Yeter çok para kazandık. Artık çalışmayalım. Kazandıklarımızı ölene kadar anca yeriz. Kalanı da yedi sülalemize de yeter” diyerek iş yerlerini boşaltmış olmalılar.

        Lokantalardan vergi istemek mi?

        Lokantalardan vergi istemek mi?
        0:00 / 0:00

        Kapalı olan işletmelerin vergi ödemeleri ertelenmiş.

        Doğru ve yerinde bir karar.

        Ancak lokantalar bunun dışında tutulmuş.

        Onlar ödemesi gelen vergi taksitlerini ödeyeceklermiş.

        Çünkü paket servis ve gel al hizmeti verdikleri için durumları iyi imiş!

        Bu kararı kim aldı, bu hesabı kim yaptı bilmiyorum ama onlara şöyle diyorum.

        “Siz öyle zannetmeye devam edin.”

        Paket servisle ayakta kalmaya çalışsalar da, lokantaların durumu hiç de iyi değil.

        Paket servis dediğiniz şey lokantaları abad etmiyor.

        Sadece ve sadece bitkisel hayatta da olsa yaşamalarını sağlıyor.

        Birkaç çalışanının maaşlarını ödemelerine imkan tanıyor.

        Ben size söyleyeyim, paket servis ya da al götür hizmeti ile lokantaların elde ettiği gelir, normal zaman cirolarının yüzde 15 ila yüzde 20’si arası.

        Hadi bilemedin şanslı olanlarında yüzde 30 olsun.

        Bununla ayakta kalmaya çalışıyorlar, bu gelirle salgının bitmesini bekliyorlar.

        Bu oranda düşmüş bir ciro ile ne kazanacaklar da, vergi borçlarını ödeyecekler biri bana söylesin.

        Bence bu kararı gözden geçirin.

        Milyonlarca çalışanı olan bir sektörü hepten öldürmeyin.

        İmece ile Özil

        İmece ile Özil
        0:00 / 0:00

        Mesut Özil’in Fenerbahçe’ye gelişi ile ilgili yapılan açıklamalar beni çok güldürüyor.

        Çünkü aptal yerine koyulmak çok hoşuma gidiyor.

        Arsenal’de yılda 16 milyon avro kazanan Mesut, Fenerbahçe’yi ve ülkesini o kadar seviyormuş ki, buraya 3 milyona gelmiş.

        Daha önce kariyeri için Alman Milli Takımı’nı tercih eden ve yıllarca Alman forması ile top koşturan bu çocuğun ani yükselen vatan, millet ve Sakarya aşkı ve damarlarında birdenbire sarı lacivertleşen kan beni çok duygulandırıyor.

        Kimse kimseyi yemesin.

        Doğrudur, Fenerbahçe Mesut Özil’e 3 milyon avro verecek olabilir.

        Paranın geri kalanı Mesut Özil’e başka bir yöntemle aktarılacak ve bunu herkes biliyor.

        Yapılan organizasyona göre Özil’e 6 milyon avro kamuya iş yapan birtakım müteahhitlerin kesesinden, 4 milyon avro ise bu transferde büyük emeği olan bir televizyon patronunun cebinden verilecek.

        Buna da uygun bir kılıf hazırlanacak.

        Anlayacağınız bir tür “imece” ile Herr Özil getirildi.

        Yapabilene helal olsun da, umarım bu çabaya değer.

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Aklından memnun olmayan birini görebildiğimiz zaman.

        Diğer Yazılar