Okur mektupları
Öğretmene BİP zorlaması
Merhaba Fatih Bey,
Ben kamuda çalışan bir öğretmenim. Şu an okullarda MEB'den gelen resmi yazı doğrultusunda kurum içi iletişimi sağlama açısından yöneticiler tarafından BİP uygulaması kullanılması yönünde ısrarlar ve baskılar yapılıyor.
Ben bu uygulamayı gerek güvenlikle ilgili endişelerim gerekse yazınızda da belirttiğiniz gibi çatı firmanın geçmişte karıştığı skandallar ve yönetim yapısı nedeniyle kullanmak istemiyorum.
Açıkçası bu olaya öğretmenlere 'devlet eliyle mobbing uygulanması' olarak bakıyorum.
Bu konuda sizinle ortak hassasiyete sahip olmamız nedeniyle ve gündeminize taşıyabileceğiniz umuduyla sizlere yazmak ve sizleri konudan haberdar etmek istedim.
İyi çalışmalar ve iyi günler diliyorum.
*
65 yaş ve online bankacılık
Fatih Bey,
Bir bankanın bir-iki aydır uyguladığını gördüğüm bir durumdan bahsetmek istiyorum.
Annem 65 yaşın üzerinde. Covid sonrası takdir edersiniz ki internet bankacılığına ihtiyacımız arttı.
Annem kirasını internet bankacılığı ile ödüyordu ama artık ödeyemiyor. Yaklaşık bir iki aydır bankanın ona olan davranışı şöyle: İnternet bankacılığı hesabından bankacılık hizmetlerine giriyor. Tüm işlemleri doğru yaptığı halde internet bankası onu içeri aldıysa işlem yapmıyor veya çoğunlukla da içeri bile sokmuyor.
İşlem yapamadığı için her defasında şubeye fiziksel olarak gitmek zorunda kalıyor (Sistem internet bankacılığı şifreniz yoktur mesajı veriyor).
Bu esnada telefonla veya internetten şifre alma işlemini de internet şubesi “nedense” geçerli görmüyor. Sonuç olarak ya şubeye gelin ya telefon bankacılığından bu işi halledin gibi bir mesajla karşılaşıyor kendisi. Şubeye gittiğinde işlemi kullanmasında bir hata olmadığı internet şubesi şifresi olsa bile ve aktif olarak onu kullanmasında bir problem yok gibi görünmesine rağmen 65 yaş üzerini “tehlikelerden korumak” maksadıyla sizin iyiliğiniz için böyle bir bloke işlemi yaptık gibi bir cevap veriliyor kendisine.
Şubede yeniden bir şifre kullanımı tanımı yapılsa bile bir sonraki internet bankacılığı işleminizde aynı durumla tekrar ve tekrar karşılaşıyorsunuz. Sizin vasıtanızla sormak isterim kanunen bir bankanın siz 65 yaş üzerindesiniz diye aktif kullandığınız halde internet şubesini kullanımınızı bloke etmesi ve Covid nedeniyle fiziksel temastan kaçındığımız bu dönemde her kira ya da başka ödeme yapmak istediğinizde sizi fiziksel olarak şubeye gitmeye zorunlu bırakması kanunen mümkün mü?
65 yaş üzeri insanları sürekli bankaya fiziksel olarak gelmeye zorlamak ve de bunu kanuni hakkınız olan bir sistemi kullanmanızı engelleyerek yapmak nasıl ve neye dayanarak mümkün olabiliyor?
Bu arada bankada aynı işlemi yaptığınızda internet bankacılığında ödemeyeceğiniz ücretleri de ayrıca şubeden işlem yaptınız diye ödetiyorlar.
Fatih Bey lütfen sizden ricam bu durumu detaylarıyla öğrenmeniz. Biz kendimizi ve ailemizi bir seneye yakın zamandır Covid olmayalım diye elimizden geldiğince korumaya çalışırken, 65 yaş üzeri zaten yeterince stres altında olan bu insanların zaten yasaklı olmaları nedeniyle kısıtlı zamanları var iken banka köşelerinde sebep olmadıkları bir problemi çözmeye çalışarak, hem de Covid olma potansiyelini artırarak geçirmelerine inanamıyoruz.
Teşekkürler.
*
Kırmızı Oda +7 olamaz
Fatih Bey merhabalar,
Televizyon dizileriyle ne kadar haşır neşirsiniz bilmiyorum ama Kırmızı Oda adlı programı duymuşsunuzdur. Üvey baba tacizi, toplu tecavüzler, eşini satan adam hikayeleri, suistimal, şiddet... Çok ağır konular primetime'da yayınlanıyor. "Sözde toplumu bilinçlendiriyorlar".
Böyle bir şey olabilir mi!
Öncelikle konu, çocuklar! Bu ülkede aileler hep beraber ekran başına geçiyor. +7 yaş ibaresi var bu dizide. Neye göre ölçüm yaptılar, hangi pedagojik veriyle bu yaşı hesapladılar, o yaştaki çocukların bu konuları izlemeleri normal mi? Programın başında psikiyatrist var diye insanlar güveniyor ve pür dikkat izliyorlar. O esnada etrafta çocuk var mı, bu konular onlara uygun mu kimse sorgulamıyor. Hangi aklıselim doktor, psikolog böyle bir yayının primetime'a uygun olduğunu söyleyebilir?
Gece yarısı gösterilsin çok şartsa, bir şeyleri düzelteceğine inanılıyorsa. Ya da bıraksınlar merak edenler kitapları alıp okusun.
İkinci olarak travmatik konularla ilgili bilinçlendirme ve farkındalık çalışması bu şekilde yapılmaz. Bir psikolog olarak dizide işlenen konuları, gerçek mağdurlardan dinlemek durumunda kalıyorum.
Ne kadar hassas, ne kadar mahrem konular bunlar. Elde çay, kahve, ayaklarını uzatmış şekilde izlenirken hiçbir bilinçlendirme yapılamaz, kimseye, hiçbir olaya müdahale edilemez. Ne mağdura ne de suçluya... Bu dizi mağdurlar için yaralayıcı, eğilimi olan insanlar için tetikleyici. Hangi kısmının caydırıcı olduğunu inanın anlayamıyorum.
Çok ciddi bir problem. Bir grup insan para kazanacak, reklam yapacak diye ses edilmeyecek, bir de üstüne pohpohlanacak bir konu değil bu.
Umarım başka insanlar da bu konuda yazıyordur ve sizin sayenizde daha da duyulur hale gelir bu fütursuzluk.
*
Sosyal mesafe
Sayın Fatih Altaylı,
Size şu andaki Sabiha Gökçen Dış Hatları Terminali (301-306 kapıları) görünümünü gönderiyorum. Vaktiniz varsa lütfen bir gidin görün.
Yüzlerce insan (belki de 1000-2000), sıfır mesafe, uygunsuz maskeler. Bu kadar insan bir merdivenden inmek ve bir koridordan geçmek zorunda.
Kapınız 301 ise yandınız! Diğer uçaklara binen yüzlerce insanı geçmek zorundasınız.
Buralarda FFP2 maskelerin zorunlu olması şart.
Kamuoyu ile paylaşırsanız sevinirim.
Saygılarımla.
Dr.A.G.
Göğüs Hastalıkları, Klinik immunoloji ve Alerji AB.
UKSH-Lübeck Üniversitesi
Almanya
*
Halden anlamayan bir ceza
İyi akşamlar Fatih Bey,
Covid yasaklarının aldığı hali paylaşmak için yazıyorum. Bu sabah saat 10.00'da ekmek almak üzere evime en yakında bulunan fırına araba ile gittim.
İstanbul Sarıyer Kilyos köyünde oturuyorum, yaşlı değilim ama genç de sayılmam, o sırada yoğun bir yağmur yağışı vardı, meteoroloji haberlerinden teyit edebilirsiniz, yürüyerek gitmek mümkün değildi. Kaldı ki evimden fırın yaklaşık 1 km mesafedir, bakkal 750 metre.
Fırına geldiğimde kapısında jandarma aracı, yağmur altında ekmek almaya gelen tüm araçları durdurup vatandaşlara ceza yazıyordu.
Görevli jandarma memurlarına korona tedbirleri kapsamında maskeli olarak kendi araçlarımız ile sadece ekmek almaya geldiğimizi anlatmaya çalıştık.
Bazı vatandaşlar doktor, mali müşavir, iş yeri sahibi vs olduklarını söyleyerek ekmeklerini alıp gittiler, onlara ceza yazılmadı, bana ve diğer vatandaşlara ceza yazıldı.
Bu uygulama yanlıştır, biz şehirde oturmuyoruz, yakınımızda bakkal fırın yok, en insani ihtiyaç olan ekmek almak için arabayla fırına gidiyoruz ve orada jandarmanın adeta vatandaşa kurduğu tuzak ile karşılaşıyoruz..
Araçla gelmek yasak, yürüyerek gelin deniliyor, ağır yağmur yağıyor olsa dahi yürümemiz gerekiyormuş.
Hafta sonu sokağa çıkma yasağı başladığından bu yana hava kötü olduğunda ekmek almaya hep araba ile gittik, bunun için Kilyos'da bulunan jandarma karakolunun önünden geçiyoruz. Şimdiye kadar hiçbir şey denilmedi, aniden bu sabah fırının kapısında adeta tuzak kuruldu.
Saygılarımla
*
KÇÖ kimin için gerekli, yasak kime var?
Fatih Abi Merhaba,
Sizleri uzun zamandır günlük olarak severek takip eden bir okurunuzum.
Babam, yaklaşık bir buçuk senedir kapalı olan düğün salonu sahibi.
Ara ara açılmış olsa da, habersiz ve ani kapanmalar yüzünden iade ettikleri kaparo, kazandıklarını geçmiş bir iş insanı.
Kısa çalışma ödeneğinden (KÇÖ) faydalanmakla birlikte, devletin verdiği ödenek, çalışanların standart refahlarını bile karşılayamadığı için kalan miktarı, tamamı sigortalı çalışanlarına, cepten ödemekte bu süre zarfında.
Ben ise kurumsal bir firmanın finans departmanında çalışmaktayım. Mail adresimin uzantısından da görebileceğiniz üzere Sabancı Üniversitesi mezunuyum.
Şirket aracımı aracı senelik bakım için yetkili servise götürdüğüm zaman bir durumu fark ettim ve bunu sizlerle paylaşmak istedim.
Şöyle ki, yetkili servis çalışanları iş yoğunluğu yüzünden "nefes bile alamamaktan" şikayetçi. Ayrıca servislerin çalışma saati bir saat kısalmış, çünkü KÇÖ den faydalanıyorlarmış.
Şimdi bu KÇÖ büyük firmalar kârlarını daha çok arttırsın diye mi var yoksa ihtiyaç duyan esnaf faydalansın diye mi ?
Devlet ihtiyacı olan ile keyfi kullananı ayırıp, ihtiyacı olana daha "insani" koşullarda destek verse işleri gayet yolunda giden büyükler ne kaybeder?
Ayrımın bir diğer boyutu ise haftasonu sokağa çıkma kısıtlaması. Yasağın ve tedbirlerin önemi sizin de defalarca belirttiğiniz gibi çok yüksek.
Fakat maalesef uygulamada bu yasak sadece "garibanlar" için var. Sosyal medya hesaplarımdan takip ettiğim kadarıyla, neredeyse bütün "takipçi sayısı fazla" hesaplarımız dışarıda gezmekte.
Kış otellerinin durumu ise zaten ayyuka çıkmış vaziyette, gayet kalabalık ve "kısıtlamasız ".
Yanlış anlamayın, size bu satırları yaptığı iş nedeniyle kağıt üzerinde de olsa, sokağa çıkma kısıtlamalarından muaf olan bir okurunuz olarak yazıyorum.
Evimde oturuyorum ve merak ediyorum, tedbir sadece garibana mı var ?
Devlet her şeyi yaptık diyor, kararlar alıyor yasalar çıkartıyor ama işine gelen işine geldiği gibi faydalanıyor gözüküyor ve geri kalan kesim sadece izleyebiliyor.
Size içimi dökmek istedim Fatih Abi, çünkü kendi çalıştığım ofis arkadaşlarım da dahil kimse tedbirden, kısıtlamadan bahsetsem dalga geçiliyor.
Kendinize iyi bakın.